En Sıcak Konular

Bülent Korucu


Bülent Korucu
0 0 0000

Emri verenle alan bir olur mu?



Balyoz darbe girişimi hakkındaki mahkûmiyet kararlarının artçı tartışmaları devam ediyor.

Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman'ın "Darbeyi ben önledim." çıkışı önemliydi. Zaten bugüne kadar kararı eleştirenlerin büyük çoğunluğu 'darbe var ama' şeklinde söze girme mecburiyeti hissediyordu. Sadece avukatları ibra edecek şekilde konuşuyor; onların da hukuken ve 'duygusal' olarak başka şansları yok. 'Ama' furyası öylesine etkin ki gerçek darbe karşıtlarını bile etki altına alabiliyor. En sihirli cümle 'emir alan ve veren ayrışması'. Hem mantık hem de hukuk açısından doğru bir önerme. Zaten Türk Ceza Kanunu bu minvalde düzenlemelere sahip. Mesela örgüt kurma suçunu düzenleyen 220. maddede örgüt liderlerine 2 ile 6 yıl arasında hapis cezası bulunurken, üyeler 1 ila 3 yılla sınırlı.

Peki, Balyoz mahkeme heyeti, mantığın makul bulduğu ve hukukun düzenlediği uygulamayı yapmadı mı? Elbette yaptı. Aynı karardan söz ettiğimizden yer yer şüpheye düştüğümden başka bir tasnifi esas alıyorum. Çetin Doğan'ın damadı Dani Rodrik'in sitesine göre 3 kişi 20 yıla, 77 kişi 18 yıla, 214 kişi 16 yıla, 1 kişi 15 yıla, 28 kişi 13,3 yıla mahkûm oldu. Dört yıl ceza alıp artırma ile birlikte 6 yıla çıkan Albay Hakan Büyük'ü nedense yazmamışlar. Onu ben ekleyeyim. Öyle bir algı oluşturuluyor ki dışarıdan bakan, herkese kafadan 20 yıl yazılmış sanıyor. Kısaca söylemek gerekirse mahkeme hüküm tesis ederken failler arasında bir hiyerarşi gözetmiş ve 6 yıl ile 20 yıl gibi geniş yelpazede karar vermiş. Hiyerarşi deyince de insanlar hayatın normal akışı içindeki sıralamanın suç teşekküllerinde de geçerli olduğu yanılgısına düşüyor. Örnek olayda bir albay, tümgeneralden fazla inisiyatif sahibi ve suça daha fazla iştirak etmiş olabilir. Ya da bütün albaylar aynı oranda suça bulaşmayabilir. Rütbeye göre sıralı ceza verilseydi asıl o zaman adaletsizlik olurdu. Dora Sungunay, Cemal Temizöz ve Mustafa Önsel gibi albaylar 18 yıl alırken, Tümgeneral Ayhan Gümüş 13, Tuğamiral Fahri Can Yıldırım 16 yıl cezaya çarptırıldı. Bu örnekler bile rütbeye göre cezanın hukukta yerinin olmadığını göstermeye yetiyor.

Feri fail, asli fail ayırımı, suça iltisakla ölçülebilir. Mesela bir mekâna soygun amacıyla giden çetede dışarıda gözcülük yapan da asli faildir. Ama içeride planda olmayan bir cinayet işlenirse ve gözcü de buna olay esnasında iştirak etmezse feri fail (ikinci derecede suçlu) sayılır. Soyguna giderken hazırlıklı gidilir ve cinayet ihtimal dâhilinde olursa (gerekirse adam da öldürürüz hazırlığında) gözcü de asli fail olarak muamele görebilir. Düz mantıkla orgeneraller asli fail astları feri fail ifadelerinin hukukta karşılığı yok. Zaten sanıkların mahkeme safahatında böyle bir talep ve çabaları olmadı. Kendini yönetici kadrodan ayrıştırıp 'biz emir kuluyuz, kerhen girdik' diyen çıkmadı. Sanıklar, mahkemede yapmadıkları savunmayı savunucuları medya önünde ama biraz mahcup ve yarım ağız yapıyor. TCK 38, suça iştirakte azmettiricinin ortaya çıkarılmasına yardım eden faile ancak indiri

Bu konu istismara çok açık. Başka suçlar bilhassa azmettirme hallerinde kafalar karışır. Töre cinayetlerinde tetikçilerin suçunu hafifletmeye kadar varır. Bazı ailelerde baba emri orgeneral emrinden daha tesirlidir. Devlet memurlarının suç olan emre uymaması hukukun teminatı altında. Mafya gibi tamamen hukuksuz alanlarda emirle işlenen suçlara daha mı hoşgörülü bakmalıyız, yani?

zaman

Bu yazı 1,166 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 28 Eylül 2012 Emri verenle alan bir olur mu?
    • 11 Eylül 2012 Siyasette sonuçsuz arayışlar
    • 4 Eylül 2012 PKK'yı kim cesaretlendiriyor?
    • 3 Ağustos 2012 Özkök Paşa'nın tarihî tanıklığı
    • 31 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu, koltuğunu sağlamlaştırdı
    • 27 Temmuz 2012 Anketler ne diyor?
    • 6 Temmuz 2012 Ahmet Şık, Ahmet Şık'ı yalanlıyor
    • 26 Haziran 2012 Karayılan söyledikleri mi kaçırdıkları mı?
    • 15 Haziran 2012 Özal'ın ölümü aydınlanacak mı?
    • 22 Mayıs 2012 Anayasanın dili
    • 11 Mayıs 2012 Başkanlık Türkiye'de uygulanabilir mi?
    • 8 Mayıs 2012 CHP'de yerel seçim mücadelesi
    • 4 Mayıs 2012 AİHM, mahkemeyi ibra etti
    • 17 Nisan 2012 Balyoz'da acı fren!
    • 27 Mart 2012 Balyoz'a ABD'den destek gelmiş!
    • 16 Şubat 2012 MİT tartışmasındaki toz bulutu
    • 8 Şubat 2012 Dindarların talebi özgürlük
    • 3 Şubat 2012 CHP'liler dama oynuyor
    • 31 Ocak 2012 CHP'de anomali doğumun yan etkileri
    • 20 Ocak 2012 Mahkeme aslında 'örgüt var' diyor

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,692 µs