0 0 0000

Kayıp demokrasiler cennetinde bir lider!

Taksim eylemlerinin en heyheyli günlerinde (5 Haziran) attığım bir Twitter mesajında, "Başbakan yeni oyunu iyi okur ve oynarsa, topyekûn bir zaferin eşiğinde duruyor" yazmıştım...

Fena gitmiyor.

Ondan evvel.. TV ve gazetelerdeki konvansiyonel Mısır tartışmaları yüzünden gelecekte fena halde stratejik dayak yiyecek 24 saatlik uzmanların etkilerini dezenfekte edelim...

1. Mısır'da Mübarek elitleri ile Suudi politikası İsrail harcı ile karılıyor!
2. Mısır'da Mübarek'in ruhu diriliyor. Dışarıda kan gövdeyi götürürken, ABD'nin Mısır yerlisi liberalleri ile Mübarek'in bürokrasisi el sıkışıyor.
3. Darbeden sadece Mısır-Türkiye ekseni yaralanmadı.. Mısır-Türkiye-Katar üçgeni de daraldı!
4. Mısır'ın askeri liderliği de oyuna dönen Mübarek eliti de, Kahire elitleri de son tahlilde İsrail güvenliğine katkı sunar!
5. Mursi'ye ödetilen faturanın yüklüce bir kısmı da İran-Mısır ilişkilerini yakınlaştırma hamlesinin karşılığıdır.
6. Washington-Ankara ilişkisi eskisi kadar göz alıcı değil!. Ama daha önemlisi, bunu istismar eden Amerikalı bir odak var!
7. Bu yüzden Ankara her defasında, "bu bir askeri darbedir, demokrasiye aykırıdır" dediğinde, ABD ve İsrail'in “bir kısmına” hakaret ettiğini aklında tutmalı!
8. Katar-Suudi çatışması Körfez'de bile olabilir ama Lübnan-Suriye denkleminde yüzümüzü yalayacak alevler yükselebilir!
9. Suudi etkisindeki siyasi parti ile ordu arasında ortak politik operasyon yapılacak ve bu organizasyon İsrail tarafından iteklenecek!
10.  Darbe ertesindeki kritik zaman aşılır aşılmaz ülkeye büyük miktarda para girecek! (Belki IMF üzerinden Mursi’ye verilen Türk dolarları da!)

Gelelim sadede...

Mısır darbesiyle beraber, hem dışarıda hem de içeride Başbakan Erdoğan ve Mursi’ye yönelik tanımlamalar, "Firavun ve Sultan" küçümsemelerine sıkışmış durumda.

Garip olan bu tanımlamaların her zaman ve her yerde "aşağılayıcı” sıfatlar olmaması!

Türkiye’de birine "Sultan" derseniz, görkemli tarihinizde sağlam bir tahta layık gördüğünüz anlaşılır ama Ortadoğu’da hep iyi gözle bakılmaz.. Tersine, "Firavun" da Türkiye de, özellikle muhafazakâr kesimlerde hayırla anılmaz!..

Bilmem anlatabildim mi?. Algı meselesi yani. 

“Sultan” denilen lider, tam bugün itibarıyla dünyada “demokrasi” söylemini dillendiren, ABD, AB ve Körfez oligarşilerinin suratlarına her gün, “darbe severlik, çifte standart ve riyakâr”lık tokatlarını atan "tek" kişi değil mi?

Kim yaptı bunu?

Nasıl izin verildi?

Muhatapları bu kadar lafı nasıl yutuyor?

İşte bunu yakalayamazsanız, Taksim’de sizi TOMA’ların önüne itenlerin şapşallığını da çözemezsiniz.

Dünya dengeleri, "okumuş çocuklar" ile sponsorlarının "diktatör" diye dalga geçtiği Erdoğan’a "Demokrasi krallığı"nı bırakıyor!

Meşakkatli olacak, hata kabul etmeyecek, dönemsel dalgalanmalarda savrulacak.. Ve başarı garantisi yok! Ama 2014-2015 budur.

Ankara’nın Mısır darbesine yönelik pekiştirilmiş pozisyonu, bölgeye yönelik “İslam-Demokrasi” entegrasyonunu hatırlatacak ve yükseltecek..

Türkiye’nin iç dinamiklerinden kaynaklanan, Taksim, Barış süreci, belki ekonomi (!) ataklarını emecek..

Nihayet seçimlere giderken-hep söylüyorum eğer hata yapılmazsa-gediksiz bir konsolidasyon yaratacak. (Yine de AKP içinden eskisine kıyasla daha çok ses geliyor!)

Öncesi de var devamı da var...

Ama "az sonra" değil..

Daha sonra...

http://twitter.com/NedretErsanel 

 

Bu yazı 4,491 defa okundu.