En Sıcak Konular

Fehmi Koru


Fehmi Koru
0 0 0000

Dış politikada doğru olan



Avrupa’da ekonomik krize giren ülkeler bir gerçeği herkesin gözüne soktu: Bugün Avrupa’nın bir tek patronu var ve o da Almanya... Hangi ülkelerin nasıl darboğazdan çıkartılacağına tek başına Almanya karar veriyor...

Kızsalar da köpürseler de Yunanistan, İtalya, İspanya, Portekiz gibi Avrupa’nın hasta ülkeleri Merkel’in ağzına bakmak zorunda. Berlin’in öncülüğünde kurulan konsorsiyumlar, güdümündeki Avrupa Merkez Bankası para musluklarını kapasa, pek çok ülkenin hükümeti ciddi sıkıntıya düşer.
 
“Düşer” dediğimi siz ‘düştü’ olarak anlayın. Avrupa’da demokrasiyi bile tehlikeye sokacak derin krizler yaşanıyor. Kriz halkın oy verme eğilimlerini etkilemekle kalmıyor, seçilmiş hükümetlerin yerini de bürokratlardan oluşan hükümetler alıyor...
 
Yalnızca krizlerine itfaiyecilik yaptığı Yunanistan, İtalya, İspanya ve Portekiz gibi ülkelerin hükümetleri gözlerini Berlin’e dikmiş olsalar neyse, bir de dolaylı olarak Almanya ile birlikte hareket edenler var. Polonya, Hırvatistan, bir ölçüde Çek Cumhuriyeti ve Slovakya gibi...

Rusya bile Almanya karşısında kırılgan. En ciddi gelir kaynağı petrol ve doğalgaz olan Rusya’nın enerji şirketi Gasprom’da büyük ortak kim? Evet, bildiniz: Almanya... Gasprom’un yönetim kurulunda eski bir Alman başbakanı da bulunuyor.
 
Hırsıyla Almanya’yı bir silâhlı dev haline dönüştürüp ordularıyla Rusya steplerine kadar yürüyen Naziler bugünleri görseler, hedeflerinin tek bir kurşun atılmadan gerçekleştiğini görüp şaşırırlardı. İkinci Dünya Savaşı’nda sadece sonu hezimet getiren Stalingrad kuşatmasında ölenlerin sayısının 20 milyondan fazla olduğu tahmin ediliyor. Avrupa’nın yarıdan fazlasını Berlin’in nüfuzu altına sokan son gelişmeler için tek bir zayiat vermesi gerekmedi Almanya’nın...
 
Küreselleşmenin getirdiği türden bir nüfuz alanına sahip olmaya ‘yumuşak güç’ deniliyor.

Savaşlarla sonuç alınmasındansa para gücüyle, etrafa saldığı kendine özgü değerler ve itibarla sözünü dinleten ülkelerin ön plana geçmesi herhalde tercih edilir. Bush döneminde ABD ‘sert güç’ kullanarak sonuç almaya çalıştı; binlerce kendi askerinin yanında bir milyondan fazla Iraklı ve Afgan’ın ölmesine yol açtı. Obama Irak’tan ordularını çekti, Afganistan’dan da çekecek; yine de ülkesinin sert görüntüsünü yumuşatmayı başaramadı.

Bir yönüyle baktığınızda, ‘savaş’ daha kestirme bir yöntem gibi görünüyor; güçlü ordunuz varsa güçsüz bir ülkeye gönderip sonuç alabilirsiniz... Böyle düşünenler çok. Ancak bugünün dünyasında geçmişte işe yaramış kestirme yöntemler pek çalışmıyor. Almanya’nın doğru dürüst ordusu bile yok, ama istediği sonucu almaya yetecek gücü var.
 
Türkiye de Ak Parti hükümetiyle birlikte zor yolu seçti; kestirme yöntemler yerine ‘yumuşak güç’ kullanan bir ülke olmayı yeğledi. Yararını da gördü; bugünün krizli dünyasında mallarımızı daha önce adlarını bile bilmediğimiz çeşitli ülkelere ihraç edebiliyorsak, bu, ‘yumuşak güç’  itibarı sayesindedir.

Libya’da gereksiz bir sapma yaşandı, Suriye zihinleri büsbütün karıştırdı. Ancak son açıklamalarından, sert konuşsa bile, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun gönlünün ‘yumuşak güç’ görünümünü korumaktan yana olduğu anlaşılıyor.

Doğru olan da budur.

star


Bu yazı 1,510 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
    • 28 Eylül 2012 Yalan dünya, hem de ne yalan
    • 23 Eylül 2012 Tartışma sağlık alametidir
    • 20 Eylül 2012 Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
    • 18 Eylül 2012 CHP’nin özrünün anlamı
    • 16 Eylül 2012 Hayasızca saldırının düşündürdükleri
    • 11 Eylül 2012 O da bir gün bitecek...
    • 9 Eylül 2012 Ne olur, ne olamaz...
    • 6 Eylül 2012 Suriye politikasına yeniden bakmak
    • 29 Ağustos 2012 Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
    • 26 Ağustos 2012 Hayatları oyun
    • 19 Ağustos 2012 Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
    • 14 Ağustos 2012 Milletvekili neden kaçırılır?
    • 12 Ağustos 2012 ‘Yeni gazetecilik’ denen şey
    • 9 Ağustos 2012 Tuzak varsa tedbir nerede?
    • 3 Ağustos 2012 Komutan tanıklık yaptı
    • 31 Temmuz 2012 Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
    • 24 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
    • 18 Temmuz 2012 CHP’nin Ak Parti açmazı
    • 17 Temmuz 2012 CHP makas değiştirirken...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    12,189 µs