En Sıcak Konular

Bülent Korucu


Bülent Korucu
0 0 0000

Kozinoğlu ile Karayılan'ın benzerlikleri



İzlerin birbirine karıştığı bir dönemden geçiyoruz.

Ergenekon soruşturmaları başlayalı beri bu karışıklık devam ediyor. Düşman görünenlerin yollarının nasıl kesiştiğini, nasıl ortak hedeflere saldırdıklarını hayretler içinde takip ediyoruz. Ergenekoncular savunma hatlarını karşı devrim üzerine kurdu. Güya 'cemaat' devleti ele geçirmişti ve onu ayakta tutan sütunlara saldırıyordu. O kadar ileri gittiler ki Hanefi Avcı, kendisiyle çelişmeyi bile göze alarak aynı tezi işledi. Kitabın birinci bölümündeki Ergenekon'la ikinci bölümdeki arasındaki büyük farkı hâlâ kimse izah edemedi. Ergenekon yargılamalarını savuşturmak ve sulandırmak üzere yapılan propaganda etkili olamadı. İddianın akıldan uzaklığı bir yana 'Suçlamalar doğruysa soruşturanın kimliğinin ne önemi var?' sorusu, sorgulanan tarafta daha büyük risk korkusu oluşturdu. Söylenenlerin cemaatin işine yarama ihtimali sesleri kıstı, fısıltıya dönüştü. Bugünlerde aynı nakaratı KCK/PKK cenahında görüyoruz. Onlar da kendilerini savunmak yerine 'öcü' hikâyesi anlatmayı tercih ediyor.

Ergenekon soruşturmalarına duyarsız kalan PKK/KCK çizgisi şimdi daha ileri giderek cemaat karşıtlığı bayrağını devralmış görünüyor. Derin devletin mağdurları payesini hak edenlerin başında Kürtler geliyor. Ama Kürtlerin haklarını savunma iddiasındaki örgüt bu temizliğe destek vermiyor. Üstüne üstlük Ergenekon'la aynı hedefe ateş etmekte sakınca görmüyor. Hizmet hareketinin bölgedeki varlığı sanki bugün ortaya çıkmış gibi düşmanlıklarına bahane yapıyorlar. Hâlbuki dün yani 20 yıldır yapılanlar dışında yeni bir şey yok. BDP'li belediyelerin engelleri ve KCK/PKK militanlarının kundaklama girişimlerinden kurtulabildikçe eğitim hizmeti verilmeye çalışılıyor. Bunun için ancak teşekkür edilmesi gerekirdi; aynen Ergenekon soruşturmalarından memnun olunması gerektiği gibi. Düşmanlık naralarının zamanlamasının 'ihale alma' dışında açıklaması yok. 28 Şubat'taki topyekûn hücum sonuç vermedi. Ergenekon sanıklarının çabaları yeterli gelmedi. Genelkurmay'daki birilerinin millet parasıyla kurduğu internet siteleri de cemaati bitiremedi. Sefer görev emri taşıyan yedek birlikler cepheye sürülüyor.

Öğretmenler kopyacı öğrencileri ortak yanlışlarda yakalar. MİT'çi Kâşif Kozinoğlu'nun Aydınlık gazetesinde tefrika edilen notları ile PKK/KCK sözcülerinin konuşmalarını yan yana getirdiğinizde aradaki benzerliğe şaşıracaksınız. Sadece üslup ve metot benzerliği değil, söylem birliği de sağlanmış görünüyor.

Hizmet hareketi 28 Şubat'tan sadece aklanarak değil, aynı zamanda güçlenerek çıktı. Mesnetsiz suçlamalar, kamuoyunda Fethullah Gülen Hocaefendi ve tavsiyeleri etrafında kurgulanan hizmete karşı ilginin yoğunlaşmasına sebep oldu. Aleyhte olsun diye yapılan yayınlar bir anlamda reklama dönüştü. Duymamış olanlar duydu. Yakın durmayanlar karşı taraftaki 'cemaati' iyi tanıdıkları için saffını belirleme ihtiyacı hissetti. Kamu vicdanı bir söylenene bir de söyleyene bakar. Karayılan'la Kozinoğlu'nu aynı safta görenlerin fotoğrafı iyi analiz edeceğini düşünüyorum. Son iki notla bitireyim. Kozinoğlu'nun yazdıklarını gördükçe bu seviyenin nasıl olup da ülkenin en önemli istihbarat kurumunda üst düzey görevler alabildiğine hayıflandım. İki, PKK/KCK medyası sağdan yanaşıp İslam savunuculuğu yapacaksa biraz kurs görmesinde fayda var. 'Cemaatten ayrılmış itirafçıları' konuştururken iyi reklam yapıyorlar: "Kur'an okumayı bilmiyordum. Öğrettiler, günde yarım saat Kur'an okutuyorlardı. Düzenli namaz kıldırıyorlardı. Erkeklerle görüşmemize izin verilmezdi." dedikten sonra 'Akşama kadar Gülen'in kitaplarını okutuyorlardı.' diye eklemek komik kaçıyor. Cemaat o haber metnini Güneydoğu'da dağıtsa talep patlaması yaşar!

zaman

Bu yazı 1,243 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 28 Eylül 2012 Emri verenle alan bir olur mu?
    • 11 Eylül 2012 Siyasette sonuçsuz arayışlar
    • 4 Eylül 2012 PKK'yı kim cesaretlendiriyor?
    • 3 Ağustos 2012 Özkök Paşa'nın tarihî tanıklığı
    • 31 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu, koltuğunu sağlamlaştırdı
    • 27 Temmuz 2012 Anketler ne diyor?
    • 6 Temmuz 2012 Ahmet Şık, Ahmet Şık'ı yalanlıyor
    • 26 Haziran 2012 Karayılan söyledikleri mi kaçırdıkları mı?
    • 15 Haziran 2012 Özal'ın ölümü aydınlanacak mı?
    • 22 Mayıs 2012 Anayasanın dili
    • 11 Mayıs 2012 Başkanlık Türkiye'de uygulanabilir mi?
    • 8 Mayıs 2012 CHP'de yerel seçim mücadelesi
    • 4 Mayıs 2012 AİHM, mahkemeyi ibra etti
    • 17 Nisan 2012 Balyoz'da acı fren!
    • 27 Mart 2012 Balyoz'a ABD'den destek gelmiş!
    • 16 Şubat 2012 MİT tartışmasındaki toz bulutu
    • 8 Şubat 2012 Dindarların talebi özgürlük
    • 3 Şubat 2012 CHP'liler dama oynuyor
    • 31 Ocak 2012 CHP'de anomali doğumun yan etkileri
    • 20 Ocak 2012 Mahkeme aslında 'örgüt var' diyor

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,366 µs