En Sıcak Konular

Ahmet Taşgetiren


Ahmet Taşgetiren
0 0 0000

Ne kadar çok ''keşke'' diyoruz



Büyük acı. Evlat acısı. Hangi yürek dayanır?

Böyle bir olayda ve Türkiye gibi derin sancılar yaşayan bir ülkede her ihtimal düşünülebilir ama sırf insani zaaflarımız, ihmallerimiz açısından baktığımızda da karşımıza çok vahim gerçekler çıkıyor.
 Diyelim ki bir kaza var ortada.
 
Nasıl olmuş bu?
 Türk Silahlı Kuvvetleri geleneklerinde asla yapılmayan saatlerde, asla yapılmaması gereken şartlarda, asla o işe el atmaması gereken acemi erlerle, riskli bir alanda asla yapılmaması gereken "Şu işi bitirelim" mantığıyla yapılmış bir iş. Bombalarla oynamak bir anlamda. Ve 25 can. Paramparça... Hangi yürek dayanır?
 Trafikte, "Sollayıvereyim" mantığı bu.
 
Son menzile varıvereyim mantığı...
 Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur, insanı da, böyle "Yapıvereyim" duygusu ateşin içine düşürüyor.
 Rahmetli babam, "Akşamın hayrından sabahın şerri iyi olur" derdi. Yani akşam üzerinin zor ortamında "Şu işi bitirivereyim" mantığı ile kendinizi, şartları zorlarsınız ve ip bir yerde kopuverir.
 "Sollayıvereyim" mantığı ile karşıdan gelen araçla kafa kafaya gelirsiniz ve kendi canınız dahil, kaç canı ölüme yollarsınız.
 
Trafiğin koyduğu kurallar, size trafiği yavaşlatan engeller gibi görünür, o kurallar, kadınlara göredir, yaşlılara göredir, acemilere göredir, siz ustasınızdır ve tüm bu kurallardan azadesinizdir.
 Ama kuralı on kere ihmal edersiniz, birisinde bu ihmal canlara mal olur. Kurallar zaten o on birinci ihmalde canınızı vermeyesiniz diyedir. Çünkü o on birinci ihmalde gelen ölüm, bazen ilk ihmalde de gelebilir.
 
Ah şu keşkeler
 
Elektrikle uğraşanın kuralları vardır, kural ihlali canına mal olur. Usta ya da hoca, çırağına ya da öğrencisine bu kuralları amentü gibi öğretir. Anne çocuğuna, ateşin yakacağını bir şekilde öğretir.
 Bu kurallar ihlal edilmek için değil, can kurtarmak için konur.
 
Gökte akrobasi yapan pilotun bile güvenlik kuralları vardır. Ölüm çığırının içinden geçmeyi ister ve o kurallara itina eder. Yoksa akrobasi de yapılmaz.
 
İpteki cambazın, yani "canı iye oynayan" adamın da güvenlik kuralları vardır ve biz onun canı ile oynamasını seyrederken o, canını kurtarmak için itina eder.
 
Askeri kurallar... Silahla oyun. Bomba ile yaşamak.
 Silahla oyun oynamak isteyeni, insanlarımız "Oynama, şeytan doldurur" diye uyarırlar. Şeytan ellerimizin üzerinde, beynimizin içinde dolaşır çünkü ve oyunu kana bular.
 Ne yapıldı Afyon'da, o mühimmat deposunda?
 
Hangi kural ihlal edildi ve 25 can uçtu gitti...
 Bir musibet bin nasihate bedeldir denir. Böylesine, 25 cana mal olan ve yüzlerce insanın yüreğine acı olarak çöreklenen bir musibet ile karşı karşıya kalmasaydık keşke.
 "Keşke" demeseydik keşke.
 
Biz bu kelimeyi ne kadar çok kullanıyoruz.
 Her "keşke"miz, hesapsızlığımızın, ihmallerimizin, aceleciliklerimizin, düzensizliklerimizin bir bedeli niteliğinde.
 
Daha kaç yerde?
 
Aklımıza ister istemez "Kaç yerde daha patlayabilir bu bombalar" sorusu geliyor.
 "Daha kaç yerde böylesine ihmallere kapı aralayacak bir düzensizlik, itinasızlık, başıboşluk var" sorusu geliyor.
 
"Daha kaç yerde, acemi erlere mühimmat depolatmayı göze alan komutan var" sorusu geliyor.
 Can emanet, memleket emanet, ordu emanet, devlet emanet, silah emanet, evlat emanet...
 Emanet, yani emin ellerde korunması gerekiyor bütün bunların...
 Bilmiyorum, belki de emanet duygumuzda ciddi aşınma var.
 
Peygamberimizin bir hadisi şeriflerini hatırlıyorum: "Emanet kaybolunca kıyameti bekleyin!"
Afyon'da yaşanan kıyametten bir parça değil mi?
 
Ne diyelim: Bu çok acı musibetten ders alalım ve emaneti yerlerde süründürüp, kıyamet işçisi haline gelmeyelim.
 
Basiret bağlanması:
 
O acının ertesi günü Afyon Valiliği'ndeki o ödülleşme töreni. Vali ve Genelkurmay Başkanı tablosu. Fecaatin öteki boyutu. Tam bir basiret bağlanması. Nasıl olur, nasıl yapılır! Nasıl yapılır!

bugün


Bu yazı 1,050 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 25 Eylül 2012 Vesayet tortusunu silmek...
    • 20 Eylül 2012 Ana gündem: Terörü yok etmek
    • 12 Eylül 2012 Gültan Kışanak kaçırılsa...
    • 11 Eylül 2012 AK Parti formatının önemi
    • 9 Eylül 2012 Ne kadar çok ''keşke'' diyoruz
    • 7 Eylül 2012 ''Akil adam'' enstrümanı
    • 28 Ağustos 2012 MGK ne yapacak?
    • 26 Ağustos 2012 Düşme, düşersen üzerine çullanırlar
    • 19 Ağustos 2012 Bayram nostaljisi
    • 14 Ağustos 2012 Aygün ve bölgenin çıplak gerçeği
    • 12 Ağustos 2012 115 asker ölseydi...
    • 9 Ağustos 2012 ''Güvenlikçi politika''
    • 7 Ağustos 2012 Şemdinlili bir ananın Karayılan'a mektubu
    • 2 Ağustos 2012 ''Daha büyük harita''
    • 27 Temmuz 2012 Ortak mutluluğu planlamak
    • 26 Temmuz 2012 Ortadoğu'da ne oluyor?
    • 24 Temmuz 2012 Bölgesel Kürt yapılanması
    • 19 Temmuz 2012 Erdoğan'ın kurgusu ne?
    • 18 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu için son raunt
    • 27 Haziran 2012 Türkiye sınanıyor

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,053 µs