En Sıcak Konular

Mahmut Övür


Mahmut Övür
0 0 0000

Diyarbakır'dan Şemdinli'ye bakmak



Şemdinli'de neler yaşandığıyla ilgili çok soru birikti. PKK ne yapmak istiyor? Yaptığı şey bölgeyi nasıl etkiliyor?
Başta Diyarbakır olmak üzere, Kürt şehirleri olaya nasıl bakıyor? Önce şu gerçeğin altı çizilmeli... Ortadoğu geç kalmış bir değişimle sarsılıyor. Diktatörler yıkılıyor, eski sistem yerini yenisine bırakıyor ve ne yazık ki bu süreç öyle kansız ve sancısız olmuyor.
Uzun bir süredir kendi değişimini başlatarak bölgeye ilham kaynağı olan Türkiye bu açıdan biraz daha şanslı... Ancak ortada hâlâ sıkıntı var ki, bu demokratik zemine rağmen PKK'nın şiddeti yükseltmesi kafaları karıştırabiliyor.
Oysa biraz geriye dönüp 90'lı yıllara baktığımızda Şemdinli'yi kat kat aşan kanlı saldırıların olduğunu biliyoruz. O gün devletin kullandığı dil de, yöntem de bugünküyle kıyaslanmayacak kadar geriydi. Bugün devlet içinde "güvenlikçi yaklaşımı" sürdürenler olsa bile ne devlet ne de toplum olup bitenlere geçmişteki gibi bakmıyor.
Bu nedenle Şemdinli'de olanlar yerel kalıyor, Diyarbakır'a, Van'a, Kars veya Türkiye'nin başka bir kentine yansımıyor. Bu da bize, halkın hâlâ Kürt meselesinde demokratik çözüm umudu taşıdığını gösteriyor. Bunun görülmesi gerekiyor.
Peki, bu görülüyor mu? PKK'nın bunu görmek istemediği açık. Onun bugünkü önceliği Duran Kalkan'ın da söylediği gibi "AKP'yi yıkmak"... Bugün Türkiye'de neredeyse 2007'leri aratmayan bir AK Parti karşıtlığı hatta düşmanlığı üzerinden siyaset yapan bir cephe var.
PKK bu cephenin öncülüğünü yapıyor ve hesabının içinde kendisine yaşama şansı veren bölgesel ülkelere diyet ödemek de var.
Tüm bu nedenlerle PKK halkın demokratik yollarla haklarını alma gerçeğini görmüyor daha doğrusu görmek istemiyor ama asıl sorun; halkın sağduyulu yaklaşımını AK Parti de görmüyor.
Görseydi Kürt meselesinde atılacak her adıma PKK'nın hanesine yazılacak kaygısıyla bakmazdı. AK Partililer bugün daha çok özgürlük ve demokrasi vaadi yerine mevcudu savunmaktan öteye geçemiyor. Oysa bizzat AK Parti'nin son on yılda değiştirdiği, milli gelirini 10 bin dolara çıkardığı bir toplum var ve doğal olarak o toplumun talebi de artıyor. Dün olağanüstü halin kaldırılmasıyla, Kürt kimliğinin tanınmasıyla yetinen toplum bugün fazlasını istiyor.
Kimse şaşırmamalı. Bunun bağımsızlık talebi ve şiddetle de ilgisi yok. Diyarbakır'da AK Parti'ye oy veren muhafazakâr, liberal Kürtlerle konuştum. Kimlik ve siyasi haklar açısından çok da farklı noktada değiller.
Uzun yıllar AK Parti'de görev yapan avukat Muhammet Akar, toplumun beklentisini şöyle özetliyor: "Madem örgüt çözüme yanaşmıyor o zaman Kürt halkını muhatap al. Halk, Ankara ümit olmaktan çıkmasın istiyor. 90'lı yıllarda bizim gözümüz Washington'da, Erbil'de, kulağımız BBC'deydi. Sonra AK Parti iktidarı geldi Ankara'ya döndük. Cumhurbaşkanının, başbakanın ağzından ne çıkacak diye merakla izler olduk. Yeniden o günleri arıyoruz."

İyi olan kazansın
CHP İstanbul'da olup bitenleri yazınca siyasetin iki önemli ismi Akif Hamzaçebi ve Çetin Soysal aradı. Hamzaçebi İstanbul adaylığıyla ilgili şöyle diyordu: "İstanbul'u elbette herkes arzu eder. Arkadaşlarımız bizi de bu göreve uygun görüp konuşuyorlar. Bu da onur verici bir şey. Ancak bu görevi, kim en iyi yapacaksa ve İstanbulluların gönlünü kim kazanacaksa onun olmasını isterim."
Uzun yıllardır tanıdığım Çetin Soysal ise biraz üzgündü. Üst üste yaşadığı acılar bir yana, adının kurultayda "Ali Cengiz Oyunu"na karışması onu sarsmıştı. Şöyle diyordu: "İstanbul'daki görevim kurultay öncesi verilmişti. Kurultayın ikinci günü ben orada değilken olan bir olay bu... Bir kadın adayın adını silip beni yazmışlar. Bana iyilik değil kötülük yaptılar. Bunu bilmenizi istiyorum."

sabah

Bu yazı 1,116 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 AK Parti kongresi ve Barzani
    • 28 Eylül 2012 AK Partili Babuşçu iddialı: Yüzde 55
    • 23 Eylül 2012 CHP'nin 'Balyoz' ikilemi
    • 20 Eylül 2012 Otobüste 200 er
    • 18 Eylül 2012 CHP günahlarından arınıyor
    • 11 Eylül 2012 CHP hâlâ derdini anlatamıyorsa
    • 1 Eylül 2012 Ya silah ya siyaset
    • 30 Ağustos 2012 CHP neden Kürt raporu yazamıyor?
    • 19 Ağustos 2012 Barışı kirletmemek lazım
    • 14 Ağustos 2012 Aygün'ün kaçırılmasında garip sorular
    • 10 Ağustos 2012 Diyarbakır'dan Şemdinli'ye bakmak
    • 24 Temmuz 2012 Üç CHP'li anlaşamıyorsa...
    • 19 Temmuz 2012 CHP'de 'maymuncuk liste' savaşı
    • 18 Temmuz 2012 CHP, zamanın ruhunu yakalar mı?
    • 17 Temmuz 2012 CHP kurultayı gölgede mi kaldı?
    • 8 Temmuz 2012 Siyasetin yeni aktörleri
    • 6 Temmuz 2012 CHP'de kurultay pazarlamacıları
    • 3 Temmuz 2012 Zana'nın demokratik yolu
    • 24 Haziran 2012 Uçak düşürme bir tuzak mı?
    • 19 Haziran 2012 Gülen'in kararı neyin sinyali?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,442 µs