En Sıcak Konular

Nuh Gönültaş


Nuh Gönültaş
0 0 0000

Vatana ihanetin yasal dayanağı olur mu?



Madem AK Parti ülkede her şeye hakim. Peki öyleyse nedir bunlar?

Jandarma hâlâ nasıl oluyor da fişleme yapabiliyor, neye dayanarak?
 
Düzce İl Jandarma Komutanlığı'nda yapılan aramalarda bürokrat, polis ve işadamlarını da kapsayan 2011, 2012 tarihli yeni fişleme belgeleri bulundu.
 
Hâlâ bu ülkede başörtülü kızların eğitim hakları ellerinden alınıyor. Önceden sadece üniversitelere olan yasak özel çalışma hayatına da sirayet etmiş durumda. Yani sorun küçülmemiş, büyümüş!
 
Son yayınlanan TESEV raporu başörtüsü yasağının her alanda, dikkat sadece üniversitelerde değil, her alanda devam ettiğini ortaya koydu!
 
Madem böyle, o halde şunu soralım:
 
10 yıl, iktidarda muktedir olmak için yeterli değil mi? 10 yıl, halka karşı bu tür antidemokratik totaliter eğilimleri ortadan kaldırabilmek için yeterli değil mi?
 
Bu soru, AK Parti yöneticileri için rahatsız edici bir soru olabilir. Ama biz de bu ülkenin vatandaşları olarak onlar rahatsız olacak diye bu gerçeği göz ardı mı etmeliyiz?
 
Asıl temel, gerekli soruyu geçen haftaki bir yazımda sordum: "Peki AK Parti iktidarı bin yıl sürecek mi?"
 
Asıl yapılması gerekenleri erteleyerek, sürekli bugünün işini yarına bırakarak her şeye hakim olduğumuzu söyleyebilir miyiz?
 
Evet, eğitimde, sağlıkta, sosyal güvenlikte işler yolunda gidiyor.
 
Duble yollar filan da iyi.
 
Evet iyi giden işler çok. Bu noktadan bakarak AK Parti'nin iyi altyapı yaptığını söyleyebiliriz.
 
Fakat üst yapıda işler aynı güzellikte ve hızda yapılıyor mu?
 
Bence hayır!
 
Soruyorum, yaşanan bütün gelişmelere rağmen jandarma hâlâ nasıl fişleme yapabiliyor?
 
3. dönem AK Parti iktidarında hâlâ nasıl oluyor da üniversitelerde başörtülü kızlar, "velev ki simge" yüzünden ikinci sınıf muamele görüyorlar?
 
Neden mesela YÖK'e talimat vererek işler çözülmeye çalışılıyor da sorunları temelinden çözecek adımlar atılmıyor?
 
Doğrusu düşünüyor düşünüyor işin içinden çıkamıyorum.
 
Tutuklanan her darbeci hâlâ İç Hizmet Kanunu'nun 35. maddesine sığınıyor fakat o madde hâlâ yerinde duruyor.
 
Ahmet Taşgetiren 35. maddenin içeriğini kastederek "Ya asker ihanet ederse" sorusunu sormuş.
 
Evet, mesela 12 Eylül bizim askerimize yaptırılan NATO darbesi olarak tam bir ihanet değilse neydi?
 
28 Şubat nedir diye soranlara "Tam bir vatana, millete ihanet darbesidir" diyorum.
 
Ergenekon yargılamaları başladıktan sonra PKK ile mücadelede kurdun nasıl da elmanın içinde olduğunu gördük. Heron ihanetini yazdık.
 
İhanetin yasal dayanaklarından söz ediyor adamlar.
 
Balyoz'u, Sarıkız'ı, Ayışığı'nı, hasılı her an darbeye hazır ve nazır bekleyebilmeyi işte bu yasalara dayanarak sağlıyor TSK içindeki cuntalar.
 
35. maddeyi değiştirmek için hükümetin önünde, Meclis'in önünde hangi engel var, doğrusu meraka değer bir konu!
 
Peki bizim namazımızdan Çevik Bir'e ne?
 
İnsanların başları derde girdiğinde, bir zarara uğradığında, bir hastalık ile yüz yüze geldiğinde, genel manada bir zarara uğradığında Allah'a yönelmeleri normaldir.

Normal olmayan, mutlu, müreffeh ve güçlü olduklarında sanki hiçbir zaman, hatta ebediyen bir zarara uğramayacakmış gibi yaşamalarıdır.
 
"Nimet olarak size ulaşan ne varsa Allah'tandır. Sonra size bir zarar dokunduğu zaman da yalnız O'na yalvarırsınız."
 
İnsan biraz da böyle bir varlık. Her ne maksatla olursa olsun insanın Allah'a yönelmesi, zor zamanlarında da olsa gerçeği fark etmiş olması eleştirilecek değil, takdir edilecek bir durumdur!
 
İnsan en doğru kararları belki de zor zamanlarında veriyor. Başı derde girince Allah'a yöneliyor ama Allah kendi tarafından ona nimet ve imkân verince daha önce bütün acziyle gönülden ona yalvardığını unutuyor!
 
28 Şubatçı paşaların sonradan yalanlanan "Beş vakit namazlarını kılıyorlar" şeklindeki haber bende bu çağrışımları yapmıştı.
 
Haber yalanlanınca Süleyman Demirel hakkındaki siyasi yasaklar kalktıktan sonra yapılan ilk seçime "Ben değiştim" diyerek girdiğinde Tınaz Titiz'in şu sözlerini hatırladım:
 
"Bu yaştan sonra insanların değiştiği pek nadirdir!"
 
Neyse...

Çevik Bir'in namaz kılmasından ya da kılmamasından bize ne diyebildiğimiz gibi, 'namaz kılan askerlerden Çevik Bir'e ne' de diyebilmeliyiz.
 
Çevik Bir'in namazı haberini doğru sanıp "28 Şubatçı paşalar dindar çıktı" başlığını atanlara ise hiçbir şey dememeliyiz! Ben diyecek bir şey bulamıyorum da...
 
bugün


Bu yazı 1,270 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 8 Temmuz 2012 Delikli demir ile mertlik arasındaki ilişki...
    • 5 Temmuz 2012 İki arada bir derede ölüm!
    • 28 Haziran 2012 Dessas-ı ehli dünyanın hafiyeleri veya satılık kalemler...
    • 26 Haziran 2012 Kılavuzu NATO olanın...
    • 17 Haziran 2012 Davet ile davete icabet...
    • 5 Haziran 2012 AK Parti celladına gülümserken...
    • 31 Mayıs 2012 Kürtaj emanete ihanettir!
    • 13 Mayıs 2012 28 Şubat dalgaları ve hükümetin kıyıları...
    • 26 Nisan 2012 CHP'nin tarihi en yumuşak yeri...
    • 24 Nisan 2012 Vatana ihanetin yasal dayanağı olur mu?
    • 19 Nisan 2012 Peki, AK Parti iktidarı bin yıl sürecek mi?
    • 17 Nisan 2012 Çevik Bir nefreti, Tayyip Erdoğan sevgisi...
    • 14 Nisan 2012 Adaletin rövanşı...
    • 8 Nisan 2012 İçimizdeki darbeciler yüzünden...
    • 29 Mart 2012 Gazete kapatmak çağ dışı bir çözümdür...
    • 22 Mart 2012 Talimatla akreditasyon olur fakat demokrasi olmaz...
    • 13 Mart 2012 Liderlik cesareti...
    • 8 Mart 2012 Stratfor ve WikiLeaks gazeteciliği!
    • 1 Mart 2012 Bu ülkede 28 Şubatlar bitmez!
    • 26 Şubat 2012 15 yıl sonra yeniden ''şubat soğuğu!''

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,016 µs