En Sıcak Konular

Mümtaz'er Türköne


Mümtaz'er Türköne
0 0 0000

Ne kadar ilerledik?



AB'nin ilerleme raporu taslağı, durum muhasebesi yapmak için uygun bir vesile. Bu raporlar yıllarca Türkiye'ye karşı bir düşmanlığın, en azından ayak sürümenin göstergesi olarak yorumlandı.

'Demokrasiniz geri. Askerler ülkeyi yönetiyor. Hukuk düzeniniz insan haklarına aykırı. İşkence yaygın.' gibi, bu raporlarda tekrarlanan eleştiriler, Türkiye'nin iç işlerine müdahale olarak takdim edildi. Eleştiren, eleştirilir. Ancak üzerimize çökmüş olan boğucu atmosfer, tepkileri de yönlendirdi. Neyse artık herhangi bir kompleksimiz, her hal ve şartta Türkiye'yi küffara karşı kahramanca savunmak gibi bir hamasetimiz kalmadı. İlerleme raporunda yer alan eleştirilerin bir mantığı var. Demokrasi, hukuk, insan hakları konusunda evrensel standartlara göre durum gözden geçiriliyor. Çizgiyi aşan sübjektif yorumlar elbette var. Ama yine de bize, bulunduğumuz yeri belirlemek için sabit bir nokta, bir kerteriz noktası veriyor. Evrensel normlar ile bizim değişen normlarımız mukayese ediliyor. Aynı normların ışığında fiilî durum ve uygulamalar gözden geçiriliyor.

İlerledik mi? Rapor ilerlediğimizi söylüyor. Yeterli mi? Elbette değil. Gidilen yol doğru. Cesur adımlar atılmış. Ama yine temel sorunlar alanında atılması gereken adımlar var. Askerlerin siyasetten çekilmeye zorlanması yeterli değil. Ayrıca her alanda sivil denetimin kurulması ve işletilmesi gerekiyor. YAŞ'ta ve Sayıştay denetiminde eksikler ve boşluklar var. Hukuk sistemi ile ilgili, 2010 referandumu ile yapılan düzenlemeler büyük ilerlemeler ama bu istikamette doldurulması gereken yasal boşluklar duruyor. Yargı ile ilgili sorunlar aynı şekilde azalmakla birlikte devam ediyor. AB raporu, tutuklu yargılama gibi kararların açık gerekçelerinin olması gerektiğini söylüyor. Yeni anayasa yapım süreci ile ilgili olarak müzakereye önem verilmesi gerektiği vurgulanıyor.

AB İlerleme Raporu'nun sıraladığı eleştirilerin bir kısmı zaten geniş taraftarı olan eleştiriler. Bir kısmı da hükümet tarafından bir politika ufku olarak benimsenmiş ve uygulamaya konulmuş durumda; Anayasa için başlatılan müzakerelerde olduğu gibi. Demek ki siyasî-hukukî düzenin meşruiyetine dair standartlarımız artık evrensel standartlarla çakışıyor. Aynı pencereden bakıp, aynı ölçülere uygun adımlar atıyoruz. Ama bizim yine de farklı eleştirilerimiz olmalı.

Türkiye'nin ilerlemesi, arkasında yüzde 50'lik halk desteği olan bir siyasî iktidarın marifeti. Bu ilerleme -her ne kadar büyük adımlar atılmış olsa da- bir siyasî liderliğin, bu liderliğin yüklendiği kararlılık ve istikrarın eseri. Türkiye'nin bugün ulaştığı ileri demokratik düzen -ekonomisi gibi- bir siyasî başarı. Dünyayı sırtında taşıyan Atlas gibi, bugünün siyasî iktidarı yükün altından çekildiği zaman her şey tepetaklak olabilir. Değirmen gürül gürül akan bir suyla değil, çarkları elleriyle çeviren bir hükümetin marifetiyle dönüyor. Kısaca Türkiye henüz kalıcı bir sistem oluşturmayı başarabilmiş durumda değil. Yapısal değişimin vardığı nokta sistemi, kendini idame ettirecek ve bağışıklığını oluşturacak hale getirmekten henüz çok uzak.

Anayasa, bunun için gerekli. Anayasa Türkiye'nin kendi ayakları üzerinde durabilen, dört mevsimde de iş gören bir siyasî düzene geçmesi için bir çözüm değil, büyük bir fırsat. Bu fırsattan kalıcı bir çözümün çıkması anayasanın bütün toplumun katılımı ile yapılmasına bağlı. Bir demokratik düzen ancak halk ona sahip çıkarsa işler. 'Ne düşünüyorsun?' sorusuna 'hiçbir şey' diye çevresine bakınıp cevap veren bir halkla demokrasiyi işletemezsiniz. Anayasa yapım süreci bu yüzden yeni bir anayasa yapmaktan önce halkı demokrasinin öznesi haline getirmek için bir fırsat.

Askerin sivil denetimi, hukukun herkes için adalet dağıtması, insan haklarına sonuna kadar riayet edilmesi, herkesin eşit ve onurlu yurttaşlar haline gelmesi konusunda bu toplumda oluşacak ortak iradeden söz ediyoruz. Siyasî parti kimliklerini, mezhep bağlarını, etnik kökenleri aşan bir ortak bilinç. Demokrasi ancak bu bilinç üzerinde ayakta durabilir, kendini devam ettirebilir ve en önemlisi zorlu sorunları çözecek güce ve çevikliğe kavuşur.

 zaman





Bu yazı 946 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Bu sefer çözülecek mi?
    • 16 Eylül 2012 Din eğitiminde devlet tekeli kalkıyor
    • 14 Eylül 2012 Siyaset, artık dine alet edilmiyor!
    • 13 Eylül 2012 CHP, PKK ile müzakere yapabilir mi?
    • 9 Eylül 2012 Merkez Sağ'ın son noktası
    • 7 Eylül 2012 Başbakan sertleşmekte haklı mı?
    • 28 Ağustos 2012 Hükümet haklı çıktı
    • 26 Ağustos 2012 Kawa ve Ergenekon
    • 24 Ağustos 2012 Terör sorunu ayrışıyor
    • 17 Ağustos 2012 Hem şiddet üreten, hem barış isteyen bir örgüt
    • 16 Ağustos 2012 'Paralel devlet'in iflası
    • 12 Ağustos 2012 Kürt, Türk, Alevî ve Sünni olmak
    • 10 Ağustos 2012 Yangını kim söndürecek?
    • 5 Ağustos 2012 Ordulaşan partiler ve partileşen ordular
    • 22 Temmuz 2012 Davutoğlu haklı çıkarsa?
    • 17 Temmuz 2012 'Hücre yenilenmesi'
    • 29 Haziran 2012 ÖYM'leri kaldırması için hükümete yetki verdiniz mi?
    • 24 Haziran 2012 Türkiye savaşa girer mi?
    • 21 Haziran 2012 Teröre teslim olmak
    • 19 Haziran 2012 Çözüme yakın mıyız?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,089 µs