En Sıcak Konular

Nuh Gönültaş


Nuh Gönültaş
0 0 0000

MİT'in yüzde kaçı milli?



Türkiye'de en sorunlu kurumların başında gelir MİT.
Her zaman sivil otoritenin yanında olması gereken bu kurum bugüne kadar yaşanan onca askeri darbeyi ve darbe girişimini, hazırlığını, teşebbüsünü vs. değil Tayyip Erdoğan'a, öncekilere de bildirmedi. Hatta darbe süreçlerinin olgunlaşması için elinden geleni yaptığını söyleyebiliriz!

Her zaman içe dönek askeri yapının içe dönek istihbarat örgütü gibi çalıştı. Dünyada neler olup bittiğini pek umursamadı.

Bir televizyon programında MİT eski başkanlarından Sönmez Köksal'a "Siz MİT Başkanı olarak 28 Şubat darbesini hükümete niçin bildirmediniz" diye sormuştum.

Tabii bu sorudan rahatsız oldu ve "28 Şubat bir darbe değildi" dedi.

"Nasıl değildi, askeri darbe hükümet darbesidir. Hükümeti devirdiler" dediğimde beni programın sunucusuna "Ama ben buraya bunları konuşmak için gelmedim ki" diye şikâyete kalkışmıştı...

Böyle adamlar MİT Başkanlığı yaptı bu ülkede. Sönmez Köksal sivillerinden hem de...

Milli İstihbarat Teşkilatı ne kadar milli?

Önce hükümetin bu konuyu ele alıp tahlil etmesi gerekiyor.

Başbakan'ın MİT'in başına güvendiği ve toplumun çoğunluğu tarafından güvenilir olduğu bilinen bir ismi getirmesi MİT'i sütten çıkmış ak kaşık yapar mı?

Elbette yapmaz!

MİT denilen cadı kazanında şeytana pabucunu ters giydirecek ne tilkiler, ne kurtlar, ne insi şeytanlar vardır kim bilir...

Bugün birçok gazetede var. Ama ben Hürriyet'in manşetinde gördüm:

"Suriyeli albay MİT ajanı tarafından nasıl satıldı?"

Olay şu: Hatay'daki kampa sığınan Özgür Suriye Ordusu'nun kurucusu Albay Harmuş ile Suriyeli bir binbaşı burada korunması ve gözetilmesi için bir MİT ajanına emanet edilir. Suriye bu askerler için 100 bin dolar ödül koymuş. MİT ajanımız 100 bin lira için emanetindekileri zorla götürerek Suriye'ye teslim eder. Tabii adamlar işkenceden geçirildikten sonra idam edilir!

MİT denilen cadı kazanı içinde işte böyleleri de var.

Tabii asıl konu bu değil. Ama bu olay bir MİT ajanının nasıl tefessüh edebileceğini göstermesi açısından çok çarpıcı bir örnek!

Dün Twitter'da da paylaştım.

Başbakan'ın şu soruyu sorması gerek:

Acaba AK Parti hükümeti kurulduğundan bu yana MİT hükümete ne kadar yardımcı oldu?

Bir başka soru. Acaba hükümeti çok defa ipten alan ve hükümete yönelik komploları ortaya çıkaran bilgi, belge ve operasyonların arkasında MİT mi var, emniyet mi?

Ya da geçelim bunları... Şunu soralım:

Bugüne kadar emniyetin başlatıp yargıya intikal eden büyük davalarda, mesela Ergenekon davasında, mesela Balyoz'da, MİT yargıya hangi katkıyı yapmıştır?

Ve MİT hükümete yönelik birçok komployu ortaya çıkaran Taraf gazetesini, gazetenin yöneticilerini, mesela

Mehmet Baransu'yu neden, kim adına izlemektedir?

Tamam... MİT mensuplarını yargıya çağıran savcı Sadrettin Sarıkaya'yı görevden aldınız. Ne olacak, MİT'i temizlemiş mi olacaksınız?

Hatırlıyorum da Şemdinli Davası'nın savcısı Ferhat Sarıkaya'yı da görevden almıştınız. HSYK savcıya sadece uyarı verecekken Cemil Çiçek adamı meslekten men ettirecek cezayı verdirmişti.

Ne oldu sonunda?

Şemdinli davası döndü dolaştı, adalet yerini buldu, "iyi çocuklar" 39 yıl aldı. O davada koruyup gözetilen Yaşar

Büyükanıt 27 Nisan Muhtırası'nı verdi veya verilmesine göz yumdu!

Ne acayip bir tecelli ki, orduda temizliğe yol açan savcının soyadı da Sarıkaya'ydı. MİT'te temizliğe yol açacak olanın soyadı da Sarıkaya!

Sorun ne Hakan Fidan ne de hükümetin MİT marifetiyle PKK ile yürüttüğü ifade edilen görüşmeler.

Sorun, KCK'ya sızan MİT ajanlarının verdiği haberler, bilgiler güvenlik güçleri ile paylaşılıp gereken
önlemeler yapıldı mı?

Emre Uslu önceki akşam Beyaz TV'ye bağlandı ve "KCK'ya sızmış MİT ajanlarının eylemlerinde polis arkadaşlarım öldürüldü" dedi.

Buyurun buradan yakın!

Bir örgüte sızmak ile örgütün teröristi olmak arasındaki farkı anlamayacak kadar cühela takımı mıyız yani?

Evet, MİT niçin yürüyen davalarda yargıya ve polise belge bilgi sağlamıyor, vermiyor? Birilerinin bu sorunun cevabını vermesi gerekiyor!

Emniyet ve hatta yargı hükümeti defalarca ipten almıştır. Peki MİT ne yapmıştır? Başbakan bunları görmezden gelebilir mi?

Bu arada... Madem savcının MİT yetkililerini ifadeye çağırması hukuksuz, niçin apar topar ilgili yasayı değiştiriyorsunuz?

Hani adalete güveniyorduk? Hani kimse korunmayacaktı? Hani herkese sorulabilecekti? Üstünlerin hukuku olmayacaktı, herkes işini yapacak, eskisi gibi hiçbir şeyin üstü örtülmeyecekti!

Üzgünüm ama bunları hatırlatmak her şeyin ötesinde insanlık borcudur.

MİT Müsteşarı'nı ifadeye çağırmak başbakanı çağırmak anlamına gelmez, Genelkurmay ikinci başkanını tutuklamanın Genelkurmay başkanını tutuklamak anlamına gelmeyeceği gibi...

Elbette kimsenin kimseye minnet duyması gerekmiyor. Herkes kendisine düşeni yapıyor, yapacak da.

Ne diyor NFK:

"Hey gidi küheylan, koşmana bak sen.
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın."


bugün

Bu yazı 1,292 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 8 Temmuz 2012 Delikli demir ile mertlik arasındaki ilişki...
    • 5 Temmuz 2012 İki arada bir derede ölüm!
    • 28 Haziran 2012 Dessas-ı ehli dünyanın hafiyeleri veya satılık kalemler...
    • 26 Haziran 2012 Kılavuzu NATO olanın...
    • 17 Haziran 2012 Davet ile davete icabet...
    • 5 Haziran 2012 AK Parti celladına gülümserken...
    • 31 Mayıs 2012 Kürtaj emanete ihanettir!
    • 13 Mayıs 2012 28 Şubat dalgaları ve hükümetin kıyıları...
    • 26 Nisan 2012 CHP'nin tarihi en yumuşak yeri...
    • 24 Nisan 2012 Vatana ihanetin yasal dayanağı olur mu?
    • 19 Nisan 2012 Peki, AK Parti iktidarı bin yıl sürecek mi?
    • 17 Nisan 2012 Çevik Bir nefreti, Tayyip Erdoğan sevgisi...
    • 14 Nisan 2012 Adaletin rövanşı...
    • 8 Nisan 2012 İçimizdeki darbeciler yüzünden...
    • 29 Mart 2012 Gazete kapatmak çağ dışı bir çözümdür...
    • 22 Mart 2012 Talimatla akreditasyon olur fakat demokrasi olmaz...
    • 13 Mart 2012 Liderlik cesareti...
    • 8 Mart 2012 Stratfor ve WikiLeaks gazeteciliği!
    • 1 Mart 2012 Bu ülkede 28 Şubatlar bitmez!
    • 26 Şubat 2012 15 yıl sonra yeniden ''şubat soğuğu!''

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,004 µs