Bilal Kemikli
0 0 0000
Ölüm Var Beyler!
Mevsim kış
Sohbet, okuma ve paylaşma zamanları. Lakin son iki haftadır ülkemizin semalarını bir kara bulut esir aldı. Kış çekilmez bir hale döndü.
Marmaray gibi büyük bir projenin heyecanını daha tam yaşamadan
Karayolu, hızlı tren ve havayolu ulaşımına yapılan yatırımların neticesini beklemeden. İleri teknoloji atılımlarının meyveleri derilmeden. Bilim ve sanat alanında açılan geniş kapılardan tam da girme aşamasındayken. Kamunun huzuru ve refahına ilişkin hayallere dalmışken. Ulusal güvenliği tesis edecek adımlar atılmaya başlanmışken.
Birden ne olduysa, bir karabulut sardı çarşıyı pazarı. Sanki bir el, bu aziz milletin huzurlu ve güvenli zamanlara kavuşmasını istemiyor gibi
Sanki bir oyun gibi. Sanki bir rüya gibi
Bir kara bulut, bir telaş!
Bu kara bulut, kardeşlik hukukunu, uhuvveti, sevgi ve saygıyı alıp götürüyor. Heyecanı, makul hayalleri ve umudu talan ediyor. Masum toprağa, kin ve nefret tohumları atıyor.
Hayır, bu böyle devam etmemeli. Herkes her şeyi konuşmak yerine, durup düşünmeli ve sağduyuyla hareket etmeli. Oturup konuşmalı, yeniden huzur veren gökyüzüyle buluşmanın yolları aranmalı.
Bugün bu cümlelerle doluyken... Dua ve niyazla, memleketimizin huzurunu tefekkür ederken elim Alvarlı Efe Hazretlerinin Divanına vardı. Sanki bu sıkıntılı halden kurtulmak için onun sohbetine ihtiyacım vardı; Divanı bu ihtiyaçla açtım ve heceyle yazdığı şu güzel nutkuyla karşılaştım:
İster allan güller gibi her seher
Âhiri ölümdür ne hayâldesin
İster olsun hazinende dûr u güher
Âhiri ölümdür ne hayâldesin
...
İster emîrâne kur taht-ı revân
Şahâne üstüne kurul nev-civân
Hüsrev gibi her gün eyle bir dîvân
Âhiri ölümdür ne hayâldesin
..
İstersen bu dünya hep senin olsun
Şân u şöhret şerâfetinle dolsun
Halk-ı zemân hep emrinde bulunsun
Âhiri ölümdür ne hayâldesin
Evet, şiir devam ediyor... Belli ki, bir râbıtâ-ı mevt hâli. Ölümü düşünmek! Şiir, bu düşüncenin, bu halin tercemânı oluyor.
Başka bir zaman okusam, bu şiir bendenizi bu kadar etkiler miydi? Belki; ama bugün daha da çok tesirinde kaldım
Ülkemizin üzerinde dolaşan karabulutları düşündükçe, kin, hırs ve adavetle kardeşlik hukukunun çiğnendiğine, sahih ve sağlam bilginin yerine dedikodunun hüküm sürdüğüne tanık oldukça... Evet, bütün bunların birer kibir emaresi olduğunu, birer gaflet işareti olduğunu idrak edip, Alvarlı Efe'nin lisanıyla "beyler, ölüm var!" diyerek haykırmak istedim.
Bütün hesapçılara, analistlere, toplum mühendislerine, oyun kuruculara
Yalan yanlış haberler yayanlara, kardeşlik binasını yerle bir etmek isteyenlere
Toplumu kirletenlere
Evet, herkese seslendiğini fark ettim şairin: Beyler, ölüm var!
Her halde bu karabulutlar, her halde bir gaflet halinde ortaya çıktı. Ölümü unuttuk ve hesap işlerine başladık
Nasıl bu gerçeği unuturuz? Toprağın altı da var... Hesap var. Geride hayırla anılmak, devlet ve millet için hayırlı hizmetler etmek varken, nasıl olur da böyle "ucuz hesaplar" ve "ayak oyunları" bizi tesiri altına alır? Nasıl olurda, milli menfaatlere halel getirecek oyunların içine gireriz? Maalesef giriyoruz; kardeşlik hukukunu ve kamu hukukunu zedeliyoruz. Maşerî vicdan yara alıyor.
Velhasıl Alvarlı Efenin şirirni yaşadığımız an içinde okudum, unuttuğumuz bir hakikatin ayrımına yeniden vardım. Geride aziz dostlara söyleyecek birkaç cümlem kaldı: Azizim ne olur, yeniden ölümü düşünelim... Düşünelim de, güzelliklerle hizmetlerimize devam edelim. Olan oldu, bir kaza anı yaşadık, kırılmalar oldu, dalgalar bizleri esi etti, bir akıl tutulması yaşadık... Fakat yeter! Artık uyanalım ve muhabbetle kucaklaşalım, yaralarımızı saralım, birlikle dirliğe erelim.
Bu yazı 2,721 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
11 Nisan 2016
Öğrencime Mektup
-
5 Şubat 2016
Sahici Büyük Kimdir?
-
24 Ocak 2016
Aşkın Yolcuğu'na Dair
-
1 Ocak 2016
Kar taneleri: Semada raks eden dervişler
-
21 Aralık 2015
Eksik Gören Eksiktir
-
10 Ağustos 2015
Çeşm-i Cihân'a Ağıt
-
9 Temmuz 2015
Tevazu: İnsan toprağını işlemek
-
28 Haziran 2015
Ses vermek?
-
24 Haziran 2015
Bu kitap neden yazıldı?
-
4 Haziran 2015
Muhalefeti mi seçeceğiz?
-
10 Mayıs 2015
Ruhuma Sükünet Veren Şehir
-
20 Nisan 2015
Sevgili kızım, beklemeyi bilmeliyiz
-
5 Nisan 2015
Bedhah tuzaklara karşı
-
9 Mart 2015
Bu iyi bir zamandır
-
12 Şubat 2015
Oğluma birkaç not
-
27 Ocak 2015
Öğüt Almak: Nasihatname geleneğimize dair
-
19 Ocak 2015
Son hadiselere ve tartışmalara dair
-
29 Ekim 2014
Dostun Bahçesinde Teferrüç Etmek
-
14 Ekim 2014
Camide buluşalım
-
9 Eylül 2014
Bir Gönül Köprüsü
Yorumlar
+ Yorum Ekle