En Sıcak Konular

Süleyman Yaşar


Süleyman Yaşar
0 0 0000

Kriz mi var?



Türkiye'de son dönemin ekonomiyle ilgili en yaygın söylemi "dünyada kriz var" oldu. Bu krizden hareketle bazıları "Dünyada kriz var aman fazla açılmayalım, yavaşlayalım" mesajını veriyor.
Aslında bu mesajla adeta yatırımların durdurulması ve tüketimin iyice kısılması isteniyor. Yani vatandaşa "dışarıda fırtına var büyümeyin, küçülün" mesajı veriliyor.
Gelelim dünyada gerçekten fırtına olup olmadığına... "Eğer dünyada fırtına ya da kriz varsa, dün Dow Jones Endüstriyel Ortalama Endeksi (DJIA) niye 13.579 puanda?" diye sorulmalı önce. Çünkü kriz ya da kriz beklentisi olan bir dünyada hisse senetlerine talep olmaz. Hisse senedi fiyatları geriler. Hatırlayın, 2008 krizi çıktığında aynı yılın ocak ayında 13.338 olan DJIA, kasımda 7.449 düzeyine geriledi. Hatta Şubat 2009'da 7.444 seviyelerinde dolaştı.
Yine WTI ham petrolün varili Temmuz 2008'de 145 dolardı, Kasım 2008'de 50 dolara düştü. Ve Aralık 2008'de 30 dolar oldu. Oysa dün WTI ham petrolün varili 91 dolar civarındaydı.
Daha net söyleyelim, dünyada kriz yok. Niye yok? Çünkü hem şirket hisselerine hem de emtiaya talep var.
Cevap olarak hemen, "merkez bankaları, dünyayı paraya boğdu onun için hisse senedi ve emtia talebi var" diyebilirsiniz. Unutmayın, cebinde para var diye hiç kimse bir beklentisi olmadan hisse senedine ve emtiaya para yatırmaz. Demek ki yatırım yapanlar ilerisi için olumlu beklentilere sahipler.
Peki kriz yoksa, ne var? Dünyada son dönemde yaşananlar neyin işareti?
Aslında dünyada bir trend değişimi var. Zengin ülkelerin dünya üretimindeki payı geriliyor. On yıl önce zengin ülkeler dünya toplam üretiminin üçte ikisini yapıyordu; şimdi yarısını yapıyor. 2030'da da ancak üçte birini yapabilecekler. Çünkü artık dünya üretiminin yarısından fazlasını gelişmekte olan ülkeler gerçekleştiriyor.
İşte bu nedenle zengin ülkeler 2012'de ortalama yüzde 1.4 büyürken gelişmekte olan ülkeler ortalama yüzde 5.9 büyüyor. Avrupa'ya gelince... Avrupa'nın zengin ülkeleri bu yıl yüzde 0.2 küçülecek; Almanya hariç, göreli olarak küçülmeye devam edecekler. Dünya üretimi içindeki payları sürekli gerileyecek. Türkiye'nin de içinde bulunduğu Çin, Hindistan, Rusya, Brezilya, Meksika, Endonezya, Güney Kore, Nijerya gibi ülkeler ise büyüyecek.
Zaten bütün işaretler de bunu gösteriyor. Mesela dünyada 2025'te en dinamik 75 şehir içinde Çin'den 29, Türkiye'den 2 şehir yer alıyor. Kara Avrupası'ndan ise sadece Almanya'dan tek bir şehir 51'inci sıradan listeye girebiliyor.
Bütün bunları dikkate almayıp, dünyadaki trend değişimini kriz diye yorumlarsanız ekonomi yönetiminde hatalı sonuçlara ulaşırsınız.
Türkiye'de üretimi kısmak yerine, ülke ekonomisinin yönünü talebin geldiği yöne çevirmeniz gerekir. Çünkü ekonomide büyümek yerine siz aksine bugün yapmakta olduğunuz gibi hızınızı azaltırsanız, kapasitenizin çok altında kalırsınız.
Türkiye'yi gelişmekte olan ülkelerin 2012 ve 2013'te dünya ortalama büyüme hızı olan yüzde 5.9 ve yüzde 6.5'in altında bırakmak asla doğru politika tasarımı olamaz.
İşte bu nedenle dünya ekonomisindeki gelişmenin yönünü doğru okumak ve Türkiye gibi ülkelerin lehine işleyen dünyadaki trend değişimine kriz dememek şart. Buna kriz derseniz ve ekonomi politikanızı böyle oluşturursanız, sonunda Türkiye'yi zorla krize sokarsınız.

sabah

Bu yazı 1,384 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 25 Eylül 2012 Kriz mi var?
    • 24 Eylül 2012 Yüksek faiz yüksek vergi
    • 21 Eylül 2012 Eksen kayması derler sakın kanmayın
    • 19 Eylül 2012 2001 krizinde ABD, IMF'nin Türkiye için yardım talebini geri çevirmiş
    • 14 Eylül 2012 Madem her şey çok kötü, niye AK Parti önde?
    • 12 Eylül 2012 Riskler azaldı, hâlâ notu niye artırmıyorsunuz?
    • 10 Eylül 2012 Altında yeni fiyat ne olacak?
    • 7 Eylül 2012 Draghi'nin planı Türkiye'nin notunu artırır mı?
    • 6 Eylül 2012 Sosyalist Enternasyonal'in Kürt sorununa çözüm önerisi ne?
    • 3 Eylül 2012 The Economist'in iki tuhaf isteği
    • 24 Ağustos 2012 Anadolu sermayesi mi, İslami burjuvazi mi?
    • 22 Ağustos 2012 Niye Gaziantep hedef seçildi?
    • 16 Ağustos 2012 Faiz lobisi şimdi ne diyecek?
    • 13 Ağustos 2012 İran niye Türkiye'ye kızıyor?
    • 9 Ağustos 2012 Faiz lobisine kötü haber: Londra zorda!
    • 7 Ağustos 2012 Türkiye'nin dış ekonomik riskleri ne?
    • 1 Ağustos 2012 Para niye Türkiye'ye gelecek?
    • 30 Temmuz 2012 Babamın bavulu Kıbrıs'ta
    • 25 Temmuz 2012 Obama küresel yolsuzluk dosyalarını niye açıyor?
    • 20 Temmuz 2012 Erdoğan'a niye kızıyorlar?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,821 µs