En Sıcak Konular

Fehmi Koru


Fehmi Koru
0 0 0000

Ak Parti Baas, Erdoğan ‘milli şef’ değilse, eee...



Bir ülkenin tam demokrasi ile vesayet skalası arasındaki yerini ne belirler? Yargı ile birlikte asker ve sivil bürokrasinin durumu değil mi? Demokrasilerde yargı bağımsızdır, diğerleri de sivil otoriteye bağlıdır. Vesayetçi rejimlerde ise, yasama ve yürütme dahil bütün kuvvetler, seçilmemiş veya sureta seçilmiş bir odağa bakarak hizaya girerler...

Askeri vesayet yanında, parti vesayeti (Baas) veya lider sultası (Mübarek, Kaddafi) ile yönetilen ülkeler vardır. Türkiye bugün bunlardan hangi modele uyuyor? Askeri vesayet büyük çapta sona erdi; Baas türü bir parti vesayetinden veya Mübarek/Kaddafi benzeri bir lider sultasından söz edilebilir mi?

Günlerden beri gazetelerde yazılanları okuyorum, ekran tartışmalarına kulak veriyorum, ‘vesayet’ sözcüğü bolca geçiyor da soruma cevap teşkil edecek en ufak bir dokundurma göremiyorum. 1950 öncesi gibi iktidar partisi il başkanının aynı zamanda vali ve belediye başkanı olduğu bir ‘parti diktası’ mı söz konusu bugün, Suriye’deki Baas benzeri mi? Tayyip Erdoğan ‘milli şef’ veya ‘ebedi şef’ mi oldu; Kuzey Kore lideri Kim Jong-il türü bir liderlik mi sergiliyor?

En insafsızların bile bu soruları tuhaf karşılayacağını biliyorum. Türkiye’yi Suriye veya Kuzey Kore gibi ülkelerle karşılaştırmak, geçmişte yaşadığımız türden ‘vesayetçi’ bir rejime sahip olduğumuzu ileri sürmek mümkün değildir.

Hem yakın tarihimizin yanlış uygulamalarını geride bıraktık, hem de demokrasimizi bir daha sıkıntıya düşürecek türden maceralar yaşatmayacak, tek kişiye, zümreye, partiye, odağa her türlü gücü tanımayı imkânsız hale getirecek düzenlemeler yapıldı.
Siyasiler gönüllerinden geçirseler, çaba gösterseler bile ‘vesayetçi’ bir rejimi ülkemizde gerçekleştiremezler artık. Halk da buna müsaade etmez.

Eleştirilen belli bir siyasi varlık olduğuna göre, adını da kullanarak açıkça yazayım: ‘Vesayetçi’ bir yaklaşım, demokrasiden sapma, hukuk devleti ilkesine aykırılık, insan haklarına umursamazlık Ak Parti’nin iktidardaki varlık sebebini de yok eder...

Peki, öyleyse son zamanlarda artan, AB ve ABD tarafından hazırlanan raporlara giren, bazı Batılı ağızların da dillendirdiği bu yoldaki şikâyetlere ne diyeceğiz?

Dışarıya ve içte bazı çevrelere yanlış görüntü veren bazı olumsuzluklar yaşandı şu yakınlarda. ‘Ergenekon’ kapsamında Silivri’de yargılanan iki gazeteci, KCK operasyonlarının sonuncusunda tutuklanan bir öğretim üyesi ile bir yayıncı hükümetin özgürlükçü olma iddiasına darbe vurdu.

Aslında ‘yargı’ alanına giren, savcıların talebi ve mahkemelerin kararıyla gerçekleşen her iki gelişme, hükümet adına yapılan bazı açıklamalar ile hükümete yakın bilinen gazete ve yazarların yayınlarına bakılarak Ak Parti’nin günah defterine yazıldı.

Kaldırın o birkaç açıklamayı, tutuklamaları onaylayan yayınları yapılmamış sayın, “Türkiye bugün sivil vesayet altında” veya “Ak Parti’nin artık demokrat olmaya ihtiyacı kalmadı, AKP dönüştürdüğünü sandığımız sistemi kendisi benimsedi” türü medya iddialarını destekleyecek ne kalıyor geriye?

Medyaya biraz daha yakından bakmamız gerekecek...

star

Bu yazı 1,231 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
    • 28 Eylül 2012 Yalan dünya, hem de ne yalan
    • 23 Eylül 2012 Tartışma sağlık alametidir
    • 20 Eylül 2012 Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
    • 18 Eylül 2012 CHP’nin özrünün anlamı
    • 16 Eylül 2012 Hayasızca saldırının düşündürdükleri
    • 11 Eylül 2012 O da bir gün bitecek...
    • 9 Eylül 2012 Ne olur, ne olamaz...
    • 6 Eylül 2012 Suriye politikasına yeniden bakmak
    • 29 Ağustos 2012 Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
    • 26 Ağustos 2012 Hayatları oyun
    • 19 Ağustos 2012 Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
    • 14 Ağustos 2012 Milletvekili neden kaçırılır?
    • 12 Ağustos 2012 ‘Yeni gazetecilik’ denen şey
    • 9 Ağustos 2012 Tuzak varsa tedbir nerede?
    • 3 Ağustos 2012 Komutan tanıklık yaptı
    • 31 Temmuz 2012 Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
    • 24 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
    • 18 Temmuz 2012 CHP’nin Ak Parti açmazı
    • 17 Temmuz 2012 CHP makas değiştirirken...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,320 µs