En Sıcak Konular

Mustafa Ünal


Mustafa Ünal
0 0 0000

Hayırdır inşallah



2012 her bakımdan olağanüstü bir yıl olmaya aday. İki ayda yaşananlara bakarak söylemiyorum yalnızca bunu, yaşanacaklar var daha...


Yargı ve siyaset alanındaki gelişmelerin hiç de olağan seyretmeyeceği az çok belli oldu.

Ağır Ankara gündemleri değil, olağanüstü işaretler barındıran bir başka olay ürküttü beni. Tek bir olay da değil aslında. Birbirleriyle ilişkisi var mı bilmiyorum ama çok da irtibatsız değil gibi geliyor bana. Sanki yaklaşmakta olan tehlikenin ayak sesleri gibi... Endişelenmem o yüzden.

Hangi olaylar mı? Sondan başlayayım... Önceki gün Yargıtay'ın girişinde bir bomba patladı. Vali 'Pet şişe içine konulmuş 150 gram hafif patlayıcı' dedi. Mesaj patlayıcının şiddetinde değil, sesinde... Dün kamera kayıtları çıktı, üzerinde kapüşonlu montuyla zanlı, bombayı sabah 06.25'te koyarken görülüyor.

3 saat 15 dakika sonrasına ayarlı. Bakanlar Kurulu toplantısından hemen önce... Rahatsızlığı sebebiyle Ankara'dan uzak kalan Başbakan Erdoğan, bakanları 33 gün aradan sonra toplayacaktı. Toplantıya saatler kala büyük bir gürültüyle patladı.

Basit bir olay değil. Yer Başbakanlık'ın hemen yanı. 100 metre uzaklıkta. Devletin kalbi. Her saniyesi kameralarla gözetlenen bir bölge... Bırakın canlıyı, kımıldayan yaprağın bile dikkat çektiği sabahın durgun saatlerinde elinde bombayla dolaşanın fark edilmemesi ilginç. Yeri ve zamanlamasıyla hiç kuşkusuz bir mesaj... Peki kime? Yeni Şafak'tan Abdülkadir Selvi dün 'Başbakan Erdoğan'a yönelik bir mesaj' diye yazdı. Mesaj ne? Birileri acaba 'Çok yakınlarında dolaşıyoruz mu?' demek istiyor. Yoksa başka anlamları mı var? Başbakan'a kim neden mesaj verir? Yerli bir mesaj mı? Yoksa uluslararası niteliğe mi sahip?

Bir ipucu için önce zanlının yakalanması şart. Ayak izlerinden belki belli yerlere ulaşılabilir. Bölgede Türkiye'nin pek rahat bırakılmayacağı olaylar gelişmekte. Suriye, Irak, İran... İsrail'i de ekleyin. Hassas ve kritik günler. Dışarıdan bir mesaj mı sorusunu bu gelişmelere bakarak soruyorum.

Sadece bu değil. Bu olaydan dört gün önce bir bomba da İstanbul'da patladı. Çevik Kuvvet aracının geçişi sırasında, bisiklete yerleştirilen patlayıcı ateşlendi. 15 polis yaralandı. Yer yine anlamlı. AK Parti İl Başkanlığı binasına çok yakın. 150 metre mesafede. İki işçinin bisikletin yerini değiştirmesi faciayı önledi. Saldırıyı üstlenen olmadı.

Terör örgütünün büyük şehirlerde benzer eylemleri oldu. Onlardan biri mi, yoksa başka bir el mi? Şu ana kadar olayı aydınlatacak bir ize rastlanmadı.

Son bir haftadaki garip olaylar bunlarla sınırlı değil. Adıyaman'dan gelen haberler 1980 öncesinin kâbus ve korku dolu günlerini hatırlattı. Şehrin merkezinde çoğunluğu Alevi vatandaşlara ait evlerin kapısı anlamsız şekillerle işaretlendi. Kırmızı renkli işaretler yalnızca Alevi vatandaşları değil bütün ülkeyi tedirgin etti. Maraş olaylarını hatırlattı ve 'Ne oluyoruz?' sorusunu sordurdu. Ülkenin havasını bozmaya yetti. O kapıların kimler tarafından işaretlendiği tespit edilemedi. Basit bir olay olmadığı kesin.

6 ay önce, eylül ayında 3 vatandaşın hayatına mal olan Kızılay Kumrular Sokak'taki büyük patlamanın failinin hâlâ yakalanamadığını hatırlatmak isterim.

Başbakanlık'ın hemen dibinde, Bakanlar Kurulu toplantısına saatler kala büyük bir gürültüyle bomba patlıyorsa endişelenmek lazım. Adıyaman gibi bugüne kadar etnik veya mezhepsel huzursuzlukların yaşanmadığı bir şehirde Alevilerin kapılarına kırmızı işaretler konuluyor ve failleri de bulunamıyorsa korkmak lazım. İstanbul'un göbeğinde bomba bisikletler patlıyorsa kaygılanmak lazım. Hele failler de meçhul kalıyorsa derin derin düşünmek lazım. Acaba bunlar tehlikenin ayak sesleri mi?

zaman

Bu yazı 1,335 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz duruşu
    • 23 Eylül 2012 'Balyoz' yok sayılamaz
    • 19 Eylül 2012 Menderes'in kabrinde bir CHP lideri
    • 5 Eylül 2012 İki görüşme...
    • 29 Ağustos 2012 Çiçek'in çıkışı
    • 1 Ağustos 2012 Tutukluluk avantaja dönüşmemeli
    • 29 Temmuz 2012 Rüya gibi
    • 25 Temmuz 2012 Suriye nelere gebe?
    • 18 Temmuz 2012 CHP değişir mi?
    • 1 Temmuz 2012 Davutoğlu ile Suriye...
    • 27 Haziran 2012 Cevap, yeri ve zamanı geldiğinde...
    • 20 Haziran 2012 Dağlıca yine dağladı
    • 17 Haziran 2012 7+5 senaryoları
    • 13 Haziran 2012 Kürtçe derste tarihî adım
    • 8 Haziran 2012 İyimser hava
    • 30 Mayıs 2012 'Hassas ve gerilimli iş'
    • 23 Mayıs 2012 Meclis'te Erdoğan barışı
    • 18 Mayıs 2012 Rota başkanlık sistemi
    • 16 Mayıs 2012 Tutuklu vekillere yasayla tahliye yok
    • 9 Mayıs 2012 28 Şubat'ın dalga boyu

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,459 µs