En Sıcak Konular

Mahmut Övür


Mahmut Övür
0 0 0000

Zana'nın demokratik yolu



Leyla Zana'nın 21 yıl sonra Meclis'teki basın toplantısını televizyondan izlerken, sivil ve kararlı siyasi duruşuna PKK'nın nasıl bir tepki vereceğini merak ettim.
BDP'nin bile tepki verdiği Zana'ya PKK içindeki şahinler ne diyecekti?
İlginçtir ilk tepki Murat Karayılan'dan değil Duran Kalkan'dan geldi.
İçinde farklı görüşler olabilir ama PKK'da iki ana görüşün her siyasal sorunda karşı karşıya geldiği biliniyor.
"Türkiyelileşmek" isteyen bir PKK ile Ortadoğu'da şiddetle kazanabileceğine inanan, örgütlenmesini buna göre yapan bir PKK var.
İşte Duran Kalkan bu PKK adına, tabii Öcalan övgüsü yaptıktan sonra şöyle diyor:
"Kuşkusuz içinde bulunduğumuz süreç bir çözüm sürecidir. Fakat geçmişte olduğu gibi siyasi çözüm süreci değil, askeri çözüm sürecidir."
Tam anlamıyla "Tek çözüm savaştır" diyen bir anlayış... Zana'nın çıkışına da şu sözlerle cevap veriyor:
"AKP'nin Kürt sorununu çözeceğini, Tayyip Erdoğan'ın hâlâ sorunu çözecek lider olduğunu söyleyenler geçmiş on yılı bir çırpıda yok sayıyorlar, üstünü çiziyorlar. Neye dayanarak bunu söylüyorlar, kanıtlarını göstersinler"
Bu savaşçı kanat, bir adım sonra Zana'ya hain derse hiç şaşırmamak gerekiyor. Zana bu zihniyete karşı çıkarak, bir anlamda Tunuslu Mohammed Buzizi'nin yaptığını sözleriyle yapıyor ve kendini ateşe atıyor.
Şiddet yanlıları ise halklarına acı yaşatan diktatörlerin yolunu seçiyor. 20'nci yüzyıl bunun sayısız örneğiyle dolu.
Sovyetler'den Ortadoğu'daki Saddam, Mübarek ve Esad deneyimine bakın, Silahla, zorla iktidara gelenler halklarına "mutsuzluk"tan başka bir şey vermedi.
Bir de demokratik yolu seçenlere bakın. Hepsi kazandılar. Ülkelerini kalkındırıp, zenginleştirdiler, demokrasiyi geliştirdiler. En son Güney Afrika ve İrlanda örneğinde olduğu gibi...
Kürt hareketi bu iki çizgi konusunda bir karar verme aşamasında...


Şike davası ve futbol lobisi
Türkiye'de sporun sadece spor olmadığını herkes biliyor. Spor özellikle de futbol kulüpleri, siyasetle, askeri yapıyla, iş dünyası ve mafyayla iç içe geçmiş ve çok etkili bir duruma gelmişti. Siyasetçilerin, askerlerin, yargı mensuplarının kongre üyesi olduğu bir yapıdan söz ediyoruz.
Şike operasyonu bu ilişkiler ağına bir neşter atma operasyonuydu. Saydığımız özellikleri kimliğinde toplayan simgesel isim ise Aziz Yıldırım'dı. Yıldırım, operasyonun odağına oturtularak spor-siyaset ilişkisinin yeniden dizayn edilmesi hedeflendi.
Ancak iyi bir hazırlık yapılmadan, alt yapısı oluşturulmadan ve siyasetle ilişkisi ve gündem yaratma gücü hesaba katılmadan yürütüldüğü için de çok sayıda hatayla başladı. Zayıf argümanlarla devasa bir yapıya neşter atmaya kalkmak kolay değildi ve bu nedenle büyük bir dirençle karşılaşıldı. Siyasetin top yekun devreye girmesinin nedeni de buydu.
Şimdi yeni bir dönemin içindeyiz. Şike davası sonuçlandı ve mahkeme hızlı bir kararla şike ve örgüt kurma suçlarından başta Aziz Yıldırım olmak üzere çok sayıda isme ceza yağdırdı.
Kuşkusuz önümüzde Yargıtay süreci var ama mahkemenin verdiği şike mahkumiyeti bile, başta Futbol Federasyonu olmak üzere sporla ilgili kurumların yaklaşımını yerle bir etti.
Bu operasyon ve mahkeme kararı bir şeyi daha değiştirdi: Spor üzerinden siyaseti, askeri bürokrasiyi ve ekonomik ilişkileri dizayn etme gücünü... Böylece elleri ve kolları her yere uzanan spor lobisi, artık eskisi gibi rahat hareket edemeyecek.

sabah

Bu yazı 1,185 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 AK Parti kongresi ve Barzani
    • 28 Eylül 2012 AK Partili Babuşçu iddialı: Yüzde 55
    • 23 Eylül 2012 CHP'nin 'Balyoz' ikilemi
    • 20 Eylül 2012 Otobüste 200 er
    • 18 Eylül 2012 CHP günahlarından arınıyor
    • 11 Eylül 2012 CHP hâlâ derdini anlatamıyorsa
    • 1 Eylül 2012 Ya silah ya siyaset
    • 30 Ağustos 2012 CHP neden Kürt raporu yazamıyor?
    • 19 Ağustos 2012 Barışı kirletmemek lazım
    • 14 Ağustos 2012 Aygün'ün kaçırılmasında garip sorular
    • 10 Ağustos 2012 Diyarbakır'dan Şemdinli'ye bakmak
    • 24 Temmuz 2012 Üç CHP'li anlaşamıyorsa...
    • 19 Temmuz 2012 CHP'de 'maymuncuk liste' savaşı
    • 18 Temmuz 2012 CHP, zamanın ruhunu yakalar mı?
    • 17 Temmuz 2012 CHP kurultayı gölgede mi kaldı?
    • 8 Temmuz 2012 Siyasetin yeni aktörleri
    • 6 Temmuz 2012 CHP'de kurultay pazarlamacıları
    • 3 Temmuz 2012 Zana'nın demokratik yolu
    • 24 Haziran 2012 Uçak düşürme bir tuzak mı?
    • 19 Haziran 2012 Gülen'in kararı neyin sinyali?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,233 µs