En Sıcak Konular

Mustafa Ünal


Mustafa Ünal
0 0 0000

Çıkış yolu



MİT olayının üzerinden bir hafta geçti. Doğrusu suların durulacağını, tablonun netleşeceğini umuyordum.


Ama tersi oldu, olay daha karmaşık ve daha bulanık hale geldi. Yaşanan bir ilkti. Ankara'da 'Ne oluyor?' sorusuna hemen herkesin cevabı aynıydı; 'Anlamaya çalışıyoruz...'. Özellikle de siyasetin mekânlarında... Peki, anlaşılabildi mi? Pek değil.

Olayı kişiselleştirenler de oldu, siyasetin konusu haline getirenler de... Doğrudan Başbakan Erdoğan'ı hedef aldığını söyleyenlere rastlandı. Özel yetkili mahkemelerin kaldırılması gibi farklı sonuç devşirmek isteyenler çıktı. Başından beri olayın 'hukukun çerçevesi içinde değerlendirilmesi' gerektiğini düşünüyorum.

Çıkış noktası 'KCK operasyonlarıdır'.

Bu operasyonlar, yargı ve emniyetin inisiyatifiyle başlamış değil. Aynı zamanda bir hükümet politikası... Bu yüzden AK Parti iktidarını eleştiren kesimler oldu. Buna rağmen Başbakan Erdoğan, her defasında 'operasyonlara' açıkça destek verdi. Hükümetin terörle mücadele politikası tek boyutlu değil. Erdoğan, mücadele stratejisini 'terörle mücadele, siyasetle müzakere' diye ortaya koydu.

Bu siyaset sonuç da verdi. Terör örgütüne en ağır darbe bu dönemde vuruldu. Kış mevsiminin zorluklarına rağmen operasyonlar hız kesmedi. Sınırın öte tarafında değil, şehirlerin hemen yanı başında bulunan kamplara girildi.

Dağdaki teröristle mücadele de, şehirlerdeki uzantıları KCK'ya dönük operasyonlar da aynı kararlılıkla sürdü. Tutuklananların bir kısmını kamuoyu daha doğrusu bazı kesimler anlamakta zorlandı. Sonradan öğrendik ki MİT'le ilişkili isimler de KCK operasyonlarında yakalanmış.

MİT boyutu konusunda dosyanın içeriğini tam anlamıyla bilmiyoruz ama medyaya yansıyan iddialar var. Eğer istihbarat teşkilatıyla irtibatlı bazı isimlerin KCK içinde yönetici konuma kadar yükseldikleri ve suça bulaştıkları doğruysa bunu kurumlarına sormaktan daha doğal ne olabilir? MİT'in her türlü örgüte sızması, örtülü faaliyet yürütmesi görevleri arasında... Bu yüzden eleştirilemez, sorgulanamaz.

Ancak ölümlere kadar varan suçların failleri arasında yer alıyorsa veya örgütlerin faaliyetlerini yönlendiriyorsa durum değişir. Başsavcı Vekili Fikret Seçen, 'Bazı devlet görevlilerinin verilen görevin dışına çıkarak örgütün eylemlerine yardım ettiğini gösteren deliller ele geçirildi.' dedi. Soruşturmanın bu deliller üzerinden derinleştirildiğini anlıyoruz.

Bunu yaparken daha değişik yöntemler bulunamaz mıydı?

Dünyanın her yerinde istihbarat örgütlerinin kendine özgü dünyası var. Bu süreçte arka planda neler yaşandığını tam bilmiyoruz ama görünen yüzüne bakarak 'Daha sakin yürütülemez miydi?' diye sormadan da edemiyoruz.

Ortaya çıkan tablo her açıdan üzüntü verici... MİT olayı hukukun sahasından siyasetin sahasına kaymamalıydı. Hukukun sınırları içinde tutulmalıydı. Kişiselleşmemeliydi. Bir 'güvenlik sorunu' olarak değerlendirilmeliydi. Ama olmadı.

Şimdi Ankara'da cevabı aranan 'Buradan nasıl çıkılacağı?' sorusu...

AK Parti'nin ilk adımı 'yasal düzenleme' oldu. MİT'teki her türlü soruşturmayı Başbakanlık'ın iznine bağlayan yeni yasa dün Adalet Komisyonu'nda görüşüldü. Siyasette 'etki-tepki' davranışları, öngörülmeyen sakıncalı sonuçlar doğuruyor. Genel Kurul'da bugün akşam veya yarın görüşülmesi öngörülen yeni yasanın bazı riskler taşıdığını hukukçular söylüyor.

Bu süreçte Başbakan Erdoğan'ın rahatsızlığı talihsizlik oldu. Ankara'ya dönüşü her zamankinden daha önemli hale geldi. Şimdi tam da Erdoğan'ın ustalığını konuşturma zamanı...

zaman

Bu yazı 1,209 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz duruşu
    • 23 Eylül 2012 'Balyoz' yok sayılamaz
    • 19 Eylül 2012 Menderes'in kabrinde bir CHP lideri
    • 5 Eylül 2012 İki görüşme...
    • 29 Ağustos 2012 Çiçek'in çıkışı
    • 1 Ağustos 2012 Tutukluluk avantaja dönüşmemeli
    • 29 Temmuz 2012 Rüya gibi
    • 25 Temmuz 2012 Suriye nelere gebe?
    • 18 Temmuz 2012 CHP değişir mi?
    • 1 Temmuz 2012 Davutoğlu ile Suriye...
    • 27 Haziran 2012 Cevap, yeri ve zamanı geldiğinde...
    • 20 Haziran 2012 Dağlıca yine dağladı
    • 17 Haziran 2012 7+5 senaryoları
    • 13 Haziran 2012 Kürtçe derste tarihî adım
    • 8 Haziran 2012 İyimser hava
    • 30 Mayıs 2012 'Hassas ve gerilimli iş'
    • 23 Mayıs 2012 Meclis'te Erdoğan barışı
    • 18 Mayıs 2012 Rota başkanlık sistemi
    • 16 Mayıs 2012 Tutuklu vekillere yasayla tahliye yok
    • 9 Mayıs 2012 28 Şubat'ın dalga boyu

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,713 µs