Süleyman Yaşar
0 0 0000
Hani faiz lobisi yoktu?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 2011 genel seçimleri öncesinde yaptığı Kastamonu konuşmasında "reel faizleri sıfıra indireceğiz" deyince kıyamet kopmuştu. Ve o mitingden dönerken Başbakan'ın konvoyuna suikast yapılmıştı. Bir polis memuru da orada hayatını kaybetti.
Faiz lobisinin temsilcileri ya reel faizin, "enflasyondan arındırılmış faiz" demek olduğunu bilmediklerinden ya da bilip kasten sorun çıkarmak için, Başbakan'ı "bakın faizi sıfır yapacak ve ülkeye İslami sistem getirecek" diye suçladılar. Oysa Başbakan küresel düzeyde negatif olan reel faizlerin Türkiye'de de düşük olması gerektiğini ama faizlerin aksine Türkiye'de çok yüksek olduğunu belirtip, bu yüksek reel faizlerin düşürülmesi gerektiğini halka duyurdu.
Sonuna kadar haklıydı, çünkü aşırı yüksek reel faizler bir ülkenin büyüme hızını aştığında ödenemez hale gelir. Ve o zaman da ülke batar. İşte Yunanistan, İspanya, İtalya ülke büyüme hızını aşan yüksek reel faizlerden kurtulmak için, ortak Avrupa bonosu çıkartıp sürdürülebilir bir borç yapısı oluşturmaya çalışıyorlar bugün.
Faiz lobisi işte bu gerçeği halktan gizlemeye çalışıyor. Kim bu faiz lobisi derseniz... Küresel faizler çok düşükken aşırı yüksek faizle Türkiye'ye para satanları övenlere ve onlara güzellemeler yapıp haksız kazanç elde edenlere faiz lobisi diyoruz.
Bu lobi sürekli Türkiye'de yapay riskler yaratıyor. Bunlar, The Economist gibi dergilere, aslında olmayan risklerin Türkiye'de olduğunu yazdırıyorlar. Sonra dış medyada yayımlattıkları bu yazıları kendi medyalarında alıntılıyorlar. Türkiye'de manşete taşıyıp, "bakın dışarısı Türkiye'yi ne kadar riskli algılıyor" diyerek, Türkiye'nin ülke risk primlerini yükseltmeye çalışıyorlar. Hatta kredi derecelendirme kuruluşlarının parayla ayarlanmış haksız notlarını da "bilimseldir" diyerek savunmaya çalışıyorlar. Bütün amaçları, bu ülkenin sırtından kolay para kazanmayı sürdürmek.
Bütün bunları şunun için anlattık. ABD Adalet Bakanlığı ve Londra Finansal Hizmetler Düzenleyici Kurumu yaptıkları soruşturmada, dört büyük İngiliz bankasından biri olan Barclays'in manipülasyon yoluyla faizleri istediği gibi belirlediğini ispatladı. Barclays, bunun üzerine suçu kabullenerek, soruşturmayı durdurmak için ABD Adalet Bakanlığı'na 160 milyon dolar, Londra Finansal Hizmetler Düzenleyici Kuruluna 93.1 milyon dolar ve ABD Vadeli Emtia İşlemleri Komisyonu'na 200 milyon dolar ceza ödemeyi kabul etti.
Dünkü Wall Street Journal'ın manşetten verdiği habere göre, şimdi düzenleyici kurumlar, Deutsche Bank, UBS AG, HSBC Holding PLC, Citigroup, JP Morgan Chase &Co., Royal Bank of Scotland Group ve diğer finansal kuruluşları da inceliyor.
Gelelim faizlerin bankalarca nasıl manipüle edildiğine... Londra bankalararası borçlanma faizi (Libor), euro bankalar arası borçlanma faizi (Euribor) ile Tokyo bankalar arası borçlanma faizinin (Tibor) belirlenmesinde bankaların çalışanları karşılıklı olarak anlaşıyorlar. Faizleri düşürerek veya yükselterek kendilerine ve bankalarına kazanç temin ediyorlar.
Soruşturmada açığa çıkarılan manipülasyona göre, bankalar kendi aralarında düşük faizle borçlanırken, vatandaşa yüksek faizle kredi vererek aşırı kâr elde ediyorlar. Böylece hisse sahipleri kâr elde ederken, çalışanlar da yüksek başarı primi alıyorlar. Ama olan vatandaşa oluyor. Vatandaşın kullandığı konut kredisi, tüketici kredisi, kart faizi, öğrenci kredisi ve türev ürünlerin fiyatlamasını da içeren bu manipülasyon yaklaşık 350 trilyon dolarlık finansal ürün piyasasını etkiliyor.
Yapay riskler yaratılarak faizlerde manipülasyon yapılıyor dediğimizde, peki bizim faiz lobisi ne diyordu?
"Öyle şey olur mu, lobi yok, faizler serbest piyasada belirleniyor" diyorlardı. Hatta ahbap -çavuş ilişkisiyle akademik unvan almış bazıları, gazetelerde faizin nasıl piyasalarda belirlendiğine ilişkin tuhaf yazılar bile yazdılar.
Sonunda faizlerin nasıl manipüle edildiği ortaya çıkarıldı ve bu suçu işleyenler de bunu kabul etti. Şimdi ne diyecek bakalım bizim faiz lobisi?
Süleyman Yaşar / Sabah
Bu yazı 1,562 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
25 Eylül 2012
Kriz mi var?
-
24 Eylül 2012
Yüksek faiz yüksek vergi
-
21 Eylül 2012
Eksen kayması derler sakın kanmayın
-
19 Eylül 2012
2001 krizinde ABD, IMF'nin Türkiye için yardım talebini geri çevirmiş
-
14 Eylül 2012
Madem her şey çok kötü, niye AK Parti önde?
-
12 Eylül 2012
Riskler azaldı, hâlâ notu niye artırmıyorsunuz?
-
10 Eylül 2012
Altında yeni fiyat ne olacak?
-
7 Eylül 2012
Draghi'nin planı Türkiye'nin notunu artırır mı?
-
6 Eylül 2012
Sosyalist Enternasyonal'in Kürt sorununa çözüm önerisi ne?
-
3 Eylül 2012
The Economist'in iki tuhaf isteği
-
24 Ağustos 2012
Anadolu sermayesi mi, İslami burjuvazi mi?
-
22 Ağustos 2012
Niye Gaziantep hedef seçildi?
-
16 Ağustos 2012
Faiz lobisi şimdi ne diyecek?
-
13 Ağustos 2012
İran niye Türkiye'ye kızıyor?
-
9 Ağustos 2012
Faiz lobisine kötü haber: Londra zorda!
-
7 Ağustos 2012
Türkiye'nin dış ekonomik riskleri ne?
-
1 Ağustos 2012
Para niye Türkiye'ye gelecek?
-
30 Temmuz 2012
Babamın bavulu Kıbrıs'ta
-
25 Temmuz 2012
Obama küresel yolsuzluk dosyalarını niye açıyor?
-
20 Temmuz 2012
Erdoğan'a niye kızıyorlar?
Yorumlar
+ Yorum Ekle