0 0 0000

Bağımlıyız...

Türk sanayiinin imalatının ithalata bağımlılık oranını biliyor musunuz? Yüzde 43.

Neredeyse imalat sanayinin yarısı dışarı bağımlı.

2011 yılında Türkiye'de yapılan 100 dolarlık üretim için 43 dolarlık ara ve yatırım malı ithal edilmiş.

Bunları nereden öğrendik?

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın yaptırdığı bir çalışmadan.

İthalat haritası çalışması ile Türk sanayinin ne kadar ithalat bağımlılığı gösterdiği ilk defa ortaya çıktı.

Türkiye'de 100 dolarlık bir otomobilde 56 dolarlık ithal payına karşılık 44 dolarlık yerli payı var.

Türkiye'de üretilen bir makinede yerli payı yüzde 70,4.

100 dolarlık hazır giyimin 75 doları yerli.

Beyaz eşya ve tüketici elektroniğinde yerli payı yüzde 55.

Üretilen elektrikli makinelerde yüzde 50.


* * *
2011 yılında 65 bin 323 firma ithalat yapmış.

Bunların 32 bin 793'ü 100 bin dolar ve altında ithalat yapanlar

Bunların toplam ithalat değeri ise sadece 864 milyon dolar.

Yani ithalatçıların yarısı, toplam ithalatın sadece binde 4'ünü gerçekleştiriyor.

59 firmanın ithalatı ise 500 milyon doların üstünde.

Bunların gerçekleştirdiği toplam ithalat değeri ise 96,7 milyar dolar.

Yani, ithalatın yüzde 40'ını, bu 59 firma yapıyor.

Bu 59 firmanın ikisi kamuya, kalan 57'si Türkiye'nin en büyük özel sanayi firmaları.

2010 yılı ile 2011 yılı kıyaslandığında, 100 bin doların altında ithalat yapan grubun ithalatı yüzde 7 artarken, 500 milyon doların üzerinde ithalat yapan grubun ithalatı yüzde 53 artmış.

Yani bu ne anlama geliyor?

Türkiye'de ithalatı tepedeki en zengin küçük bir azınlık yapıyor.

Geri kalan çoğunluğun ithalattaki payı yok denecek kadar az.


* * *
Bakan Çağlayan'a göre, 2011 yılında ithalat rakamlarında hızlı yükselişin 5 nedeni var.

İç ve dış talebin hızlı artışı, emtia fiyatlarında sert yükseliş, TL'nin aşırı değerli oluşu ve üretim yapısı.

Bunların arasında en önemlisi son madde.

Yani üretim yapısı.

Türkiye'nin üretim yapısının değişmesi gerekiyor.

Bu nasıl olacak?

İşbirliği ile.

Hükümet-iş dünyası ve üniversiteler bir araya gelerek yeni bir üretim modeli ortaya koyacaklar.


* * *
Beyaz eşya sektöründe Avrupa'da yüzde 20'ye yakın paya sahip Türkiye, geçen yıl 465 milyon dolar değerinde buzdolabı ve soğutucu, 172 milyon dolar değerinde çamaşır makinesi ithal etmiş.

İngiltere'de İtalya'da, bizim ürünlerimiz aranırken, biz gidip onların ürünlerini almışız.

2011'de 871 milyon dolarlık ayakkabı,

194 milyon dolarlık halı,

123 milyon dolar değerinde cam bardak ve eşya,

43 milyon dolar şemsiye,

65 milyon dolarlık ayna,

254 milyon dolarlık gömlek,

74 milyon dolarlık sabun,

95 milyon dolarlık çarşaf ve perde gibi mefruşat ürünü,

578 milyon dolarlık mobilya,

400 milyon dolar civarında lamba ve aydınlatma aracı,

461 milyon dolar deri bavul, kemer ve giyim ürünü ithal etmişiz.

Bunlar bizde yok mu?

Var.

Neden ithal ediyoruz o zaman?

Bu soruyu siyasi iktidarla, sanayici geçinip de ithalatçılık yapan tepedeki büyük işadamlarının cevaplaması lazım.

Vur abalıya misali, suçu ve kabahati vatandaşa yüklemek olmaz.

Ürünlere yapılan gizli enflasyonla zaten geçim sıkıntısı gittikçe artan vatandaş çarşıya pazara çıktığında, "Yerli malı yurdun malı, herkes onu kullanmalı" şarkısını söylemez.

Ne söyler?

"Hangi ürün fiyat olarak uygunsa onu alırım" der.


Pazar hikayesi

Bir gün çıktığı orman gezisinde kuytu bir köşede aniden kocaman bir ayı çıkıverir yaratıcıya inanmayan bir adamın karşısına.

Adam can havliyle "Allah'ım beni kurtar" diye bağırınca, hayat birden durur.

Bir melek gelir.

İnanmadığın Rabbinden mi medet bekliyorsun der ! ..

Evet der adam imana geldim!!

Fakat bilmez misin der melek, "Ölüm anındaki iman kabul değildir".

Tamam der adam geçtim kendimden, o zaman ayıya iman versin Rabbin! ..

Ve melek kaybolur.

Herşey canlanır tabi ki ayı da canlanır, ellerini göğe kaldırır ve dile gelerek dua eder.

Yarabbi senin rızan için oruç tuttum, senin rızkınla orucumu açıyorum.


Günün sözü: Güzel olan sevgili değil, sevgili olan güzeldir.
Tolstoy

yenişafak

Bu yazı 1,342 defa okundu.