Fehmi Koru
0 0 0000
Yanlış yapma hakkı sınırsız mıdır?
Geçmişin demokrasi-karşıtı müdahalelerinin hesabını yargı sormaya başladığından beri sürecin bin yıl devam edeceğine inandırılmışlar şaşkınlıklarını belli ediyorlar. Şaşkınlaşmasalardı, “Emir ve talimatları uyguladık” savunması yapmazlardı.
Bütün hukuk sistemlerinde ‘kanuna aykırı emir olmaz, olursa yerine getirilmez’ genel kuraldır. 28 Şubat (1997) sürecinde ön planda yer alanlar, verilen emirleri yerine getirdiklerini varsaysak bile, hiç de gönülsüz görünmüyorlardı.
Kendilerine daha farklı bir savunma tarzı bulmalılar...
Neyse... Hüküm vermek bizlerin değil yargı mensuplarının işi; kılı kırk yararak verecekleri kararın kamu vicdanına aykırı düşmeyeceğini umuyorum.
Çoğumuzun merakı, başlayan soruşturmanın askerlerle mi sınırlı kalacağı, başkalarına da teşmil edilecekse hangi kesimleri ve kimleri içine alacağı noktasında yoğunlaşıyor. İş dünyası, bürokrasi ve yargı da soruşturmaya dahil edilecek mi?
Ya medya?
Medyadaki sıkıntı kendisini nicedir dışa vuruyor. Soruşturma kendisine kadar uzanırsa savcılara ne söyleyecekse onu şimdiden yazıya dökenler, aile albümünü herkesle paylaşanlar var. Dedikleri şu: “Bizim de sizlerden farkımız yok... Bugünlerde siyasilere ‘yandaşlık’ yapanlar yok mu, bizler de 28 Şubat’ta askerlere ‘yandaşlık’ yapmışız, çok mu?”
Ne olmuş yani, Genelkurmay’daki brifinglere katılmışlarsa? Biri askerlerden özel randevu almış, diğeri de ondan geri kalmamak için aynı gün randevu için bastırmışsa?
Doğru. Ne olmuş yani? Eğer savcılar metazori olarak dayatılan brifinglere katılanları veya
Genelkurmay karargâhında askerlerle görüşenleri bu eylemleri yüzünden suçlayacaksa, bu duruma herkesten önce ben karşı çıkarım. Bunlar pekâlâ ‘masum gazetecilik faaliyeti’ olarak kabul edilebilir davranışlar...
Peki de, ‘içeriden biri’nin “28 Şubat sürecinde atılan manşetlerin yüzde 90’ı yalandı” ifşaatını ne yapacağız? Ya manşetlerden yapılan infazları? Kendi yazarının, hem de onun gözü önünde atılan yalan manşetle yırtıcı hayvanların önüne fırlatılmasını? Bir sivil toplum liderinin aynı manşet yüzünden canını zor kurtarmasını? Şapkadan tavşan çıkarırcasına sahte şeyhler, şeyhin çorap suyunu içen kadınlar bulunup çıkarılmasını? Parti kapatma malzemesi ihtiyacındakilere malzeme servisi yapılmasını? ‘Andıç’ belgesini hazırlayanların “Seçilmiş köşe yazarları ve televizyonlar” diye tanıttığı işbirlikçileri?
Hadi söyleyin, bunları ne yapacağız?
Yıkılan yuvaların, kapısına kilit vurulan işyerlerinin, mesleklerinden atılan üniformalıların, üniversitelerin kapısından çevrilen genç kızların, üzerine kadınlar musallat edilerek intihara sürüklenen hâfızların kâtili haber ve yorumlar ‘masum gazetecilik faaliyeti’ sayılabilir mi?
Süreci MGK toplantısından ibaret görenler, MGK’da alınan kararların medya için de bağlayıcı olduğunu nereden çıkardılar, söyleyebilirler mi?
“Uyarılmadık” diyemezler, yaptıklarının yanlışlığı konusunda uyarıldılar çünkü...
Merak ettiğim bir nokta daha var: Süreçte oynanan roller gerçekten masumsa, devrilen hükümetin yerine gelen hükümetler neden medyanın çizgisine girdi, kimine RTÜK Yasası, kimine banka hediye etti?
Nedamet hissi duysalar bâri; kendilerini unutturmaya çalışsalar...
Kimsenin haksız yere kılına zarar gelsin istemem, ama geçmişte yaptıkları yanlışları fırsat bulsa yarın da tekrarlamaktan geri kalmayacaklara sürekli yanlış yapma hakkı tanınmasına -gönlüm olsa bile- aklım razı olmuyor işte...
star
Bu yazı 1,352 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
30 Eylül 2012
Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
-
28 Eylül 2012
Yalan dünya, hem de ne yalan
-
23 Eylül 2012
Tartışma sağlık alametidir
-
20 Eylül 2012
Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
-
18 Eylül 2012
CHP’nin özrünün anlamı
-
16 Eylül 2012
Hayasızca saldırının düşündürdükleri
-
11 Eylül 2012
O da bir gün bitecek...
-
9 Eylül 2012
Ne olur, ne olamaz...
-
6 Eylül 2012
Suriye politikasına yeniden bakmak
-
29 Ağustos 2012
Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
-
26 Ağustos 2012
Hayatları oyun
-
19 Ağustos 2012
Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
-
14 Ağustos 2012
Milletvekili neden kaçırılır?
-
12 Ağustos 2012
‘Yeni gazetecilik’ denen şey
-
9 Ağustos 2012
Tuzak varsa tedbir nerede?
-
3 Ağustos 2012
Komutan tanıklık yaptı
-
31 Temmuz 2012
Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
-
24 Temmuz 2012
Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
-
18 Temmuz 2012
CHP’nin Ak Parti açmazı
-
17 Temmuz 2012
CHP makas değiştirirken...
Yorumlar
+ Yorum Ekle