Fehmi Koru
0 0 0000
Bedeli Rusya ve Çin değil bizler ödüyoruz
Herkesin sorageldiği “Suriye’de ne olacak, Beşşar Esad ne zaman gidecek?” sorusunun cevabını ben de merak ediyorum; ama sizlerden bir farkım var: Ben o sorunun cevabını biliyorum: “ABD ile Rusya anlaşana kadar Suriye’de kan dökülmeye devam edecek; Esad da yeni bir Esad bulunana kadar yerinde kalacak...”
Suriye ihtilâfını güçler dengesindeki yerini pekiştirmek için fırsat olarak değerlendiriyor Rusya çünkü... Elinde de bunu mümkün kılacak bir koz var: Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) daimi üyeliği...
Bakmayın siz Hillary Clinton’un “Bedel ödetiriz” demesine; Rusya sistemi kilitlemeye devam edecektir... O “Hayır” dediği müddetçe de Suriye’de akan kan durmayacaktır. Rusya ancak kendi işine geldiği zaman anlaşmaya yanaşacaktır.
Şimdiki ihtilâflı durum Rusya’nın daha fazla işine geliyor. ‘Arap Baharı’ sürecini bizler Ortadoğu halklarının daha fazla hak ve özgürlük mücadelesi olarak okuduk; bir yönüyle doğru bir okuma bu. Ancak Rusya gibi enerji zengini ve gelirinin çok büyük bir bölümü sattığı petrol ve doğalgazdan oluşan bir ülke için, Ortadoğu’nun karışması büyük bir ‘fırsat’...
Petrolün varilini 20-30 dolara satacağına 100 doların üzerinde bir değerle elinden çıkarma ‘fırsatı’... Esad’ı veya Baas Partisi’ni korur gibi görünüyor Rusya, ama bir yandan da bu yolla hazinesini zenginleştirmiş oluyor...
Enerji zengini Rusya’nın uluslararası ihtilâflara ülke çıkarı açısından yaklaştığını anlamak mümkün de, enerji bakımından dışa bağımlı Çin’in Suriye konusunda onun peşine takılmasını anlamak çok zor. BMGK’da Suriye rejimine karşı daha sert önlemler alınmasına “Hayır” dediği müddetçe, Çin, ekonomik çıkarlarına aykırı hareket etmiş oluyor.
ABD ise, enerji tüketen bir dev olduğu halde, kendi doğal kaynakları fazla ve rezerv üstünlüğüne de sahip. Enerji alanında çalışan ve fiyat yüksekliğinden yararlanan şirketlerin büyük bölümü de Amerika’nın...
Hergün onlarca kişi hayatını kaybediyor Suriye’de ve dünya seyrediyor; ancak akan kana yapılacak bir şey olmadığı için seyirci kalmıyor ABD ve Rusya, öyle davranmak işlerine geldiği için seyretmekle yetiniyorlar.
Üzücü bir durum, ama maalesef gerçekçi...
Yukarıdaki tahlil doğruysa Hillary Clinton’un “Rusya ve Çin bedelini ödemeli” sözünü nasıl anlamalıyız?
Fazla bir anlamı yok o sözlerin... ABD isteseydi, Rusya’yı ve Çin’i yanına çekebilirdi. ABD arzu eder ve dünyayı hareketlendirirse, İkinci Dünya Savaşı şartlarının eseri olan BM sistemi yenilenebilir, salt kendi çıkarları istikametinde karar alanlarca sürekli suistimal edilen ‘veto hakkı’ gözden geçirilebilirdi.
Rusya’nın ‘veto hakkı’ tanınmış Sovyetler Birliği’nin devamı olması gerekir mi? 1945 ile bugünün güç dengeleri aynı mı? İslâm Dünyası ve Afrika’nın da BMGK’da temsil edilmeleri daha âdil olmaz mı?
Nafile sorular bunlar. Nafile olduğu için de, Suriye’de akan kanın durması için ABD ile Rusya’nın anlaşmasını beklemekten başka yapabileceğimiz bir şey yok...
star
Bu yazı 1,299 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
30 Eylül 2012
Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
-
28 Eylül 2012
Yalan dünya, hem de ne yalan
-
23 Eylül 2012
Tartışma sağlık alametidir
-
20 Eylül 2012
Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
-
18 Eylül 2012
CHP’nin özrünün anlamı
-
16 Eylül 2012
Hayasızca saldırının düşündürdükleri
-
11 Eylül 2012
O da bir gün bitecek...
-
9 Eylül 2012
Ne olur, ne olamaz...
-
6 Eylül 2012
Suriye politikasına yeniden bakmak
-
29 Ağustos 2012
Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
-
26 Ağustos 2012
Hayatları oyun
-
19 Ağustos 2012
Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
-
14 Ağustos 2012
Milletvekili neden kaçırılır?
-
12 Ağustos 2012
‘Yeni gazetecilik’ denen şey
-
9 Ağustos 2012
Tuzak varsa tedbir nerede?
-
3 Ağustos 2012
Komutan tanıklık yaptı
-
31 Temmuz 2012
Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
-
24 Temmuz 2012
Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
-
18 Temmuz 2012
CHP’nin Ak Parti açmazı
-
17 Temmuz 2012
CHP makas değiştirirken...
Yorumlar
+ Yorum Ekle