Fehmi Koru
0 0 0000
Sağduyumuzu kaybetmeyelim de...
Herhalde farkındasınızdır: PKK eylemlerine karşı tepkiler sertleştikçe PKK’nın eylemleri de, şehitlerin sayısı da artıyor...
Çeyrek yüzyılı ve 40 bin insanımızı heba ettiğimiz o kısır-döngüye bir kez daha girmenin eşiğindeyiz. Kısır-döngüye düşüldüğü andan itibaren göz gözü görmez oluyor, sağduyu elden gidiyor, sadece şiddeti ve karşı-şiddeti konuşuyoruz.
PKK’yı besleyen kaynak, hiç kuşkunuz olmasın, o kısır-döngüdür...
Terör örgütleri, başlangıçta hangi amaç için şiddete başvurmuş olursa olsunlar, varlıklarının belli bir döneminde, döktükleri kanın etki alanına girerler. İlk eylemlerinde zorlanan militanların gözlerini zamanla kan bürümeye başlar. Amaç geri plana itilir, eylemin kendisi varlık sebebi haline dönüşür.
Zaten, teröre bulaşmış militanların ne olacağı konusu, bu yüzden, terörü sonlandırma çabalarının hemen başında ele alınır. Öldürmeyi hayat tarzına dönüştürmüş insanları alışkanlıklarından vazgeçirmeye, ona çıkış yolu göstermeye öncelik verilir.
Ayrılıkçı terör neredeyse 30 yıldır Türkiye’nin başının derdi. Bunun anlamı, 20’li yaşlarında örgüte katılmış militanlardan lider düzeyine gelmiş olanların bugün 50’li yaşlarını sürdürüyor olduğu gerçeğidir... Hayatlarının yarıdan fazlasını kanlı eylemleri planlamakla, kan dökülmesi için emir vermekle geçirmiş, her gece yastığa başını koyarken tepesine bombalar yağabileceğini düşünen insanlar bunlar...
Korkarlar mı korkmazlar mı, bilemem, ancak teröre bulaşmış militanların çok farklı bir hayatları ve o hayata uygun tercihleri olduğunu tahmin edebilirim.
Demokratik yöntemlerle çözümü konusunda umuda kapıldığımız ‘Kürt sorunu’, hayatları dağda geçmiş, öldürmede deneyimli kadrolar açısından bizler gibi mi değerlendiriliyordur dersiniz?
Militanlar, “Ne güzel, artık Kürt kimliği üzerinde baskı kalmadı... Ne güzel, Kürtçe her alanda rahatlıkla kullanılabiliyor... Ne güzel, ‘yerinden yönetim’ de gelirse, her bölge gibi biz de kendimizle ilgili kararlarda daha fazla söz sahibi olacağız...” diye seviniyorlar mıdır sözgelimi?
Bir adım daha ileri gidelim ve BDP’nin ‘demokratik özerklik’ talebine olumlu yaklaşıldığını düşünelim: Dağdaki militan “Amanın ne güzel, artık dağdan inmemizin zamanı geldi” tepkisini mi verir sizce?
Geride bıraktığımız ‘terörlü yıllar’, sertleşmeyle, şiddete karşı şiddet kullanmayla terörün alt edilemediğini öğretmiş olmalı. Terörün kaynaklandığı bölgedeki bütün güçlerin kararlı katılımı olmaksızın, yalnızca bir ülkenin askeri çabaları sonuç almada yetersiz kalıyor. Birinin ortadan kaldırmaya çalıştığını bir başka devlet himaye edince nasıl sonuç alınsın?
PKK terörünün kaynaklandığı bölgede, Türkiye’den başka Irak, Suriye ve İran var; bölgesel Kürt Yönetimi var; ABD var...
Terörün kökünü silâha başvurarak kazımak, bölgede askeri varlığa sahip bütün (veya bütüne yakın) unsurların ortak çabasıyla mümkün olabilir ancak... Ya da, demokratikleşme yolunda hız kesmeden hamlelere devam ederken, tetikten elini çekmesi beklenen dağdaki militanın âkıbetini her tarafa makul gelecek bir formüle bağlamakla...
Artan şehitler, heyecana kapılıp muhatap olduğumuz sorunun gerçek yüzünü unutturmasın...
star
Bu yazı 1,332 defa okundu.
Diğer köşe yazıları
Tüm Yazılar
-
30 Eylül 2012
Ak Parti kongresinin düşündürdükleri...
-
28 Eylül 2012
Yalan dünya, hem de ne yalan
-
23 Eylül 2012
Tartışma sağlık alametidir
-
20 Eylül 2012
Darbeler, CHP ve Deniz Baykal...
-
18 Eylül 2012
CHP’nin özrünün anlamı
-
16 Eylül 2012
Hayasızca saldırının düşündürdükleri
-
11 Eylül 2012
O da bir gün bitecek...
-
9 Eylül 2012
Ne olur, ne olamaz...
-
6 Eylül 2012
Suriye politikasına yeniden bakmak
-
29 Ağustos 2012
Türkiye Pakistan, Hatay da Peşaver değil...
-
26 Ağustos 2012
Hayatları oyun
-
19 Ağustos 2012
Orhan Pamuk tiksiniyormuş, ben acıyorum...
-
14 Ağustos 2012
Milletvekili neden kaçırılır?
-
12 Ağustos 2012
‘Yeni gazetecilik’ denen şey
-
9 Ağustos 2012
Tuzak varsa tedbir nerede?
-
3 Ağustos 2012
Komutan tanıklık yaptı
-
31 Temmuz 2012
Abdullah Gül ‘yeniden’ ha, gerçekten mi?
-
24 Temmuz 2012
Kılıçdaroğlu siyaseti kirli (mi) görüyor
-
18 Temmuz 2012
CHP’nin Ak Parti açmazı
-
17 Temmuz 2012
CHP makas değiştirirken...
Yorumlar
+ Yorum Ekle