En Sıcak Konular

Fehmi Koru


Fehmi Koru
0 0 0000

Rejimler ve sorunlar benzemezse, çözümler benzeyebilir



Güney Afrika ile Türkiye arasında sorunlar açısından hemen hiç benzerlik yok. ‘Güney Afrika Cumhuriyeti’ adlı ülkenin siyah çoğunluğu, beyaz azınlığı var; ikisine de benzemeyen sarı benizli Asyalıların ülkedeki varlığını da unutmamalıyız. Sadece renkleri farklı değil o ülke insanlarının, dinleri de farklı farklı... Ayrıca beyazlar da aynı kökenden değil; İngiliz kökenlisi yanında Hollanda, Fransa ve Alman kökenliler de çok...

İki ülke arasındaki benzemezlik, tarihi geçmiş bakımından daha da fazla. Hep birilerinin egemenliği altında bulunmuş Güney Afrika; bu yüzden büyük savaşlara sahne olmuş... Savaşlar beyazların hangi kökenlisinin ülkeye egemen olacağı üzerine yapılmış hep; çoğunluğu teşkil eden yerli halka “Sizi kim yönetsin?” diye sormak bile akıllarına gelmemiş, topraklar üzerinde gözü olan beyazların...

Dünyanın en yüz karası rejimlerinden biri çok uzun yıllar Güney Afrika’da hüküm sürdü: Beyazlar ipleri sürekli ellerinde tutabilmeyi ‘renk ayırımcılığı’ (‘apartheid’) ile sağladılar: Siyahlar kendi topraklarında en az hakka sahipti; Asya kökenliler ile melezlerin hakları siyahlardan biraz fazlaydı. Ülkeyi yöneten beyazlar İsviçre düzeyinde bir hayat sürerken, en ağır işleri gördürdükleri siyahlar Somali düzeyinde sürünüyordu.

Akıl alır gibi gelmese de, 1990’lara kadar, aynı ülke içerisinde üç farklı standart uygulandı Güney Afrika’da... İnsan hakları duyarlılığı arttıkça Batılı kitleler vatandaşı oldukları ülkelerin yöneticilerini bu yüz karası duruma daha fazla tahammül edilmemesi için sıkıştırmaya başladı. Batılı ülkelerin uyguladığı kapsamlı boykotlar ile silâhlı mücadeleyi de ihmal etmeyen Afrika Milli Kongresi (ANC) adlı siyahların partisinin şiddet eylemleri rejimi temelinden sarstı.

Ülkenin adını işitmemiş olanlarımız bile Nelson Mandela adını mutlaka duymuştur. Mandela siyahların lideriydi ve verdiği ayrımcılık-karşıtı mücadele yüzünden hayatının büyük bölümünü hapiste  geçirmişti.

Görüyorsunuz, Güney Afrika’yla Türkiye arasında hemen hiç benzerlik bulunmuyor. Ancak yine de görmek isteyen göz, iğrenç ‘apartheid’ rejiminin herkesin eşit oy hakkına sahip olduğu demokratik yönetime yerini bırakması sürecinden sonuçlar çıkarabilir. Öylesine çağdışı bir rejim bile, barışçı bir süreç sonucunda değişip uygar milletler camiası içerisinde yerini alabildi.

Merakımızı yitirdiğimiz, meraklı olanlarımız da bizde yaşananlarla başka ülkeler deneyimlerinin yalnızca kabuğuna bakarak benzerlik bulmaya çalıştıkları için, “Güney Afrika bunu nasıl başardı?” sorusunu soranımız çıkmıyor. Oysa, teröre muhatap bir ülkenin, iğrenç bir rejime sahip olmasına rağmen, normalleşmeyi başarması dikkatimizi çok önce çekmeliydi.

Hiç kuşkunuz olmasın: Güney Afrika’nın yaşadığı süreç bizim için de öğreticidir.

Konunun şimdi aklıma gelmesi, Dışişleri Bakanı Prof. Ahmet Davutoğlu’nun Başbakan Tayyip Erdoğan’la gittiği Somali’den yolunu Güney Afrika’ya çevirmesi sebebiyle... Evsahibi ülkenin yetkilileriyle ikili ilişkileri görüşecekmiş...

Oraya kadar gitmişken geçiş sürecinin nasıl başarıldığını birinci ağızlardan öğrense ne iyi olur.

star



Bu yazı 1,302 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
    • 28 Eylül 2012 Yalan dünya, hem de ne yalan
    • 23 Eylül 2012 Tartışma sağlık alametidir
    • 20 Eylül 2012 Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
    • 18 Eylül 2012 CHP’nin özrünün anlamı
    • 16 Eylül 2012 Hayasızca saldırının düşündürdükleri
    • 11 Eylül 2012 O da bir gün bitecek...
    • 9 Eylül 2012 Ne olur, ne olamaz...
    • 6 Eylül 2012 Suriye politikasına yeniden bakmak
    • 29 Ağustos 2012 Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
    • 26 Ağustos 2012 Hayatları oyun
    • 19 Ağustos 2012 Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
    • 14 Ağustos 2012 Milletvekili neden kaçırılır?
    • 12 Ağustos 2012 ‘Yeni gazetecilik’ denen şey
    • 9 Ağustos 2012 Tuzak varsa tedbir nerede?
    • 3 Ağustos 2012 Komutan tanıklık yaptı
    • 31 Temmuz 2012 Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
    • 24 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
    • 18 Temmuz 2012 CHP’nin Ak Parti açmazı
    • 17 Temmuz 2012 CHP makas değiştirirken...

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,069 µs