En Sıcak Konular

Nuh Gönültaş


Nuh Gönültaş
0 0 0000

Kuruluş dönemi zulasının üzerindeki örtü kalkarken...



Taha Akyol, yakın tarih ile ilgili olduğu, bu konuda çalışmaları bulunduğu halde Atatürk'ün manevi kızı Sabiha Gökçen'in Dersim'i bombalayan pilotlardan olduğunu en son Dersim katliamı tartışmalarına kadar bilmediğini yazmıştı.
Elbette, kim olursa olsun insan her şeyi bilemez. Bunda anormal bir yan yok.
Ancak anormal olan şey Taha Akyol gibi bu konuları çalışmış birisinden bile bir kısım bilgilerin gizli kalabilmiş olabilmesidir.
Doğrusunu isterseniz mesela ben de bir gazeteci-yazar olduğum halde Türkiye'de özellikle Dersim olayları ile ilgili "Toplumsal Olayları Araştırma ve Yüzleşme Derneği" diye bir dernek olduğunu bilmiyordum, bu son Dersim tartışmalarına kadar.
Hatta bu derneğin kurucusu gazeteci Cafer Solgun'un "Aleviler'in Kemalizm ile imtihanı" konulu bir çalışması, kitabı olduğunu bilmiyordum.
Bunları şunun için yazdım:
Bir olayı, bir bilgiyi toplumun büyük kesimlerinden, hatta ilgili kesimlerinden saklamak tabuların hakim olduğu ortamlarda mümkün olabiliyor.

Herkesin CHP ile imtihanı

Bugüne kadar Türkiye'deki Alevi nüfusun genellikle CHP'ye oy verdiği bilinirdi. Ama Dersim katliamı tartışılamadığı, anlatılamadığı, dile getirilemediği, ifade edilemediği için mesela Dersim katliamından tek parti CHP'si ve kadroları sorumlu olduğu halde Aleviler buna rağmen niçin çoğunlukla CHP'ye oy veriyor konusu hiç gündeme gelmemiş, gelememiş.
Bırakın diğer kesimleri, Alevi kesimde bile bu konu öyle pek tartışılan, üzeri açılan bir konu olmamış.
Küçük çapta çalışmalar olsa da piyasanın bundan haberi olmamış, lokal çalışmalar olarak kalmış.
Ben çok önemsiyorum bu tartışmaları.
Çünkü "Aleviler'in CHP ile yüzleşmesi", "Aleviler'in Kemalizm ile imtihanı" konuları bu sorunun ontolojik temelini oluşturuyor.
Türkiye'de hiçbir zaman hiçbir konuda o sorunun temellerine inilmesine müsaade edilmediği...
Konunun enine boyuna dört başı mamur biçimde tartışılamadığı...
Bir kısım tabular yüzünden...
Yasal ve yargısal engeller yüzünden gerçekler ortaya konulamadığı için bu durum gayet normal diyebiliriz.
Ama artık öyle değil.
Türkiye her şeyi rahatlıkla konuşuyor, konuşabiliyor, tartışabiliyor.
Konuşabildiği ölçüde de toplum geçmişiyle, geçmişindeki gerçeklerle yüzleşebiliyor.
Kim katil, kim maktul, kim zalim, kim mazlum, kim neyi nasıl kurmuş, nasıl yürütmüş, nasıl hayata geçirmiş, bu iş neye mal olmuş, değmiş mi değmemiş mi, şartlar öyle mi gerektiriyordu yoksa şartları insanlar kendisi mi oluşturmuş falan filan...

Şapka Devrimi de ne?

Her şey ama her şey ortaya çıksın.
Açılsın bütün arşivler.
Dersim arşivleri de, İstiklal Mahkemesi arşivleri de, TBMM arşivleri de...
Bilsin millet, Şapka Devrimi nedir, böyle devrim mi olur, oluyorsa nasıl oluyor, neye mal oluyor?
Bilsin herkes Kılık Kıyafet Devrimi nedir, Kılık Kıyafet Devrimi diye bir devrim olur mu, oluyorsa nasıl oluyor, nasıl olmuş, neye mal olmuş?
Bu konularda "cin şişeden çıktı" ya da "macun tüpten çıktı."
Yakın tarih tartışmaları zamanla daha da derinleşecektir.
Derinleştikçe, gerçekler ortaya çıktıkça ülke de normalleşecektir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş dönemi zulasında Dersim gibi tartışılması gereken, açığa çıkarılması gereken yüzleşilmesi gereken çok olay var.
Menemeni var, İzmir'i var, Atıf Hocası var, Said Nursi'si var.
Sadece Seyyid Rıza değil nice seyyidler, hocalar, hacılar var.
Bir hakikat kalmasın Allah'ım alemde nihan!
Diyeceğim o ki, Dersimli Kemal Kılıçdaroğlu, söylediği gibi bu ülkeye başbakan olursa, özür dileyeceği o kadar çok şey var ki... Kendisini buna hazırlasa iyi olur.


bugün

Bu yazı 1,167 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 8 Temmuz 2012 Delikli demir ile mertlik arasındaki ilişki...
    • 5 Temmuz 2012 İki arada bir derede ölüm!
    • 28 Haziran 2012 Dessas-ı ehli dünyanın hafiyeleri veya satılık kalemler...
    • 26 Haziran 2012 Kılavuzu NATO olanın...
    • 17 Haziran 2012 Davet ile davete icabet...
    • 5 Haziran 2012 AK Parti celladına gülümserken...
    • 31 Mayıs 2012 Kürtaj emanete ihanettir!
    • 13 Mayıs 2012 28 Şubat dalgaları ve hükümetin kıyıları...
    • 26 Nisan 2012 CHP'nin tarihi en yumuşak yeri...
    • 24 Nisan 2012 Vatana ihanetin yasal dayanağı olur mu?
    • 19 Nisan 2012 Peki, AK Parti iktidarı bin yıl sürecek mi?
    • 17 Nisan 2012 Çevik Bir nefreti, Tayyip Erdoğan sevgisi...
    • 14 Nisan 2012 Adaletin rövanşı...
    • 8 Nisan 2012 İçimizdeki darbeciler yüzünden...
    • 29 Mart 2012 Gazete kapatmak çağ dışı bir çözümdür...
    • 22 Mart 2012 Talimatla akreditasyon olur fakat demokrasi olmaz...
    • 13 Mart 2012 Liderlik cesareti...
    • 8 Mart 2012 Stratfor ve WikiLeaks gazeteciliği!
    • 1 Mart 2012 Bu ülkede 28 Şubatlar bitmez!
    • 26 Şubat 2012 15 yıl sonra yeniden ''şubat soğuğu!''

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,677 µs