En Sıcak Konular

Ahmet Taşgetiren


Ahmet Taşgetiren
0 0 0000

CHP gemisi bir kere daha su alıyor



CHP gemisi bir kere daha su almaya başladı.
Cumhuriyet'in "Tek Partisi"nden bu yana, müthiş bir doğurganlık sergiliyor.
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası çıkmış ilk farklılaşma olarak.
Ardından Serbest Fırka çıkmış.
Sonra Demokrat Parti...
Ardından Ecevit'in genel başkanlığı ve İnönü'nün tasfiyesi...
Ardından Turhan Feyzioğlu'nun Güven Partisi.
Sonra Ecevit'in Demokratik Sol Partisi...
Sonra Murat Karayalçın'ın Sosyal Demokrat Halkçı Partisi...
Erdal İnönü, Deniz Baykal, Altan Öymen, Kemal Kılıçdaroğlu... Sıra sıra genel başkanlar...
Bir tek Baykal-Kılıçdaroğlu döneminin içine sayılamayacak ölçüde girift hesaplaşmalar, işbirlikleri ve tasfiyeler giriyor. Baykal, Gürsel Tekin, Önder Sav, Kılıçdaroğlu, Süheyl Batum vs...
Siyasi kamuoyu, Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendisine verilen krediyi kısa sürede tüketmesine tanıklık ediyor.
Şu anda bile CHP içinde müthiş bir ideolojik kamplaşma var.
Hatta şu sorulabilir:
Acaba AK Parti karşıtlığı dışında CHP'ye oy veren kitleyi bir arada tutan ortak bir payda mevcut mu?

CHP'deki fay hatları

Belki de bunu bildiği için Başbakan, CHP kitlesini ayrıştıracak fay hatları üzerinde çalışıyor.
Ama bu tabii ki Başbakan'ın kabahati değil.
Böyle fay hatları olmasa, kimse onun üzerinde çalışma gereği de duymaz.
Önder Sav'la Kılıçdaroğlu'nun yollarının ayrıldığı noktada, gündeme gelen "Partide eksen kayması" iddiası derinleşerek sürüyor.
Dersim çok daha büyük bir çatlak oluşturdu.
12 milletvekili kalktı, Dersim çıkışı sebebiyle Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ü suçlarken, Kılıçdaroğlu'nun "suskun kalması"na da isyan etti.
Çok açık bir gerçek var:
CHP geçmişini taşımakta zorlanıyor.
Hele bu geçmişin bir yanında, Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun da savunmakta zorlanacağı bir facia varsa...
Evet, şayet sırtınızda koca bir "Tek Parti" yükü varsa işiniz zor demektir.
Bugün o gün değildir. Türkiye, Tek Parti dönemine göre müthiş bir zihin açılması noktasına gelmiştir.
Bu sebeple, "O günün şartları farklıydı" gibi bir savunma, insanların içini durultmuyor.
Başbakan'ın Dersim'de olan bitenler sebebiyle devlet adına özür dilemesi, "Tek Parti" dönemine sahip çıkan küçük bir topluluk dışında herkeste büyük memnuniyet uyandırdı ise bunu doğru anlamak lazım.
Ve Kılıçdaroğlu'nun CHP adına özür dilemesinin ya da dileyememesinin parti bünyesinde çok ciddi sancılar doğurmasını doğru anlamak lazım.

Üç vakitte CHP'de olacaklar

Gelinen noktada yaşanan çıkmaz şudur:
Geçmişte, dindar toplum kesimlerine karşı yürütülen baskı ve zulümler, "Cumhuriyet'in modernleşme ideolojisi" adına meşrulaştırılıyordu.
Kürtler üzerinde uygulanan baskılar, "Ülke bütünlüğü" denerek meşrulaştırılıyordu.
Dolayısıyla bu meşrulaştırmalar, en azından parti içinde bir ortak cephe oluşmasına yol açıyordu.
Ama bugün gündeme, Dersim yani Alevilik üzerindeki baskılar gelmiş bulunuyor.
Orada da Tek Parti cürümü var.
Ve CHP'nin başında bugün, Dersim'de Tek Parti zulmünü yaşayanların çocuğu var. Ailesinden 40 kişiyi Dersim kıyımında kurban vermiş bir insan var.
O çocuk, Dersim acısını biliyor ama partisine özür diletmekte zorlanıyor.
Başbakan oradan sesleniyor: "Hadi, Dersim'deki acıyı seslendir ve parti olarak özür dile!" Olmuyor.
Hatta kendisinden, CHP Genel Başkanı olarak parti mirasına sahip çıkması, yani o zulmü savunması isteniyor.
Kabul etmek lazım ki, Kılıçdaroğlu adına çok dramatik bir durum bu.
Böyle bir kıskaçta iken, bir de partiniz, toplum zemininde kan kaybediyorsa... Dramın trajediye dönmesi şaşırtıcı olmamalı.
Böyle zamanlarda falcılar, CHP için "Üç vakitte olacaklar" üzerine tahminler yaparlar.
Belli ki üç vakitte CHP için iyi şeyler olmayacak.
Ne diyelim, Hak'tan hayırlısı...

bugün







Bu yazı 1,027 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 25 Eylül 2012 Vesayet tortusunu silmek...
    • 20 Eylül 2012 Ana gündem: Terörü yok etmek
    • 12 Eylül 2012 Gültan Kışanak kaçırılsa...
    • 11 Eylül 2012 AK Parti formatının önemi
    • 9 Eylül 2012 Ne kadar çok ''keşke'' diyoruz
    • 7 Eylül 2012 ''Akil adam'' enstrümanı
    • 28 Ağustos 2012 MGK ne yapacak?
    • 26 Ağustos 2012 Düşme, düşersen üzerine çullanırlar
    • 19 Ağustos 2012 Bayram nostaljisi
    • 14 Ağustos 2012 Aygün ve bölgenin çıplak gerçeği
    • 12 Ağustos 2012 115 asker ölseydi...
    • 9 Ağustos 2012 ''Güvenlikçi politika''
    • 7 Ağustos 2012 Şemdinlili bir ananın Karayılan'a mektubu
    • 2 Ağustos 2012 ''Daha büyük harita''
    • 27 Temmuz 2012 Ortak mutluluğu planlamak
    • 26 Temmuz 2012 Ortadoğu'da ne oluyor?
    • 24 Temmuz 2012 Bölgesel Kürt yapılanması
    • 19 Temmuz 2012 Erdoğan'ın kurgusu ne?
    • 18 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu için son raunt
    • 27 Haziran 2012 Türkiye sınanıyor

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,136 µs