En Sıcak Konular

Ahmet Taşgetiren


Ahmet Taşgetiren
0 0 0000

Ölülerin başlarına basarak...



Bugün size, bir yanlış hesaptan söz edeceğim.

Kürtçü siyasetin yanlış hesabından.
Bilen bilir. 68'li, 78'li yıllarda, yani sosyalist-komünist hareketin çıldırdığı yıllarda sokak gösterileri, üniversite amfilerindeki forumlar Nazım Hikmet'in "güneşi içenlerin türküsü" şiirinin şu mısraları ile çınlardı:
"Akın var - güneşe akın! - güneşi zaptedeceğiz - güneşin zaptı yakın!"
Bu mısralar şiirin nakaratı idi. Uzunca bir şiirdi ve devrim, kan, adanmışlık, yardan serden geçiş, ölümü kutsayan mısralar yüklenmişti. Mesela şöyle:
"Bu bir türkü:- toprak çanaklarda - güneşi içenlerin türküsü!
 Düşmesin bizimle yola: - evinde ağlayanların - göz yaşlarını - boynunda ağır bir - zincir - gibi taşıyanlar! - bıraksın peşimizi - kendi yüreğinin kabuğunda yaşayanlar!
 Biz topraktan, ateşten, sudan, demirden doğduk! - güneşi emziriyor çocuklarımıza karımız,
....
 Merdivenlerimizin çengelini yıldızlara asarak, - ölülerimizin başlarına basarak - yükseliyoruz - güneşe doğru!
Ölenler - dövüşerek öldüler; - güneşe gömüldüler. - vaktimiz yok onların matemini tutmaya!"
Evet işte böyle: "Ölülerin başlarına basarak yükseliyorlardı güneşe doğru! Ölenler dövüşerek ölmüşler; güneşe gömülmüşlerdi. Ve onların yasını bile tutmaya vakit yoktu! Çünkü güneşe akın vardı ve güneşin zaptı yakındı!"
Bu bir hesaptı, tutmadı. Kimi Marks'ın posterini taşıdı sokaklarda, kimi Lenin'in, Mao'nun hatta Stalin'in. Sosyalizm kurtuluştu.
Ama 1989'a gelindiğinde Gorbaçov "Biz tıkandık" diye seslendi Moskova'dan.
Perestroyka ve Glasnost, Sovyetler'in canına okudu birkaç yıl içinde...
Şimdi acaba o günün devrimcileri içinde hâlâ Nazım Hikmet'in "Güneşi içenlerin türküsü"nü okuma coşkusunu yaşayanlar var mıdır?
Şimdi Marksist-Stalinist Kürtçü siyasete bakıyorum, orada da geç kalmış bir "güneş türküsü" söyleyenler var. Esip savuruyorlar. Yok Bastil baskını, yok şehirlerin zaptı, yok tek taraflı özerkliğin içini doldurmak...
Ortada sanırsınız ki beleş buldukları bir Türkiye var.
Dünya onlara göz kırpıyor, "Hâlâ ne duruyorsunuz" gibi mesajlar veriyor ve onlar, bir an önce dağlardan, taşlardan sonra şehirleri de ateşe verip, zafer ilan etmeye hazırlanıyorlar!
Ümit "Fıretına çocuklar"da!
Kandil'in, İmralı'nın, şehrin "Baba"ları böyle söylüyor.
Bizi dinlemezseniz, fırtına çocuklar canınıza okurlar!
Bunun anlamı, sokağa çocukları süreriz!
Evet sürüyorlar da. Hatta kadınları da sürüyorlar.
Kadınların çocukların arkasında Marksist Stalinist bir oyun oynuyorlar.
Bence yanlış hesap!
Çok yanlış.
Ne dünya okumaları doğru ne Türkiye okumaları!
Hep diyorum. Başkasının yumruğunu görmeyen kendi yumruğunu balyoz sanırmış.
"Şehirleri yakar, yıkarız."
Başkalarının elleri de armut toplar öyle mi?
Bu hesap yanlış. Bu hesap, o çocukları da, o kadınları da, Türkler'i, Kürtler'i herkesi ateşe atma hesabıdır. Buna akıl da isyan eder yürek de. Türk'ün yüreği de, Kürt'ün yüreği de.
Yazık ki bedel ödeniyor. Binlerce can gidiyor. "Baba"lar orada duruyor, delikanlılar dağda, sokakta, orada burada can veriyor. Yazık.
Sovyetler dağılınca, bütün komünist ülkelerde, dünya çapında para babaları ortaya çıktı. Onlardan birisi İngiliz futbol takımı Manchester United'i satın aldı.
Emin olun, "Özerk Kürt yönetimi" de, bir yandan eli kanlı Pol Potlar üretecek, bir yandan kızıl milyarderler...
Kaç çocuğun cesedi üzerine kurulacak bu yapı? Kaç cesedin başına basılacak, kaç güneş zaptedilecek?
Alçakça bir hesap bu.
Bu hesap er geç duvara toslayacak. Ama dileyelim bedeli ağır olmasın. Dileyelim Ankara akilane davransın, dileyelim Kürtler arasından akil adamlar çıksın, dileyelim medyadan akıl dışı pohpohlamalar gelmesin.


bugün

 

 

 

 




Bu yazı 1,218 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 25 Eylül 2012 Vesayet tortusunu silmek...
    • 20 Eylül 2012 Ana gündem: Terörü yok etmek
    • 12 Eylül 2012 Gültan Kışanak kaçırılsa...
    • 11 Eylül 2012 AK Parti formatının önemi
    • 9 Eylül 2012 Ne kadar çok ''keşke'' diyoruz
    • 7 Eylül 2012 ''Akil adam'' enstrümanı
    • 28 Ağustos 2012 MGK ne yapacak?
    • 26 Ağustos 2012 Düşme, düşersen üzerine çullanırlar
    • 19 Ağustos 2012 Bayram nostaljisi
    • 14 Ağustos 2012 Aygün ve bölgenin çıplak gerçeği
    • 12 Ağustos 2012 115 asker ölseydi...
    • 9 Ağustos 2012 ''Güvenlikçi politika''
    • 7 Ağustos 2012 Şemdinlili bir ananın Karayılan'a mektubu
    • 2 Ağustos 2012 ''Daha büyük harita''
    • 27 Temmuz 2012 Ortak mutluluğu planlamak
    • 26 Temmuz 2012 Ortadoğu'da ne oluyor?
    • 24 Temmuz 2012 Bölgesel Kürt yapılanması
    • 19 Temmuz 2012 Erdoğan'ın kurgusu ne?
    • 18 Temmuz 2012 Kılıçdaroğlu için son raunt
    • 27 Haziran 2012 Türkiye sınanıyor

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,257 µs