En Sıcak Konular

Mustafa Ünal


Mustafa Ünal
0 0 0000

Esed sınırı aştı



Tamam, 'Türkiye uzak dursun, Suriye bataklığına saplanmasın', 'Uluslararası camia da müdahale etmesin'...


Peki, Suriye'de akan kan nasıl duracak? Bir yıldır kendi halkına karşı ağır silah kullanmaktan çekinmeyen, acımasızca katliam yapmaktan geri durmayan Beşşar Esed'i kim durduracak?

Ankara'nın tek gündemi; Suriye. Nasıl olmasın ki... Beşşar Esed sınıra dayandı. Düne kadar silah sesleri duyuluyor, sınıra yakın köy ve kasabaların üzerinden dumanlar yükseliyordu. Şimdi kurşunlar sınırın bu yakasına düştü.

Suriye askerleri Kilis'ten giriş yapan sivillere ateş açtı. İki kişi hayatını kaybetti, 2'si Türk 21 kişi yaralandı. Türkiye haklı olarak alarma geçti. Başbakan Erdoğan tepkisini Çin'den gösterdi: 'Bu sınır ihlali, gereken yapılacak.' dedi.

Gerekenin ne olduğuna açıklık getirmedi. Yapılacak olan savaş ilan etmek değil elbette. Esed'in cevapsız da bırakılmayacağı açık. Yoksa tacizler daha ileri noktalara ulaşır.

Sınırdaki gelişmeler üzerine Başbakan Erdoğan'a eşlik eden Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Çin seyahatini yarıda keserek Türkiye'ye döndü. Telefon diplomasisiyle uluslararası camiayı harekete geçirmek için uğraştı. Bugün Çin'den dönecek olan Erdoğan, yarın ayağının tozuyla Suudi Arabistan'a gidecek.

Suriye sınırını hareketlendiren sadece kurşun sesleri değildi. Dün Hatay BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan'ı ağırladı. Aynı zamanda BM ve Arap Birliği Özel Temsilcisi olan Annan, Yayladağı'nda Suriye'den kaçanların barındığı çadırkenti ziyaret etti. Orada, Türkiye'ye sığınan Suriyelilerin 'Söz bitti, fazla taahhüt, fazla kan' sloganlarıyla karşılandı.

Kofi Annan'ın bölgeyi ziyaret etmesinin sebebi var.

'Silahların susmasını' öngören Annan Planı için geri sayım başladı. Yarın son gün... Umut var mı? Pek yok. Türkiye ve uluslararası camia plana destek verdi. Esed 'ateşkes sözü' verdikten sonra Suriye topraklarında bin kişi öldürüldü.

Olaylar başlayalı bir yılı geçti. Esed'in doğrudan sivil halkı hedef alan saldırıları hiç hız kesmedi, şiddetini giderek artırdı. Son günlerde iyice tırmandı. Suriye'de neredeyse kansız gün yok. Her gün çatışma ve ölüm haberleri...

Muhalifler 'Ateşkese bağlıyız. Esed birliklerini perşembeye kadar çeksin.' dedi. Ama onların da umutlu olduğu söylenemez. Annan Planı, Esed için son fırsattı. Bunu heba etmek üzere...

Kulak vermesi durumunda hem Suriye hem bölge için yeni bir dönemin başlangıcı olabilirdi. Umutlar bütünüyle de kaybolmuş değil. Zayıf da olsa, bir ihtimal daha var. Zaten bu nihai çözüm planı değil, akan kanı durdurmak için ara formüldü...

Açıkça söylemek gerekirse Suriye krizinde 'diplomatik yolların tükenmekte olduğu' zaman dilimindeyiz. Peki, bundan sonra ne olacak? Suriye'de akan kan nasıl duracak? Türkiye'nin aktif rol oynayacağı kesin. Başından beri Suriye olayının en aktif ülkesi...

Bu kaçınılmazdı. En uzun sınırın öte yakasındaki gelişmelere seyirci kalamazdı. Türkiye bölgede etkili olmak isteyen bir ülke... Suriye gelişmelerine müdahil oldu. Muhaliflerin örgütlenmesinde önemli rol oynadı. Suriye Ulusal Konseyi İstanbul'da kuruldu.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, muhalif grupların tek çatı altında toplanması için çaba gösterdi. Suriye Halkının Dostları toplantısı da Türkiye'nin girişimiyle başladı. İlki Tunus'ta toplandı, ikincisi 10 gün önce İstanbul'da.

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın Hatay'da Annan'la yaptığı görüşme sonrası söylediği 'Suriye işbirliği sergilemezse BM Güvenlik Konseyi'nin katliama 'dur' demesi zorunluluk halini alır' cümlesi önemli. Artık belli oldu ki yeni dönemde Türkiye tüm çabasını bunun için harcayacak. Artık dünya Esed'e 'dur' demeli.

zaman

Bu yazı 1,169 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz duruşu
    • 23 Eylül 2012 'Balyoz' yok sayılamaz
    • 19 Eylül 2012 Menderes'in kabrinde bir CHP lideri
    • 5 Eylül 2012 İki görüşme...
    • 29 Ağustos 2012 Çiçek'in çıkışı
    • 1 Ağustos 2012 Tutukluluk avantaja dönüşmemeli
    • 29 Temmuz 2012 Rüya gibi
    • 25 Temmuz 2012 Suriye nelere gebe?
    • 18 Temmuz 2012 CHP değişir mi?
    • 1 Temmuz 2012 Davutoğlu ile Suriye...
    • 27 Haziran 2012 Cevap, yeri ve zamanı geldiğinde...
    • 20 Haziran 2012 Dağlıca yine dağladı
    • 17 Haziran 2012 7+5 senaryoları
    • 13 Haziran 2012 Kürtçe derste tarihî adım
    • 8 Haziran 2012 İyimser hava
    • 30 Mayıs 2012 'Hassas ve gerilimli iş'
    • 23 Mayıs 2012 Meclis'te Erdoğan barışı
    • 18 Mayıs 2012 Rota başkanlık sistemi
    • 16 Mayıs 2012 Tutuklu vekillere yasayla tahliye yok
    • 9 Mayıs 2012 28 Şubat'ın dalga boyu

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,179 µs