En Sıcak Konular

Nedret Ersanel



Nedret Ersanel
0 0 0000

Arap Baharını İsrail'e taşıyacak ülkeler listesi…



"Birleşmiş Milletler’den Mavi Marmara Raporu’nun kim sızdırdı" türünden iç gıcıklayıcı sorular ortaya atanlar, "İsrail sızdırmadı" demeye getiriyor herhalde…

Oysa 'o departmanlarda İranlı diplomat' çalıştırılmıyor!.

Raporun afişe edilmesinin Amerika’yı şaşırttığı da söylenebilir…

İsrail’in raporun açıklanmasını bir altı ay daha ötelemeyi talep eden girişimi, New York Times yayınından çok kısa süre önce gelmişti ve Ankara tarafından el tersiyle reddedildi…

ABD Dışişleri’nin Ankara’yı arayarak, “en azından birkaç günlük bir müsamaha" istemesinin ertesi günü de rapor patladı…

İşte tam da bu nedenle raporun İsrail tarafından sızdırıldığına inanmak mümkün.. Tam İsrail stili ve önce talep ederek sonrası için aklanmak bu oluyor.

Keza, ABD’deki İsrail’i güçsüz sayanlara da bir ders var burada..

Birleşmiş Milletler’den ve Amerika’nın gözetiminden raporu kaçırıp dünyanın gözüne sokacak gücü var Tel Aviv’in…

Böylece Türkiye’nin hem de İsrail’in raporun kritik noktalarına önceden vakıf olduğunu görüyorduk ama İsrail’in tamamına sahip olduğu ve buna göre pozisyon aldığını da öğrenmiş olduk. (ABD’nin İsrail’e kızgınlığını duyarsanız, pek kulak asmayın.. Çünkü İsrail’in o gücüne ihtiyacı olacak Beyaz Saray’ın yakın zamanda!)

Örnek vaka olarak incelenesi çok yönü var günlük İsrail-Türkiye ilişkilerinin.. Bilmem hatırlar mısınız; rapor yeni hazırlanmaya başlığı dönemde ABD’den kimi ileri gelenlerin, "beklediğiniz gibi çıkmayabilir rapor, çok üstelemeseniz" türünden ikazları yansımıştı basına…

'Neyse' deyip geçelim mi? 
 
Türk hükümeti, İsrail’e karşı itirazlarının başından beri aynı olduğunu, taleplerinin ilk günden beri açık ve ilkesel olduğunu tekrarlıyor…

Oysa Ankara’nın stratejik bir hedefi de var.. İsrail hükümetinin değişmesi! "Bizim İsrail’le ve İsrail halkı ile bir sorunumuz yok" cümlesinin tercümesi bu.

Stratejik bakışı bu çizgi üzerinden okuduğumuzda, "bölgesel değişimi besleyen dinamikler"in de aynı noktada buluşma ihtimali ortaya çıkıyor!

ABD yönetiminin-hele şu sıralar-İsrail hükümetini değişmiş görmeyi arzu ettiğini söylemesi imkansızsa da, gerçek şu ki; Obama Tel Aviv’de yeni bir hükümetle çalışmayı çok arzu ediyor.

Bu süreci bekleyen 3 basamak bulunuyor…

Önemli ilk işaret Mısır’ın son gelişmeler karşısında benimseyeceği tutum olacak..

Mısır, Türkiye’nin yanında konumlanırsa, yeni hattı "ABD-Mısır-Türkiye üçgeni" olarak tartmak mümkündür. (Sağlaması: Erdoğan’ın Gazze’ye geçişine Kahire ne diyeceği olabilir.)

Başbakan’ın Mısır ziyareti eğer Gazze’ye geçiş olanaklı kılınmaz gerçekleşmeyecek.. Yani Ankara Mısır’ı "tarafını seç"e zorluyor.

Peki Mısır tarafını nasıl seçer?

Mısır yeni yönetiminin İsrail ile ilişkileri çok iyi değil. İki ülke arasında uzun zamandır yaşanmayan tatsızlıklar yaşanıyor.. Ama Ortadoğu’nun liderliği üzerine rekabet söz konusu olduğunda, Mısır’ın Ankara’yı kolayca arkalamayacağı varsayılabilir!

Eğer arkalar ise tali bir bilgi de edinmiş olacağız ki, o da; Arap Baharı’ndaki ABD rüzgarının İsrail’e de esebileceğidir!..

Arap Baharı’nın İsrail’e ne zaman ulaşacağı bu tartışmanın önemli ayaklarından biridir ve Ankara, baharın Tel Aviv’in kapısını çalmasına destek vereceğini de tasarlamış görünüyor!

Haliyle, İsrail’de yeni bir hükümet arzusu yaygın olmakla beraber "yöntem" de kendini göstermekte.. Olur veya olmaz ayrı konu ama.. İlginç.

İkinci nokta, "Filistin Devleti'nin ilanı" sürecidir.. BM’de ABD’nin takınacağı tutum açık işaret olacaktır... Türkiye’nin bu masada da öncü rol istediği aşikar.

Üçüncü nokta ilk ikisini zora sokacak biçimde burada başlıyor: ABD seçim dönemi hızla Beyaz Saray’ı etkisi altına alıyor. Amerika için hep olağanüstü bir dönemdir seçimler.. Obama’yı olağanüstü yeni kararlar almaktan alıkoyacaktır!

İsrail’in ABD üzerinde artacak etkisine karşın, Washington-Ankara ilişkilerinin de yeni/sağlam palamarları bulunuyor.

Irak ve Afganistan ABD’nin Türkiye’ye bağımlılığıdır.. Amerika için o kadar kritiktir ki; söz verilen ve boşa harcanan yıllardan sonra Amerikan ordusu "fiilen" terör örgütüne karşı askerlerini kullanmaya başlıyor! (Şişirilmiş bir haber değil ise-ki taze olduğu için detayları zamanla çıkacaktır-başlıbaşına vakadır.)

Akdeniz’in kaynayan sularında boğulmaması gereken bir tesadüf de "kalkan" meselesidir. Füze kalkanı radarlarının raporun sızmasından sadece saatler önce kurulacağının açıklanması-kim ne derse desin-manidardır… (Kaldı ki, tıpkı yukarıdaki konular gibi ABD’yi Türkiye’ye bağlayan ayrı bir adımdır. Ve tersi!)

Bununla beraber bazı merak konuları var: Füze radarlarına gelecek bilgilerden İsrail’in haberdar edilmesi noktasındaki Türkiye çekincesi ne oldu?

Şimdi askeri işbirlikleri de iptal edildiğine göre?. Yoksa, "iki NATO ülkesinin birbirinden bilgi esirgemesinin mümkün olamayacağımı" söylendi?

Esasen radarın yakaladıklarının İsrail’le paylaşılmasının istenmediğine ilişkin bilgi biraz da İran’a mesaj için olmalı!. Tersine, yakın zamanda gazetelere çıkan, "Çatışma anında İran önce radara saldırır" minvalli haberlere nerenin şekat gösterdiği de...

İşin bu noktalara erişeceği kestirilebilir miydi ve daha ileri bir iddia olarak, planlanmış olduğu söylenebilir mi?

Kimi fikir jimnastiklerine göre 12 Haziran seçimlerinin ertesi yapılan balkon konuşması bazı ipuçları barındırmaktadır…

Aynı resmin bir köşesi, 'Suriye’yi ver İsrail’i al' denklemine dayandırılabilir mi?

Eşitsiz gibi görünse de, Suriye eşittir İran kabul edildiğinde, ortaya eksiksiz bir "kazan-kazan" tablosu çıkacaktır...

İsrail basını ise iki ülke arasındaki ilişkileri analiz ederken, bir tür kerteriz noktası saydığı okumayı tekrarlamayı sürdürüyor: "Ortadoğu şekillendirilirken Türkiye’nin İsrail ile bağlantısının gözükmesi zor" diye…

Ve tabii Akdeniz..

Bu köşenin okurları Akdeniz meselesinin hassasiyetine ve derinliğine herkesten önce vakıf oldular..

Yine öyle olacak.

Not: İsrail ile Türkiye Deniz Kuvvetleri’nın kıyasını yapan metinler, okur için albenili haberlerdir. Ben daha çok, Deniz Kuvvetleri’nin-örneğin-son iki yıldır uzak/yakın denizlerdeki faaliyetlerine göz atılmasının hayli stratejik bakış üreteceğini düşünüyorum. Buna rağmen manteşin verdiği sözü tutmak gerekir: 45 ayrı uluslararası kabul görmüş kıstasa göre TSK dünya çapında 6’ın sırada, İsrail ordusu ise 10’uncu sırada bulanmakta. Benzer değerlendirmelerde bu oranlar değişiyor olsa da aradaki fark aynı kalmakta. Deniz Kuvvetleri’nde ise bu açık daha fazladır! Fikir olsun diye: Türk Donanması’nın sahip olduğu gemi sayısı: 265 (2011), İsrail Deniz Kuvvetleri’nin sahip olduğu gemi sayısı: 64 (2011)

http://twitter.com/NedretErsanel



Bu yazı 5,237 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 13 Mayıs 2014 Ruslar UFO’larla bizim gibi it dalaşı yapabilir mi?
    • 6 Mayıs 2014 Berlin, Obama’nın (en iyi) arkadaşı değil
    • 29 Nisan 2014 'Manidar Zamanlama'ları Ayarlama Enstitüsü
    • 22 Nisan 2014 Albino çocuk ve beyaz kurdeleli uzaylılar inlere girebilir mi?
    • 15 Nisan 2014 'ABD'den Türkiye çıkışı' yazılır, 'ABD'den sakın çıkma' okunur!
    • 8 Nisan 2014 İsrail yanımıza, Rusya kolumuza, ABD nereye?
    • 31 Mart 2014 Erdoğan'ın yolu 'oralarda' anlaşıldı mı?
    • 25 Mart 2014 Twitter'ı kapatan Facebook'u niye kapatmadı?
    • 17 Mart 2014 Tokalaştığınız el işe yaramaz, diğer el önemli!
    • 10 Mart 2014 Büyük resme çıplak gözle bakılmaz
    • 4 Mart 2014 Dünyanın söküldüğü yer
    • 25 Şubat 2014 Aurens'in raksını Hüseyin alkışlıyor...
    • 11 Şubat 2014 Uçak gemisinden korkabilirsiniz ama büyüğü var
    • 4 Şubat 2014 Angel(a)’nın kanatları ve ışığın askerleri!
    • 28 Ocak 2014 MİT’i kelepçelemekten daha 'sembolik delil' ne olabilir...
    • 21 Ocak 2014 Akdeniz’de Çin-Rus tatbikatı ‘devlet TIR’larını rahatlatır mı?
    • 13 Ocak 2014 Rusya, İran yüzünden Londra'ya elinin tersiyle...
    • 7 Ocak 2014 Enerjiniz olmadan enerjiyi mi kontrol edeceksiniz?
    • 31 Aralık 2013 2014: Bize ne olacaksa, tüm bölgeye o olacak!
    • 24 Aralık 2013 Türkiye'nin canını o yüzden yakıyorlar

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,525 µs