En Sıcak Konular

Mümtaz'er Türköne


Mümtaz'er Türköne
0 0 0000

'Türk Baharı' mümkün mü?



Ortadoğu'da ve Kuzey Afrika'da başlayıp, dünyada farklı renklerle yükselen sosyal-siyasal kalkışmaları 'bahar' olarak niteleyen sadece biziz ve bu niteleme bir tercüme hatasına dayanıyor. 'Spring' kelimesinin birçok anlamı var: 'Bahar' en çok kullanılanı; ama gündemdeki hareketler için doğrusu 'uyanış' olmalı. Bu tercüme hatasını düzeltmek, kış aylarında tırmanarak devam eden 'uyanış'ın mahiyetini anlayabilmek için önemli.


Bu uyanışın arkasındaki ortak motif 'sosyal adalet' arayışı. Araplar, yoksulluk ve baskı yüzünden dikta yönetimlerine karşı ayaklandılar. Dünyanın geri kalanında ise piyasa kapitalizmi, artık kurduğu sosyal dengeleri sürdürme yeteneğini kaybetti. Yönetici seçkinlerle sermaye sınıfının müşterek olarak işlettiği piyasa kapitalizmi, geniş kitlelere artık eskisi gibi 'sus payı' veremiyor. Karşı karşıya gelenler yüzde 1 ile yüzde 99. ABD'de Cumhuriyetçi Parti de, Demokrat Parti de sadece yüzde 1'i temsil ediyor. Bu yüzde 1'lik azınlık, finans kapitalin tetiklediği yapısal krizle baş etmeye çalışırken, halk için sosyal refah üretme yeteneğini hızla kaybediyor.

ABD'de kış uykusuna yatmayı reddeden 'işgal' hareketinin arkasında, büyüyen somut sosyal problemler var. Mortgage sistemi çöküyor; milyonlarca insanın evi, borçları için mortgage şirketleri adına bankalar tarafından haczediliyor. Sağlık sigortası gündelik hayatın bir başka yakıcı sorunu. Paralı eğitim, gençlerin önünde giderek büyüyen bir engel.

Bugüne kadar yüzde 1, geri kalan yüzde 99'a, borç döngüsü ile sahte bir cennet inşa etti. 'Amerikan rüyası' denilen şey, ürettiğinden ve kazandığından fazlasını tüketmek demekti. Artık deniz bitti. Ekonomik sistemin bu yapısal krizi aşıp sağlıklı gerçek dengeler üzerinde yoluna devam etmesi için geniş kitlelerin beklentilerinin tam tersinin yapılması gerekiyor. Devletler sosyal harcamaları kısacak. Vergileri yükseltecek. 'Acı reçeteler' ve 'kemer sıkma politikaları' önümüzdeki uzun yılları ipotek altına alacak. Açlığa alışmış sıska insanlarla, hayatında hiç aç kalmamışların 'açız, açız' diye bağırmaları arasındaki fark büyük.

Kısaca, ABD'deki işgalcilerin, Yunanistan'daki 'Oxi'nin, İspanya'daki 'Indignados'un ve gelişmiş kapitalist ülkelerdeki benzerlerinin önü açık. Bu sosyal gerilimi çözecek bir reçete yok. Deniz tükendiği için seçkinlerle halk arasındaki uzlaşmanın devamı imkânsız. Öyleyse? O zaman, dünyayı giderek keskinleşen ve militanlaşan bir sınıf çatışması dönemi bekliyor. Bu çatışmanın bölüşümü yeniden düzenleme gücü var mı? İlk defa çatışma küçülen bir pasta üzerinde yapılıyor. Çatışmanın kendisi bu pastayı daha da küçültecek.

Türkiye, yakın vadede bu sınıf savaşının dışında kalacak. İki güvencemiz var. Birincisi dokuz yıllık AK Parti iktidarı, büyük sermayeye karşı küçük ve orta ölçekli işletmelerin temsilcisi olarak sermayenin tabana yayılmasına hizmet etti. Türkiye'nin sermaye kompozisyonu son yıllarda değişti. Öbür taraftan ekonomi büyüdü ve büyüyen pastadan alınan küçük paylar da büyümüş oldu. Bir siyasî-ekonomik düzenin gücü, sağladığı reel imkânlardan değil, sürdürdüğü umutlardan gelir. Sisteme karşı artan güvenle beslenen umutlarda bir azalma yok. İkincisi, Türkiye'de bölüşüm sorunlarına odaklanmış, sınıf gerilimlerinden beslenen bir sol siyaset geleneği yok. Sosyal uçurum büyüse bile, kendisine rehberlik edecek bir sol siyaset olmadan sınıf çelişkilerinin derinleşmesi ve Batı'dakine benzer bir 'bahar'ın gelmesi çok zor.

'Türk baharı' veya 'Türk uyanışı' diye bir icat henüz ortada yok. Gelecekte olabilir mi? Türkiye'nin büyüme rakamları sürekli revize ediliyor ve çıta düşürülüyor. Dünya ekonomisi uzun süreli bir daralma içine girerken, Türkiye'nin ekonomisini, dolayısıyla sosyal dengelerini aynı canlılıkta sürdürmesi imkânsız. Ancak ekonomi daralsa bile Türkiye'nin elinde büyük bir koz var: Sermayenin yapısı. Orta sınıf kuvvetli ve sınıf uçurumları Batı'daki kadar keskin değil.

Dünyayı zor günler beklerken bizim göller ülkesinde bir ada olarak kalmamız zor. Bölüşüm sorunlarına daha fazla eğilmemiz gerekiyor.

zaman




Bu yazı 1,086 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Bu sefer çözülecek mi?
    • 16 Eylül 2012 Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
    • 14 Eylül 2012 Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
    • 13 Eylül 2012 CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
    • 9 Eylül 2012 Merkez Sağ'ın son noktası
    • 7 Eylül 2012 Başbakan sertleşmekte haklı mı?
    • 28 Ağustos 2012 Hükümet haklı çıktı
    • 26 Ağustos 2012 Kawa ve Ergenekon
    • 24 Ağustos 2012 Terör sorunu ayrışıyor
    • 17 Ağustos 2012 Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
    • 16 Ağustos 2012 'Paralel devlet'in iflası
    • 12 Ağustos 2012 Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
    • 10 Ağustos 2012 Yangını kim söndürecek?
    • 5 Ağustos 2012 Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
    • 22 Temmuz 2012 Davutoğlu haklı çıkarsa?
    • 17 Temmuz 2012 'Hücre yenilenmesi'
    • 29 Haziran 2012 ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
    • 24 Haziran 2012 Türkiye savaşa girer mi?
    • 21 Haziran 2012 Teröre teslim olmak
    • 19 Haziran 2012 Çözüme yakın mıyız?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,641 µs