En Sıcak Konular

Mahmut Övür


Mahmut Övür
0 0 0000

'Tu bi xêr hati Welatê xwê...'



Önceki gün Kürt hareketinin sivil siyasetçilerinden Kemal Burkay, 31 yıl sonra Türkiye'ye döndü. Bu dönüşün siyasi bir karşılığı var mı henüz belli değil. Ama hem çevresinde, hem de Türkiye'de böyle bir beklenti olduğu da çok açık.
Doğrusu PKK-DTK ve BDP ekseninde güçlenen Kürt siyasetinin "sivilleşmeye evirilmesi" veya onun dışında "sivil bir ses" arayışı hep var.Çünkü Türkiye'de "devlet ve siyaset" değişti ve değişiyor. Burkay'ın Atatürk Havaalanı'nda karşılanmasında bile bunu görmek mümkün.
Çok değil 12 yıl önce Öcalan, Kenya'da yakalanıp uçakla Türkiye sınırına girdiğinde yüzü maskeli komutan şöyle diyordu:
"Memleketine hoş geldin..."
Önceki gün yine bir Kürt lider Yeşilköy havaalanından Türkiye'ye girerken durum çok farklıydı. Kemal Burkay, bu kez diplomatların kullandığı bölümden Türkiye'ye giriyor ve onu elinde çiçekle İstanbul Vali Yardımcısı Ahmet Aydın karşılıyor ve şöyle diyordu:
"Tu bi xêr hati Welatê xwê..."
Sivil iktidar, sivil siyasetçiyi böyle karşılıyor. Bu Türkiye'nin 12 yılda nasıl değiştiğine işaret. Türkçe karşılamadan Kürtçeye geçiş simgesel de olsa önemli. Ancak sadece "sözde" değil "özde" de bir değişim yaşandığını görmek gerekiyor.
Önce 12 Eylül Anayasa referandumuyla yüksek yargıda, şimdi de genelkurmay başkanı ve üç komutanın istifasıyla TSK'de büyük bir değişim yaşandı. Bu sivil siyasete müdahale eden yapıların artık eskisi gibi hareket edemediğini ve daha önemlisi yenildiğini gösteriyor. Bundan sonra sorunların çözüm adresi, elinde silah bulunduran devlet ve asker değil, sivil iradedir.
Aslında 12 Eylül Anayasa referandumundan sonra "Öcalan artık askeri değil, sivil iktidarı hesaba katacak" diye yazmıştık. Doğrusu Öcalan bu gerçeği görse de ne PKK içindeki bazı güçler ne asker ne de diğer muhalefet partileri görmedi.
Şimdi geldiğimiz noktada askerlerin istifasıyla sivil siyasetin önü çok daha net açıldı. Kuşkusuz hala risk taşıyan bir siyasi zemin var ama ortada da yüzde 58 ve yüzde 50 oya dayanan bir iktidar var. Bu saatten sonra silah ve kaos ortamı yaratarak bir yere varılamaz.
Bu süreç Kürt hareketini de mevcut muhalefeti de daha sivil bir zemine çekecektir. Belki de siyasete girmek istemediğini söylese de Kemal Burkay'ın dönüşü bu süreci hızlandırır. Çünkü normalleşmeye ve barışa bu toprakların ihtiyacı var. Kamuoyunda "Balıkçı" kod adıyla bilinen İlhami Işık önceki gün Taraf'ta Neşe Düzel'e verdiği röportajda bakın ne diyor:
"Devlet, 'Ben değişiyorum. Kürtlerin hak ve taleplerine bakış konusunda ben kendimi değişime tabi tuttum. Gerek Ortadoğu'daki rolüm, gerek AB ile ilişkilerim açısından da ben değişiyorum. Benim tercihim değişimdir. Ama sadece benim değişmem yetmiyor. Karşı tarafın da değişmesi lazım. Karşı taraf değişmezse, benim değişimim aksar. Bu değişim, acılarla dolu olur' dedi ve Öcalan'ın bunu görmesini istedi. Devlet, Öcalan'a, 'Sen de değiş' dedi. Esas, can alıcı mesaj buydu. Diğerleri ayrıntıdır."
Aslında Kürt hareketinin tarihine bakılınca Kürt hareketi de çok değişti. Bağımsızlık talebinden "demokratik özerkliğe" geldi. Sandıktan çıkarak Ankara'ya yöneldi. Bu siyaseten önemli bir değişimdi. Bunu da görmek gerekiyor. Bir anlamda son virajdayız. Virajı engelleyen iki sorun kaldı; silah ve güven meselesi... Askerin siyasetin denetimine girmesi belki bu virajdaki iki zorluğu da ortadan kaldırır.


sabah

Bu yazı 1,293 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 AK Parti kongresi ve Barzani
    • 28 Eylül 2012 AK Partili Babuşçu iddialı: Yüzde 55
    • 23 Eylül 2012 CHP'nin 'Balyoz' ikilemi
    • 20 Eylül 2012 Otobüste 200 er
    • 18 Eylül 2012 CHP günahlarından arınıyor
    • 11 Eylül 2012 CHP hâlâ derdini anlatamıyorsa
    • 1 Eylül 2012 Ya silah ya siyaset
    • 30 Ağustos 2012 CHP neden Kürt raporu yazamıyor?
    • 19 Ağustos 2012 Barışı kirletmemek lazım
    • 14 Ağustos 2012 Aygün'ün kaçırılmasında garip sorular
    • 10 Ağustos 2012 Diyarbakır'dan Şemdinli'ye bakmak
    • 24 Temmuz 2012 Üç CHP'li anlaşamıyorsa...
    • 19 Temmuz 2012 CHP'de 'maymuncuk liste' savaşı
    • 18 Temmuz 2012 CHP, zamanın ruhunu yakalar mı?
    • 17 Temmuz 2012 CHP kurultayı gölgede mi kaldı?
    • 8 Temmuz 2012 Siyasetin yeni aktörleri
    • 6 Temmuz 2012 CHP'de kurultay pazarlamacıları
    • 3 Temmuz 2012 Zana'nın demokratik yolu
    • 24 Haziran 2012 Uçak düşürme bir tuzak mı?
    • 19 Haziran 2012 Gülen'in kararı neyin sinyali?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,498 µs