En Sıcak Konular

Ali Bayramoğlu


Ali Bayramoğlu
0 0 0000

İkinci cinayet zamanı



Önceki gün zor geçmişti. Ertesi gün görülecek, son celse, Hrant Dink davasının son celsesi, onun vurulduğu güne çok yakın bir anı simgeliyordu.

Dün son celsede, son anlarda, gözlerim mahkeme başkanındaydı... Dinledikçe gözlerim açıldı, ağzım kurudu...

Sanıkların isimlerini sayıyor, ekliyordu: "Beraat, beraat..."

"Erhan Tuncel beraat, Yasin Hayal terör örgütü üyeliğinden beraat..." Beraat, beraat...

Yanımda oturan Fethiye Çetin'e baktım, tepki gösterenlere baktım, "Hayır" dedim kendime, "Bu kadar da değil, muhtemelen şimdi asıl cezaları okumaya başlayacak..."

Ama bitti okuması.

Bir tek Yasin Hayal mahkûm olmuştu, Dink cinayetinden...

Hepsi bu...

Biz devlet kurumları, devlet çeteleri diyorduk...

Ne devlet kurumu, ne devlet çetesi, ne Ergenekon'u...

Mahkeme heyetine göre ortada örgüt bile yoktu...

İki taşralı gaza gelmiş ve cinayet işlemişti...

Ahlak yerlerde ama gerçek de gün gibi ortada...

Bu mahkeme heyeti, 5 yıl boyunca tüm gücünü, asıl faillere gidecek yolları kapamaya harcadı, emniyet, jandarma, MİT'teki sorumluları itinayla dava dosyasının dışında tuttu.

Karar günü ise beterini yaptı...

Devlet çetelerini bile akladı.

Sistemi temizledi.

Dün, "Tetikçiler ceza alacak, şaşırtıcı olmayacak" diyorduk...

Şaşırtıcı oldu...

Ülkede gazeteci, siyasetçi, akademisyen, Kürt, kim varsa sudan gerekçelerle örgüt ve terör suçundan içeri atan adliye düzeni, bu kez, örgüt, silah, eylem, ilişkiler tüm çıplaklığıyla ortadayken, adi cinayet kararı verebildi.

Cinayet devlet gözetiminde işlenmişti, şimdi ise devlet gözetiminde karartıldı.

Bunun tanımını siz yapın...

Bu ikinci bir cinayettir...

Bu bir aşağılamadır.

Siz bu satırları okurken, Erhan Tuncel dışarı çıkmış olacak...

10 yıl aldı ama Mc Donalds'tan, Dink davasında polis olduğu için beraat etti. Ve armağan verdi mahkeme Tuncel'e, tahliye kararı verdi...

Bu, hep böyle...

1915'te böyle olmamış mıydı?

Katiller taltif edilmemiş miydi? Milletvekili, işadamı, ulusal kahraman olmamışlar mıydı?

Hala resmi ağızlar Ermenilerin ihanet ettikleri için sürüldüklerini ve yolda yürürken telef olduklarını, birkaç serseri çetenin saldırısına uğradığını söylemiyor mu?

Şimdi ne oldu?

Hrant, tahrik etti, iki serseri çıktı, tahriklere kapıldı, tetiği çekti...

Ve sistem elini yıkadı...

Peki gerçekten öyle mi?

Asla...

Vicdanlar yıllar boyu taşıyacak bir ağırlığa boğuldu...

Resmi suç, ahlaksızlık dosyası kabardı...

Dink avukatları esas hakkındaki görüşlerinde şöyle diyorlardı:

Hrant Dink cinayeti, iki 'devlet geleneği'nin kesişme noktasında durmaktadır: Siyasi cinayetler ve Ermeni düşmanlığı.

Hakikati ortaya çıkaracak bir yargılama için bu iki devlet geleneğiyle yüzleşmek kaçınılmazdır. Çünkü cinayetin nedeni ve oluş biçimi ancak bu sayede anlaşılabilir. Devlet'in siyasi cinayet geleneğiyle yüzleşmeden 'suç örgütü'nün yöntemlerini ve eylemin örgütlenme biçimini anlamak mümkün olmayacağı gibi; kadim Ermeni düşmanlığıyla yüzleşmeden de 'suç örgütü'nün bu eylemi gerçekleştirmesinin, üstelik gözler önünde, göstere göstere gerçekleştirebilmesinin en önemli nedeni de anlaşılamayacaktır..."

İşte budur...

Gerçek budur...

Örtülen budur...

Şimdi gerçekten tepki zamanı, tepki duyan, perşembe günü saat 13.00'te, Taksim'de, Divan Oteli'nin önünde olsun...

Çünkü bize kalan tek şey toplumun vicdanı, toplumun tepkisi...

yenişafak

Bu yazı 1,126 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 15 Eylül 2012 Sorgulama vakti...
    • 28 Ağustos 2012 Kürt sorununda yeni safha...
    • 25 Ağustos 2012 Kürtlerin şiddeti...
    • 30 Haziran 2012 Anter'in katili yaşlanmış mı?
    • 12 Mayıs 2012 Solun şiddetle hesaplaşması
    • 3 Mayıs 2012 Yeni Türkiye'nin doğum belgesi...
    • 21 Şubat 2012 Dink davası ''sil baştan''...
    • 18 Ocak 2012 İkinci cinayet zamanı
    • 17 Ocak 2012 Hrant'a sözüm var...
    • 21 Aralık 2011 Soykırım ve yasa
    • 3 Aralık 2011 Dönme dolap...
    • 30 Eylül 2011 Yazıcıoğlu ve jandarma...
    • 8 Eylül 2011 Aydının şiddetle sınavı...
    • 1 Ağustos 2011 İstifaların anlamı ve yarını: Pek iyi...
    • 28 Temmuz 2011 Parlamentoda bir terörist...
    • 5 Temmuz 2011 Futbolda temizlik, ülkede temizliktir
    • 10 Haziran 2011 Yeni CHP ha! Hadi oradan...
    • 24 Mayıs 2011 MHP'de yaşananlar ve perde arkası
    • 19 Mayıs 2011 Askere ''leş'' toplatmayan generaller iş başında
    • 19 Nisan 2011 Militarist-ulusalcı batak...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,550 µs