En Sıcak Konular

Fehmi Koru


Fehmi Koru
0 0 0000

Şahsa özel bir yazı



Bu yazıyı ‘Ergenekon’ sürecinin ülkenin eline geçen büyük bir fırsat olarak görmeyenlerin okumasına gerek yok; boşuna vakitlerini almak istemem. “Ergenekon süreci önemlidir” diyenlere ise birkaç sözüm var...

Hatırlatayım: Ahmet Şık ile Nedim Şener’in tutukluluk hallerinin sona ermesi vesilesiyle yazılıyor bu yazı.

Demokratik sürece müdahale edilmesini amaçlayan gizli devlet yapılanmasının adıdır Ergenekon; Silivri’de devam eden yargılamalar yakın geçmişte yaşanmış alt-üst oluşlara, siyasi suikastlara, toplumsal kalkışmalara farklı gözle bakmamızı sağlıyor. Yargılama sona erdiğinde daha güçlü bir demokrasiye, daha sağlıklı toplumsal ilişkilere sahip olmayı, sistemi müdahalelerden uzak müreffeh bir ülkede yaşar hale gelmeyi umuyoruz.

Kuralsızlığın yerini kuralların alması demektir bu...

O zaman ‘1 numaralı kuralı’ yazalım: Bu sürecin her aşaması ilkeli bir biçimde geçmelidir. Doğru ve arzu edilir bir amaç için bile olsa kural-dışı yollara asla başvurulmamalıdır.

Kural yalnızca yargı mensuplarını, güvenlik güçlerini, sürecin hukuki yönüyle ilgilenen devlet görevlilerini ilgilendirmiyor; konuya ilgi duyan, yazı ve yorumlarıyla kitleler önüne çıkanlar için de geçerli bir kural bu.

Fikir ve ifade özgürlüğü demokrasilerde en geniş biçimde kullanılır; hani “Artık müdahale edilmesin, bütün kurum ve kurallarıyla hükmünü sürdürsün” umuduyla Ergenekon sürecini desteklediğimiz demokrasinin...

Savcılar polisin kitap yazdıkları veya yazılan kitaplarda birbirlerine yardım ettikleri iddiasını ciddiye alıp gazetecileri tutuklayabilir, o onların bileceği bir iş... Kanaat önderi sayılanların, tabii ilkelilerse, ne yapmaları gerekirdi? Peki neden ilkeli davranılmadı?
İlkesizliğin faturası çok ağır: Bir yıl öncesine kadar Ergenekon sürecini hararetle destekleyenlerin oranına göre bugünkü oran herhalde çok daha düşük. Daha da önemlisi, Ergenekon sürecini geçmişte açık açık savunmakta zorlananların şimdilerde yeniden cesarete kavuşmaları ve kendilerini dinleyecek insanlar bulmakta da zorluk çekmemeleridir.

Ergenekon sürecine önem verdikleri halde ‘gazeteci’ kimliğiyle tanınmış kişilerin ve BDP’nin Siyaset Akademisi faaliyetlerine katıldıkları için üniversite öğretim üyesi ve yayıncı sıfatlı aydınların tutuklanmalarını savunanlar, destek çıktıkları süreci ilkeli davranmadıkları için yaralamış oldular.

Maalesef bu bir gerçek, hem de acıtıcı bir gerçek...

Kamuoyu önüne yorumlarıyla çıkanların polis ve savcılardan bir farkları olmalı, değil mi?

Galiba sorunumuz da bu. Meslekler arasında herbirinin tanımı gereği varolması beklenen farklılık son zamanlarda neredeyse ortadan kalktı. İstihbaratçılarla içli-dışlı, polisler gibi düşünen, savcılar gibi olaylara yaklaşan gazeteciler ve yazarlar var aramızda. Oysa polis ve savcı yanlış yaptığında onları düzeltecek yargıçlar var; yargıçlar da yanlış yaparsa onların verdiği kararı gözden geçirecek temyiz mekanizması bulunuyor sistemin...

Peki ya kendini polis veya savcı yerine koyan, konulara onların gözüyle bakıp yorumlayan ‘gazeteciler’ veya ‘yazarları’ kim düzeltecek? Yanlışlarını yüzlerine vurmaya kalkanlara reva gördükleri muameleyi de biliyoruz onların...

Verdikleri zararın boyutlarını anlamakta hâlâ zorlananlar için yazıldı bu yazı...

star

Bu yazı 784 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
    • 28 Eylül 2012 Yalan dünya, hem de ne yalan
    • 23 Eylül 2012 Tartışma sağlık alametidir
    • 20 Eylül 2012 Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
    • 18 Eylül 2012 CHP’nin özrünün anlamı
    • 16 Eylül 2012 Hayasızca saldırının düşündürdükleri
    • 11 Eylül 2012 O da bir gün bitecek...
    • 9 Eylül 2012 Ne olur, ne olamaz...
    • 6 Eylül 2012 Suriye politikasına yeniden bakmak
    • 29 Ağustos 2012 Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
    • 26 Ağustos 2012 Hayatları oyun
    • 19 Ağustos 2012 Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
    • 14 Ağustos 2012 Milletvekili neden kaçırılır?
    • 12 Ağustos 2012 ‘Yeni gazetecilik’ denen şey
    • 9 Ağustos 2012 Tuzak varsa tedbir nerede?
    • 3 Ağustos 2012 Komutan tanıklık yaptı
    • 31 Temmuz 2012 Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
    • 24 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
    • 18 Temmuz 2012 CHP’nin Ak Parti açmazı
    • 17 Temmuz 2012 CHP makas değiştirirken...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,348 µs