En Sıcak Konular

Mustafa Ünal


Mustafa Ünal
0 0 0000

CHP-İş Bankası ortaklığı



Bir partinin bankası olur mu? Olmaz. Zaten yasalara göre siyasî partilerin ticari faaliyette bulunması yasak. Peki, CHP-İş Bankası ilişkisine ne demeli? Bu, siyasetin kadim tartışma konusudur. Zaman zaman gündeme gelir, tartışılır, sonra da unutulur gider.


Bütçe görüşmeleri sırasında hatırlandı. CHP lideri Kılıçdaroğlu "İş Bankası'nın ortağı değiliz." dedi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli dün cevap verdi. Kılıçdaroğlu'na bir öneride bulundu; "İş Bankası genel müdürüne 'Biz ortak mıyız?' diye sor, aldığın cevabı da kamuoyuna açıkla." dedi.

Bülent Gedikli, ekonomi konularında uzmandır. Söylediklerinin bir karşılığı vardır. Ortaklığı ayrı bir tartışma konusu ama ben şu çağrısını yerinde buldum. "CHP, İş Bankası'ndaki hisselerini ya Hazine'ye ya da kayyuma devretmeli." dedi. Doğru bir çağrı...

CHP'nin İş Bankası ile ilişkisi olduğu kesin. Yıllar önce 1995'te bu konuda dosya hazırlamıştım, Aksiyon Dergisi'ne 'Bu İş Karışık' başlığıyla kapak olmuştu. İş Bankası, Atatürk'ün talimatıyla Celal Bayar tarafından kuruldu. 1 milyon liralık sermayenin 250 bin lirasını Atatürk verdi. Bu para nereden mi geldi? Hintli Müslümanların Milli Mücadele'ye destek için gönderdiği paralardan arttı. Kişisel bir servet değil yani.

Atatürk 1933'te mal varlığını vasiyet yoluyla CHP'ye bıraktı. Vefatı sonrası nakit para ve hisselerin yönetimi CHP'ye geçti. Bu oran yüzde 28'dir. Üçte birine yakın bir oran. Sembolik değil, ciddi bir pay. CHP, bankanın yönetim kurulunda hissesi oranında temsil edildi. Bu, 3 yönetici anlamına geliyor.

CHP'nin iktidar olduğu dönemlerde ise Hazine'nin temsilcilerinin de bu parti tarafından atandığı dikkate alınırsa CHP'nin bankanın yönetiminde söz sahibi olduğu söylenebilir. Adnan Menderes, Demokrat Partisi iktidar olduğu zaman bu konuya el attı. 'CHP'nin Haksız İktisaplarının İadesi Kanunu'nu' çıkardı. İş Bankası'ndaki Atatürk'ün hissesi Hazine'ye devredildi.

Kanunun müzakereleri sırasında Meclis'in sert tartışmalara sahne olduğunu tahmin etmek zor değil. İnönü, Menderes'e 'Atatürk'ün vasiyetini iptal ediyorsunuz' diyerek yüklendi. Menderes de gerekli cevabı verdi: "Biz Halk Partisi'nin mallarını almıyoruz. Halk Partisi'nin malı olanlar kendisinin olsun, yüzde 96'sı gaspa dayanıyor..."

27 Mayıs 1960 darbesi sonrası Anayasa Mahkemesi bu kanunu iptal etti. CHP hisselerini tekrar elde etti ve bankanın yönetimine üç kişi soktu. 12 Eylül 1980 askerî darbesinde CHP kapatıldığı için hisselerin temsili Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği'ne verildi. CHP tekrar açılınca hisselerine kavuştu.

Bankanın yönetimine temsilci gönderdi. Aralarında Mustafa Özyürek, Adnan Keskin, Cevdet Selvi ve Enis Tütüncü gibi tanınmış isimler var. 1990'lı yılların başında Meclis'e araştırma önergesi verildi. Ancak bir sonuç alınamadı. CHP'nin mal varlığı ve İş Bankası'ndaki hisseleri bütün yönleriyle araştırılamadı.

Tarih kitaplarındaki bilgi ve belgeler CHP-İş Bankası ilişkisini ortaya koyuyor. Bugün CHP'nin İş Bankası'nda hissesi olduğunu kim inkâr edebilir? Bu, herkesin kabul ettiği bir gerçek... Hisse sahibi olmak ortak anlamına gelmiyor mu? Bir yönüyle 'evet'... Doğrudan parayı siyasi amaçlarla kullanamasanız bile kredi gibi banka faaliyetlerinde etkili oluyorsunuz.

1920'lerin, 1930'ların şartlarında CHP'nin, İş Bankası'na ortak olması izah edilebilir. Ama bugün asla... CHP o dönem tek partiydi. Başka parti yoktu. Türkiye 1946'da çok partili hayata geçti. İş Bankası'nın kurucusu Celal Bayar Demokrat Parti'ye vücut verdi.

İş Bankası'ndaki hisse konusu, önce bütün yönleriyle ortaya konulmalı, ardından günün şartlarına göre yeniden değerlendirilmeli. En doğru yol ise 'Hazineye devir'... O hisseler bir partinin değil, Atatürk'ten mirasla milletin. 2010'ların dünyasında bankası olan bir parti olamaz.

zaman

Bu yazı 2,960 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz duruşu
    • 23 Eylül 2012 'Balyoz' yok sayılamaz
    • 19 Eylül 2012 Menderes'in kabrinde bir CHP lideri
    • 5 Eylül 2012 İki görüşme...
    • 29 Ağustos 2012 Çiçek'in çıkışı
    • 1 Ağustos 2012 Tutukluluk avantaja dönüşmemeli
    • 29 Temmuz 2012 Rüya gibi
    • 25 Temmuz 2012 Suriye nelere gebe?
    • 18 Temmuz 2012 CHP değişir mi?
    • 1 Temmuz 2012 Davutoğlu ile Suriye...
    • 27 Haziran 2012 Cevap, yeri ve zamanı geldiğinde...
    • 20 Haziran 2012 Dağlıca yine dağladı
    • 17 Haziran 2012 7+5 senaryoları
    • 13 Haziran 2012 Kürtçe derste tarihî adım
    • 8 Haziran 2012 İyimser hava
    • 30 Mayıs 2012 'Hassas ve gerilimli iş'
    • 23 Mayıs 2012 Meclis'te Erdoğan barışı
    • 18 Mayıs 2012 Rota başkanlık sistemi
    • 16 Mayıs 2012 Tutuklu vekillere yasayla tahliye yok
    • 9 Mayıs 2012 28 Şubat'ın dalga boyu

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,451 µs