En Sıcak Konular

Mümtaz'er Türköne


Mümtaz'er Türköne
0 0 0000

Merkez Sağ'ın son noktası



Süleyman Soylu'nun AK Parti'ye geçmesi, çok önemli bir gelişme. Demokrasi tarihimiz adına geçiştirilemeyecek kadar önemli.

Bir kere sembolik değeri mutlaka kayda geçmeli. Soylu, Demokrat Parti-Adalet Partisi-DYP ve tekrar DP çizgisinin son temsilcisi idi. Bu gelenekten umutların henüz sönmediği son çağlarında DP'nin genel başkanlığını yaptı. AK Parti'ye geçişi, bu geleneğe artık son noktanın konulması anlamına geliyor. Merkez Sağ, bir siyasî gelenek olarak ve bütün tarihî mevcudiyeti ile artık sona ermiş oldu. Bundan sonra, yelpazenin sağ kanadını ifade etmek için kimse "merkez sağ" tabirini kullanmayacak. Muhafazakârlık ismi, AK Parti iktidarını temsil ettiği ölçüde, "merkez sağ"ın yerine geçmiş durumda. Süleyman Soylu'nun şahsında merkez sağ, muhafazakârlığın içinde başka bir kalıba döküldü.

Süleyman Soylu'nun Yeni Şafak'ta Burcu Bulut'a verdiği röportaj, bu son noktayı çarpıcı biçimde özetliyor. Merkez sağ, ömrünü tamamladı. Soylu, son noktayı koyarken siyasî yelpazenin geçmişi hakkında esaslı bir muhasebe yapıyor ve geleceği hakkında dikkate değer pencereler açıyor.

Süleyman Soylu portresini hatırlatalım. Merkez Sağ siyasetin son parlak temsilcisiydi. Çekirdekten yetişme, hızlı ve atak bir sağ politikacı. İlçe teşkilatından parti genel başkanlığına uzanan yolu oldukça genç yaşlarda almıştı. Merkez sağ geleneğin içinde herkes kendine bir yer edinebilirdi. Mason locasının üstadı ile tarikat şeyhi veya cemaat önderi aynı amblemin altında buluşabilirdi. Adalet Partisi ile DYP'nin yolsuzluk skandallarını hatırlayanlar, merkez sağ çizginin devletin ekonomik iktidarı ile menfaat grupları arasında bir köprü vazifesi gördüğünü bilirler. Süleyman Soylu, sapla samanın birbirine karıştığı bu gelenek içinde lekesiz ve kırıksız bir siyasî kariyer yaptı. Daha çok zor zamanlarda demokrat değerleri savunurken ve askerî vesayet düzenine karşı çıkarken gördük onu. Yassıada ile Silivri arasında benzerlik kuran Hüsamettin Cindoruk kampına karşı, 12 Eylül 2010 referandumunda durumdan vazife çıkartıp tek kişilik bir parti gibi Anadolu'yu dolaştı, kampanya yürüttü.

Merkez Sağ siyasete son noktayı bu geleneğin son temsilcisi sıfatıyla Süleyman Soylu kendisi koyuyor. "1950-60 arası milletin gücünü görenler "artık bu gücü millete vermeyelim, kontrol bizde olsun" dediler... Ona musallat oldular ve kendi adamlarını yerleştirdiler." Bu sözler bugün Süleyman Demirel figürünün zihnimizdeki sevimsizliğini açıklıyor. "Merkez sağ" kavramı tam da Soylu'nun ifade ettiği bu "musallat olma" durumunun kurumlaşması ve Türkiye'nin son 50 senesine damgasını vurmasını anlatıyor. 1960 darbesinden sonra kurulan vesayet düzeni, Demokrat Parti'nin mirasına sahip çıkarak iktidarı devralan Adalet Partisi ve tabii onun birdenbire ortaya çıkıp liderlik koltuğuna oturan genel başkanı ile bir uzlaşmaya vardı. Sandıktan çıkan hükümetler sadece ekonomiyi yönetecekler, halkı demokrasi yalanına inandıracaklar ve devleti devletin aslî sahiplerine emanet edeceklerdi. Merkez Sağ siyasî çizgisinin neden bu kadar yoz ve iki yüzlü bir gelenek olduğunu bu fiili uzlaşma açıklamaktadır.

Soylu, 28 Şubat döneminde merkez sağı yerlerde süründüren tabloyu hatırlatıyor. 60 darbesini yapanlarla 12 Mart muhtırasını verenlerin Merkez Sağ politikacılarla kol kola girmelerinin nasıl bir kırılma noktası oluşturduğunu aktarıyor. Bahsettiği kırılmanın sembolü, Merkez Sağ'ın 40 yıllık lideri Demirel'in, 28 Şubat darbesinin bir numaralı ismi olmasıydı. Böylece, 27 Mayıs'tan sonraki gizli-kapaklı uzlaşma açık edilmiş, maskeler düşmüş oldu. Merkez Sağ'ın enkazı arasından muhafazakâr bir parti yükseldi.

Artık "Merkez Sağ" tabiri yerine yelpazenin sağ kanattaki yarısını "muhafazakâr" deyimi karşılıyor. Siyasetin yöneldiği istikameti öngörmek için bile çok önemli bir gösterge. Kendisini muhayyel ve oynak bir "merkez"e göre tanımlamaktan ve "sağ" gibi yine karşı kutba göre mevzi belirlemekten çok farklı değil mi?

Merkez Sağ siyaset dönemi sona erdi. Süleyman Soylu'nun AK Parti'ye katılması bu sona erişin sembolik olarak önemli bir işareti. Tarih bir ilerleme ise Türkiye'nin Adalet Partisi'nin, Doğru Yol Partisi'nin siyaset yaptığı devirlere dönme ihtimali var mı?

zaman



Bu yazı 1,071 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Bu sefer çözülecek mi?
    • 16 Eylül 2012 Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
    • 14 Eylül 2012 Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
    • 13 Eylül 2012 CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
    • 9 Eylül 2012 Merkez Sağ'ın son noktası
    • 7 Eylül 2012 Başbakan sertleşmekte haklı mı?
    • 28 Ağustos 2012 Hükümet haklı çıktı
    • 26 Ağustos 2012 Kawa ve Ergenekon
    • 24 Ağustos 2012 Terör sorunu ayrışıyor
    • 17 Ağustos 2012 Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
    • 16 Ağustos 2012 'Paralel devlet'in iflası
    • 12 Ağustos 2012 Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
    • 10 Ağustos 2012 Yangını kim söndürecek?
    • 5 Ağustos 2012 Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
    • 22 Temmuz 2012 Davutoğlu haklı çıkarsa?
    • 17 Temmuz 2012 'Hücre yenilenmesi'
    • 29 Haziran 2012 ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
    • 24 Haziran 2012 Türkiye savaşa girer mi?
    • 21 Haziran 2012 Teröre teslim olmak
    • 19 Haziran 2012 Çözüme yakın mıyız?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,036 µs