Engin Ardıç
0 0 0000
Makûs
Yeri cennet olası hocam Tahir Alangu, 1970 yılının ilk günlerinde bizi topladı...
"Mollalar!" dedi...
Öğrencilerine molla demeyi severdi... Cumhuriyet rejiminin liselerini birer "modern medrese" gibi algılamaktan hoşlanıyordu, bunda pek haksız da sayılmazdı.
"Mollalar," dedi, "Neo-Kemalizm gibi birşey tezgâhlamak istiyorlar... Çok dikkatli olun..."
Öğrenci "aktivizmi" hız kazanıyor, asker ve sivil aydınlar diktasına dayalı bir tür "Baas rejimi" kurmak isteyen serseriler güçleniyorlardı, memleketin "biryerlere" gittiği belliydi.
"Çok pis bir dönem geliyor, sakın hiçbir eyleme bulaşmayın, hiçbir örgüte gireyim demeyin, faturası ağır olur..."
"Ama hocam, devrim..." falan diyecek oldular birileri.
"Ne devrimi molla," dedi, "faşizm geliyor. Siz doğu faşizminin ne kadar barbar olabileceğini bilemezsiniz."
Neo-Kemalizm ile ertesi yıl tanıştık.
Bildiğimiz, iliklerimize işletilmiş "klasik Kemalizm"den farkı, daha açık ve "fütursuzca" sergilenmesiydi.
Sonra 1980 yılında yeniden konuk ettik onu.
2003 yılında gene kapıyı çaldı ama içeri giremedi.
Bugün "sütre gerisine" yatmış, canlanmak için kötü günleri beklemektedir.
Asıl tehlikeli olan da, dönem dönem sahneye fırlayan Neo-Kemalizm değil, beyinlere nakşedilmiş olan klasik Kemalizm.
Bunun "Atatürkçülük'le" yani bilimin önderliğinde çağdaş uygarlık düzeyini yakalama ilkesiyle hiçbir ilgisi yok.
Bu düpedüz faşizm. Atatürk'ün adını kullanarak, Atatürk'ün asker özelliklerinden yararlanarak üretilmiş ve ona da dayatılmış faşizm.
Zaman zaman kafasını kaldırıyor değil, bizlere sindirildiği, özümsetildiği için kafası hep dimdik havada.
Hayatımın son yirmi yılı, bu zehirli tortulardan kendimi kurtarmaya çalışmakla geçti diyebilirim...
Fakat beynimizi öyle bir yıkamışlardı, öyle bir şartlanmıştım ki, zaman zaman ben de saçmalayabiliyordum. Gençlerden biri çıkıp bana da faşist dediği zaman şaşırıyordum ve kızıyordum.
Yaşımız ilerledi, kendimizi kurtarabildiğimiz kadar kurtardık. Ama kurtaramayan çok.
Yurt dışında PKK saldırısı ve ardından deprem haberlerini aldım, geldiğimde dehşete kapıldım. Yok, yürek burkucu manzaralardan değil.
Vanlı kardeşlerimiz, birtakım densizler tarafından "teröre destek verdiklerinden dolayı Tanrı tarafından cezalandırılmış" olarak nitelenmişler.
Mide bulandırıcı. Fakat bundan mı, yoksa bıkkınlık veren yavelerden mi daha çok bunaldım, bilmiyorum.
"Kanları yerde kalmayacaktır edebiyatı... Jetlerimiz bomba yağdırıyor edebiyatı... Sınırı geçtik, kahraman ordumuz Irak topraklarında edebiyatı... Hırsız müteahhit malzemeden çaldı edebiyatı..."
Haa, demek ki insanımızın makûs talihi, İnönü mevkiinde iki Yunan tümenini püskürtmekle yenilmiyormuş.
Ve de hükümetin elinde sihirli değnek yokmuş.
sabah
Bu yazı 1,262 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
26 Eylül 2012
Tayyip gitsin de Hitler mi gelsin?
-
15 Ağustos 2012
Atraksiyon
-
29 Temmuz 2012
Akşam diyordun Abbas
-
23 Temmuz 2012
Özeleştirini yap Kemal arkadaş!
-
16 Temmuz 2012
Fransa'nın Kılıçdaroğlu'su
-
15 Temmuz 2012
Onları geri kazanalım
-
4 Haziran 2012
Ay birbirinizden farkınız mı vardı?
-
26 Mayıs 2012
İç savaş istediklerini söylemiştim
-
29 Nisan 2012
Coşku duyulacaaak... Duy!
-
13 Nisan 2012
Osmanlıca dersi de konulsun
-
8 Nisan 2012
Osmanlı'da garaj mes'elesi
-
23 Mart 2012
Hatırlayalım hatırlatalım
-
7 Mart 2012
''Haybeden Şef Gezisi''
-
29 Şubat 2012
Senin de adın Kemal
-
12 Şubat 2012
Lafının ardında dur
-
19 Ocak 2012
Aman oğlum, vururlar ha
-
6 Ocak 2012
Zurnanın zırt dediği yere henüz gelmedik
-
5 Ocak 2012
İlker Paşa bize de ifade versin
-
2 Ocak 2012
CHP'yi destekliyorum
-
19 Aralık 2011
Olmayanı olduramazsınız
Yorumlar
+ Yorum Ekle