En Sıcak Konular

Fehmi Koru


Fehmi Koru
0 0 0000

Başbuğ’un samimiyetine Büyükanıt tanıklık edebilir



Org. İlker Başbuğ’un saatler süren sorgulamasından gazetelere yansıyan ifadeleri dönüp yeniden okuyunca içime bir kurt düştü. ‘Ya gerçeği söylüyorsa?’ kurtu bu...

Ne cevap vermişti Başbuğ savcılara, ‘LAW silâhı’ için ‘boru’, ‘İrticayla mücadele andıcı’ için ‘kâğıt parçası’ dediği hatırlatıldığında? “Ben Türk Silahlı Kuvvetlerinin başkanıydım. Komutan olarak TSK’ya moral verme iyi niyetiyle yapılmış açıklamadır...”

Peki ya ‘darbe’ amacıyla bazı çalışmaların karargâhta yürütüldüğü ithamına karşı verdiği şu cevap: “Benim böyle kötü bir amacım olsa 700 bin kişilik gücü elinde tutan bir komutan olarak bunu yapmanın başka yolları da olabilirdi.”

Cevabı şu cümleyle sona eriyordu: “Görev hayatım boyunca her zaman kanunların ve anayasanın çizgisinde oldum.”

Şimdi tekrar sorayım: Ya bu ifadeler samimiyse?

İlker Başbuğ’un Genelkurmay Başkanlığı döneminde karargâhta görevli olanların ‘görevleri’ ile bağdaşmayan işlere giriştikleri biliniyor. Sonradan Ak Parti’yi kapatma davasına malzeme teşkil eden yayınlar yapan internet siteleri sözgelimi... Ya da karargâhta görevli bazı rütbelilerin hazırladığı iddia edilen bir tür ‘idareye el koyma gerekçesi’ sayılabilecek ‘Ak Parti’yi ve Gülen Cemaati’ni Bitirme Planı’...

‘Kara propaganda’ amaçlı internet siteleri için “Açılmalarında imzam yok, onları ben kapattırdım” demiş Org. Başbuğ... ‘Kâğıt parçası’ olarak tanımladığı ‘Bitirme Planı’nın da kendisine arz edilmediğini söylemiş...

Yeniden aynı soruyu sorayım: Ya gerçekse söyle

dikleri?
Buraya taşıyacak kadar kuşku duymamın sebebi, TSK içerisinden en tepe noktaya tırmanabilmiş bir komutana, hangi sebeple olursa olsun, ‘yalan söylemeyi’ yakıştıramamam... Evet, Silivri’de yargılanan bazı subaylar herkesin bildiği gerçekleri bile saptıran ifadeler veriyor, sorgularında doğrulardan şaşabiliyor. Ancak onların hiçbiri Genelkurmay Başkanı olmadı, olamadı...

Genelkurmay Başkanlığına kadar yükselmiş bir askerin yalan söylemesi ihtimali ağırıma gidiyor ve başta bu sebeple “Acaba doğru söylüyor olmasın?” kuşkusuna kapılıyorum.

Akreditasyonla Aslanlı Kapı suratımıza kapatılmadan önce, Ankara temsilcisi bir gazeteci olarak, Genelkurmay’ın çeşitli etkinliklerinde ben de bulundum; pek çok komutan tanıdım.

Maceracı vardı içlerinde, Beytülmâl’e el uzatabilecek tıynette olanı da çıktı; ancak yalan söyleyeni? “Hiç yok” diyemem, ama sayılarının hayli az olduğunu sanıyorum.

Önümüzdeki günlerde Org. Yaşar Büyükanıt’ın kapısı da çalınabilir; geçmişte onun önünü kesmek için yapılanları bildiğim için de ‘kuşkum’ büyüyor.

27 Nisan (2007) akşamı internet sitesine konulan ‘e-muhtıra’yı yazdığını ikrar etmesine rağmen o metindeki tehdidi sonuna kadar götürmedi Org. Büyükanıt; Org. Başbuğ da iktidarı devirme yanlışlığına düşmedi. Şimdi biri ‘terör örgütü lideri’ olmakla suçlanıyor, diğerinin de kapısı ha çalındı, ha çalınacak...

Ya yanlışlık yapılıyorsa?

Fenerbahçe Orduevi’nde bir düzineden fazla tuzu kuru eski komutanla komşu yaşıyor Başbuğ ve Büyükanıt; acaba onların yönlendirmesine mi kendilerini açık tutuyorlar? Onlara mı güveniyorlar?

Galiba bu soruya yalnızca henüz kapısı çalınmamışken Yaşar Büyükanıt cevap verebilir...

star

Bu yazı 1,118 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
    • 28 Eylül 2012 Yalan dünya, hem de ne yalan
    • 23 Eylül 2012 Tartışma sağlık alametidir
    • 20 Eylül 2012 Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
    • 18 Eylül 2012 CHP’nin özrünün anlamı
    • 16 Eylül 2012 Hayasızca saldırının düşündürdükleri
    • 11 Eylül 2012 O da bir gün bitecek...
    • 9 Eylül 2012 Ne olur, ne olamaz...
    • 6 Eylül 2012 Suriye politikasına yeniden bakmak
    • 29 Ağustos 2012 Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
    • 26 Ağustos 2012 Hayatları oyun
    • 19 Ağustos 2012 Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
    • 14 Ağustos 2012 Milletvekili neden kaçırılır?
    • 12 Ağustos 2012 ‘Yeni gazetecilik’ denen şey
    • 9 Ağustos 2012 Tuzak varsa tedbir nerede?
    • 3 Ağustos 2012 Komutan tanıklık yaptı
    • 31 Temmuz 2012 Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
    • 24 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
    • 18 Temmuz 2012 CHP’nin Ak Parti açmazı
    • 17 Temmuz 2012 CHP makas değiştirirken...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,370 µs