Bilal Kemikli
0 0 0000
Dinsin bu gözyaşı artık
Dinsin bu gözyaşı artık… Yeter. Gencecik evlatlarımızı toprağa vermekten usandık.
Artık anaların gözyaşları daha akmasın. Kadınlar dul, çocuklar yetim kalmasın. O boynu bükük yavruları gördükçe yüreğim sızlıyor. Hele anaları… İlla analar.
Kimin sızlamıyor ki?
Hele o onbaşının son görüşmesinde söylediği sözler… Söz bitiyor.
Söz bitiyor, bari silahlar da sussun. Tuzaklar kurulmasın, oyuna gelinmesin. Artık ne olacaksa olsun, bitsin bu feryat.
...
Dağlıca gene bizi derin düşüncelere boğdu. Yine ocağımıza şiddet düştü.
Gözyaşı düştü.
Acı düştü.
Hem de terör meselesini halletmeye dönük gayretlerin en yüksek seviyede dillendirildiği bir dönemde, kanla beslenenler, terörü geçim kapısı kılanlar barışa kurşun sıktılar. Umut dolu çocuklarımız şahadet şerbetini içti.
Vatan için… Bayrak için… Eyvallah, can kurban; ama artık yeter. Şu çocuklar vatan için bayrak için yaşasın. Yaşatalım onları.
Dağlıca’da huzurun teminatı Mehmet’im toprağa düştü. O, yeniden yeniden dirilecek ve bütün oyunlara rağmen huzuru ve güveni temin edecek.
Buna inancımız sonsuz…
Ama artık yeter. Şu siyasi ihtirasları bir kenara bırakıp gözyaşlarını silmenin zamanı gelmedi mi? Senlik benlik davasından kurtulup, millet için, analar için, yavrular için tek yürek olma zamanı gelmedi mi?
…
Dağlıca konuşuyor… Evvelden de konuştu. Şimdi daha açık konuşuyor. Diyor ki: Yeter artık!
Bu sese kulak vermeli.
Tüm siyasi kurum ve kuruluşlar be sese kulak vermeli. Güvenlikle ilgili organlar, tüzel ve özel kişilikler, dernekler, vakıflar… Dağlıca’dan çıkıp yurdun bütün sokaklarını dolduran bu sesi duymalı. Bu sese kulak vermeli.
Ben kendi adıma gözyaşlarımı bu cümlelerle siliyorum… Sen de en azından kalk, dua et. Öyle umutsuz, öyle karamsar olmanın zamanı değil. Acımız büyük, ama büyük bir milletin çocuklarıyız. Buradan güç al, umudunu yitirme ve toplumsal huzur için sen de bir şeyler yap.
Olmadı kalk, tut elinden dostunun içinde barış geçen türküler söyle.
Gerçi bizim hangi türkümüzde barış yok ki… Ama durma, kalk!
Olmadı, kalk bir mum yak. Hani Akif’imiz diyor ya: “Âlemde ziya kalmadıysa halk etmelisin halk!”
Kalk bir Fatiha oku şehitlerimize… Anasına babasına taziye ver.
Kimseyi hor görmeden, ayrım gayrım yapmadan kucakla komşunu ve Dağlıca’yı konuş… Bu hain tuzakların birer birer çökmesi için niyaz et.
Dağlıca konuşuyor… Ben yazmıyorum.
Dağlıca, şehidimin düştüğü toprak, konuşuyor. Ay yıldızlı bayrağın gölgesinde toprağa kavuşan Mehmet’im konuşuyor.
Be sese kulak ver. Ne olur, en azından bu gece, dualarına yıldızları şahit tut… Yok duaya varmıyorsa elin, bari bu acının bitmesi için dilek tut.
…
Artık dinsin bu acı… Bu kader değil, böyle bilinsin. Bir ortak milli irade hayat bulsun, aşılmaz dağlar aşılır. Ne olur dinsin bu gözyaşı artık!
Bu yazı 2,281 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
11 Nisan 2016
Öğrencime Mektup
-
5 Şubat 2016
Sahici Büyük Kimdir?
-
24 Ocak 2016
Aşkın Yolcuğu'na Dair
-
1 Ocak 2016
Kar taneleri: Semada raks eden dervişler
-
21 Aralık 2015
Eksik Gören Eksiktir
-
10 Ağustos 2015
Çeşm-i Cihân'a Ağıt
-
9 Temmuz 2015
Tevazu: İnsan toprağını işlemek
-
28 Haziran 2015
Ses vermek?
-
24 Haziran 2015
Bu kitap neden yazıldı?
-
4 Haziran 2015
Muhalefeti mi seçeceğiz?
-
10 Mayıs 2015
Ruhuma Sükünet Veren Şehir
-
20 Nisan 2015
Sevgili kızım, beklemeyi bilmeliyiz
-
5 Nisan 2015
Bedhah tuzaklara karşı
-
9 Mart 2015
Bu iyi bir zamandır
-
12 Şubat 2015
Oğluma birkaç not
-
27 Ocak 2015
Öğüt Almak: Nasihatname geleneğimize dair
-
19 Ocak 2015
Son hadiselere ve tartışmalara dair
-
29 Ekim 2014
Dostun Bahçesinde Teferrüç Etmek
-
14 Ekim 2014
Camide buluşalım
-
9 Eylül 2014
Bir Gönül Köprüsü
Yorumlar
+ Yorum Ekle