En Sıcak Konular

Mehmet Altan


Mehmet Altan
0 0 0000

Almanya’daki Türkler, Türkiye’deki Kürtler



Dün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Almanya gezisi sürerken, Türkiye’de de vicdanları rahatsız eden son KCK tutuklamaları nedeniyle ‘Kürt Sorunu’ en önde koşuyordu...
KCK bağlamındaki son tutuklamalar, ‘demokratikleşme’ ve ‘güvenlik’ ile ‘dağa adam çıkarma’ ve ‘dağdan adam indirme’ yöntemlerine yönelik tartışmayı yoğunlaştırarak farklı bir saflaşmaya da katalizörlük ediyor.

Ben, soruna çözüm ararken, hem Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Alman yönetimine yaptığı eleştirileri, hem de Hillary Clinton’ın Türkiye’ye yönelik tavsiyelerini önemsemek gerektiğini düşünüyorum...

Her ikisinin karmasının, Türkiye’nin Kürt Sorunu’nu çözmekle kalmayıp, rahmetli Turgut Özal’ın değişiyle bize ‘çağ atlatacağına’ da inanıyorum...

***

Almanya’da yaklaşık üç milyon Türk yaşıyor ve bunların yaklaşık 700 bini Alman vatandaşı...

Başbakan Erdoğan, önceki gün Almanya’daki ‘üç milyonluk Türkiye’ için taleplerini şöyle vurguluyordu:

“Almanya’nın sosyal dokusunda tartışmasız yer edinen Türklerin, fırsat eşitliğinden, eşit katılımdan ve birlikte yaşama imkânından ne kadar istifade ettiğini sormak ve sorgulamak bizim hakkımızdır.  

Ben her fırsatta ifade ettim, bugün burada da söylüyorum; benim buradaki kardeşim Almanca’yı muhakkak ama muhakkak öğrensin. Benim buradaki kardeşim, hak ediyorsa Almanya vatandaşı olsun. Ama hiç kimse bizden, kendi ana dilimizi unutmamızı beklemesin. Biz, 50 yıl sonra, sadece soyadlarıyla Türk olan, asimile olmuş bir toplum görmek değil; diliyle, kültürüyle, gelenekleriyle, inançlarıyla var olan ve ayakta duran ve yaşadığı ülkeye her yönden önemli katkılar yapan bir toplum görmek istiyoruz.”  

Aslında...

Almanya’daki Türk vatandaşlarımız için istediklerimizi kendi Kürt vatandaşlarımıza versek, Kürt Sorunu’nun ve şiddetin zemini çok büyük ölçüde eriyecek...

Cumhuriyet demokratikleşecek; devlet, Türkiye Kürtlerinin de devleti haline gelecek...

***

Aslında ‘dünya’ da bizden bunu biran önce yapmamızı gittikçe artan bir şekilde talep ediyor...

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın bizim gazeteye de manşet olan Washington’daki Türk Amerikan Konseyi’nde yaptığı konuşma adeta bir yol haritası gibi...

Clinton, liberal ekonomik değerlere atıfta bulunarak, sağlıklı ve canlı bir ekonominin dayanaklarını, ‘görüşlerin serbestçe tartışılabilmesi, bilginin serbestçe akışı ve hukukun üstünlüğü’ olarak sıralıyor...

Kadın ve etnik azınlık haklarının geliştirilmesinin öneminden söz ediyor...

Clinton ayrıca, yargıda hukukun gereklerinin gözetildiği bir ortamı güçlendirmenin ve yolsuzlukla mücadelenin her ülkenin kalkınmasına katkıda bulunacağını, bunun için bir diğer ihtiyacın ‘hür ve bağımsız bir medyayı korumak’ olduğunu tekrarlıyor...

“Demokrasiyi mükemmelleştirme süreci asla bitmez.  

Kendi deneyimimizden de biliyoruz ki bunun için yılmadan çaba göstermek ve geri gidişi önlemek için dikkat gerekmektedir” diyor...

Ben bu konuşmada sadece bir yol haritası görmüyorum, bir ikaz da hissediyorum...

***

Yukarıdaki konuşmalar ışığında, son KCK tutuklamaları da dâhil, Kürt Sorunu’nu çözmek için şu iki soruya cevap vermek gerekiyor:

Dağa adam mı çıkaracağız, dağdan adam mı indireceğiz?

Ve demokratikleşmeye mi öncelik vereceğiz, güvenlik anlayışına mı?

Dağdan adam indirmeyi hedefleyen ciddi, kapsamlı, tutarlı ve sistemli bir demokratikleşmeyi savsaklamak Türkiye’yi cehenneme çevirir...

Demokratikleşmenin savsaklandığı, güvenlik vurgusunun eskiyi aratmadığı yeni bir dönem endişesi herkesi korkutmaya başladı çünkü...

star

Bu yazı 1,116 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Ocak 2012 ‘Tanırım, iyi çocuklar’
    • 9 Ocak 2012 Genelkurmay’a o istihbaratı kim verdi?
    • 6 Ocak 2012 Demokrasi ile ‘biat sistemi’ arasındaki fark
    • 30 Aralık 2011 Bombalama emrini kim verdi?
    • 24 Aralık 2011 Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın adresi
    • 16 Aralık 2011 Susurluk’ta faili meçhul reytingi...
    • 14 Aralık 2011 Ergenekon büyürken uyuyamam...
    • 4 Aralık 2011 Şikeci siyasetin kirli çamaşırları
    • 2 Aralık 2011 Var mı bu yasayı çıkaracak babayiğit?
    • 30 Kasım 2011 Yüzde 3 Türkiye’yi keser mi?
    • 29 Kasım 2011 Devlet-ulustan ulus-devlete geçemeyince
    • 23 Kasım 2011 Ergenekon’un farkında mısınız?
    • 21 Kasım 2011 Birinci Cumhuriyet Dersim’dir...
    • 14 Kasım 2011 Kozinoğlu kalp krizinden mi öldü?
    • 9 Kasım 2011 Kararı alkışlıyor, Bakan’ı kutluyorum
    • 3 Kasım 2011 Almanya’daki Türkler, Türkiye’deki Kürtler
    • 31 Ekim 2011 Cinayet işlemeye özgürlük savaşı mı diyorsunuz?
    • 26 Ekim 2011 Hırsızlar da kardeşiniz mi?
    • 20 Ekim 2011 Keşke gerçek bir ordumuz olsaydı...
    • 19 Ekim 2011 Bir İsrailli kaç Filistinliye bedel?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,817 µs