En Sıcak Konular

Bülent Korucu


Bülent Korucu
0 0 0000

Evren'den Başbuğ'a uzanan çizgi



Kenan Evren hakkındaki iddianame ile İlker Başbuğ'un şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrılması aynı günlere denk geldi. Biri 12 Eylül darbesinin lideri, diğeri ise 30 yıl sonra benzer suçlamalara hedef olan genelkurmay başkanı.

Aralarındaki benzerlik, aynı günlerde hukuki takibata muhatap olmalarıyla sınırlı değil. Haklarındaki iddialar ve kullandıkları metotlar da benzeşiyor. Geçen 30 yılda arpa boyu yol alınamadığını ve belli zihniyetlerin değişmediğini söyleyebiliriz. İyi ki toplum değişti ve 12 Eylül referandumuyla hukukun önünü biraz olsun açtı. Yoksa 21. yüzyılda hâlâ darbeleri konuşuyor olacaktık. Bugün darbe suçlamalarının yargı önüne çıkıyor olması önemli bir gelişme.

İki eski genelkurmay başkanı da darbe için şartları olgunlaştırma suçlamasıyla karşı karşıya. Siyasi literatürümüze 12 Eylülcülerin kazandırdığı 'şartları olgunlaştırmak' tabiri pek çok şeyi izah ediyor. Evren ve arkadaşları, bu amaçla teröre, Maraş, Çorum gibi facialara göz yummak ve hatta kışkırtmakla itham edildiler. Yıllardır dile getirilen ithamlar şimdi yargının masasında. Balyoz ve Ergenekon davaları yakın dönem cuntalarının da aynı yoldan gittiği iddiası üzerine kurulu. Bombalama, çatışma ve suikastlar öngören planlar yargılanıyor. Başbuğ'u şüpheli konumuna düşüren 'İnternet Andıcı' davası da bir şartları olgunlaştırma girişimi. Genelkurmay Karargâhı'nda ve komutanın talimatıyla Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı kara propaganda yapmak üzere siteler kurulduğu ileri sürülüyor. 'İrtica ile mücadele eylem planı' davasıyla birleşen dosya tam bir şartları olgunlaştırma projesi. Başbuğ görevden ayrılalı iki yıl bile olmadı. Yani 'asker konumuna çekildi, darbecilere hesap soruyoruz' rehavetine kapılmak doğru değil. Hele ondan sonraki komutan Işık Koşaner'in yargılamaları sonuçsuz bırakmak için 5 ay önce istifa ettiğini düşünürsek, tehlikenin sandığımızdan yakında olduğu görülür.

Bu arada yargılama merci ile ilgili tartışmalara temas etmek gerekiyor. İlker Başbuğ'un Yüce Divan'da yani Anayasa Mahkemesi'nde yargılanacağına dair haberler gerçeği yansıtmıyor. Anayasaya son değişiklikle eklenen madde sadece 'görevle ilgili suçlar' konusunda Anayasa Mahkemesi'ni yetkili kılıyor. Kara propaganda yaparak hükümete karşı darbenin zeminini hazırlamak Genelkurmay Başkanı'nın görevi değil. Anayasa bununla da yetinmiyor, yine son eklenen "Devletin güvenliğine, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar herhalde adliye mahkemelerinde görülür." cümlesi adres olarak ağır cezayı gösteriyor. Bu cümle, askerî yargı başlığı altında yer alıyor. Özetle asker kişiler görevleriyle ilgili suçlarda askerî mahkemelerde, diğer konularda adli mahkemelerde yargılanır. Ordu komutanı ve genelkurmay başkanının askerî mahkemede yargılanması fiilen imkânsız olduğundan Yüce Divan formülü gelişti.

12 Eylülcülerin yargılanmasına gelince referandumu baltalamak isteyenlerin zamanaşımı tezi zaten çürüktü, şimdi iyice ortaya çıktı. Zamanaşımını durduran hüküm yani geçici 15. madde kalktıktan sonra ancak takvim işlemeye başladı. Yani epey vaktimiz var. Evren ve arkadaşlarının yargılanmasına intikamcı duygularla yaklaşmamalıyız. Hukuk zaten intikam aracı değildir, ıslah ve caydırıcılık esastır. Hâlâ görevde ve yeni emekli askerler darbe iddiasıyla soruşturuluyorsa caydırıcılık ihtiyacının şiddeti ortadadır. Bir de 12 Eylül'de acı çekenlerin zedelenen adalet duygusunu tamir etmek gibi insani yönü var, bu davanın.

zaman

Bu yazı 1,180 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 28 Eylül 2012 Emri verenle alan bir olur mu?
    • 11 Eylül 2012 Siyasette sonuçsuz arayışlar
    • 4 Eylül 2012 PKK'yı kim cesaretlendiriyor?
    • 3 Ağustos 2012 Özkök Paşa'nın tarihî tanıklığı
    • 31 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu, koltuğunu sağlamlaştırdı
    • 27 Temmuz 2012 Anketler ne diyor?
    • 6 Temmuz 2012 Ahmet Şık, Ahmet Şık'ı yalanlıyor
    • 26 Haziran 2012 Karayılan söyledikleri mi kaçırdıkları mı?
    • 15 Haziran 2012 Özal'ın ölümü aydınlanacak mı?
    • 22 Mayıs 2012 Anayasanın dili
    • 11 Mayıs 2012 Başkanlık Türkiye'de uygulanabilir mi?
    • 8 Mayıs 2012 CHP'de yerel seçim mücadelesi
    • 4 Mayıs 2012 AİHM, mahkemeyi ibra etti
    • 17 Nisan 2012 Balyoz'da acı fren!
    • 27 Mart 2012 Balyoz'a ABD'den destek gelmiş!
    • 16 Şubat 2012 MİT tartışmasındaki toz bulutu
    • 8 Şubat 2012 Dindarların talebi özgürlük
    • 3 Şubat 2012 CHP'liler dama oynuyor
    • 31 Ocak 2012 CHP'de anomali doğumun yan etkileri
    • 20 Ocak 2012 Mahkeme aslında 'örgüt var' diyor

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,269 µs