En Sıcak Konular

Ali Bulaç


Ali Bulaç
0 0 0000

Dört aktör



Ülke olarak zekâmızdan şüphe içinde değilsek, Silvan'da 13 askerin şehit edilmesi olayını birilerinin "zaman ayarlı provokasyon"u olarak düşünebiliriz. İstenen, operasyonların sürmesidir.

Operasyonlar mukabil şiddet ve terörü, şiddet ve terör başka operasyonları azdırır. Ve bu böyle gider. İşte "güvenlik ve şiddet merkezli süren Kürt sorunu" tam olarak budur. Bu sayede siyaset demokratikleşemiyor, devlet hukuka dayalı hale gelemiyor, Türkiye sosyolojik ve maddi olarak değişirken, değişimin anayasal zemini kurulamıyor.

Olayları yakından takip edenler, "amaçsız operasyon ve kör şiddet" olmadığını bilirler. Hasan Sabbah'ın haşhaşileri bile amaçlı suikastlar düzenliyorlardı. Bu son olay da amaçsız olamaz. Bu tür olayların zamirdeki hedeflerini teşhis edebilmek için zamanlamaya, sonuçlarına ve kime hangi faydayı sağladığına bakmak lazım. Zamanlama belli: Türkiye, yeni bir seçimden çıkmış bulunmaktadır. Katılım ve temsilin en yüksek olduğu bir seçim bu. Seçimin motivasyonu "yeni bir anayasa" ümididir. Bir miktar hevessiz görünse de MHP dâhil, diğer üç parti de yeni anayasaya evet diyorlar; toplumda yüksek düzeyde bir beklenti söz konusu.

Gel gör ki, bir anda yeni sürecin motor güçlerinden biri olması beklenen anamuhalefet partisi, öylesine saçma, acemi ve yüzüne gözüne bulaştırdığı bir "yemin krizi" çıkardı ki, kendini küçük düşürmekten ve seçmeninin dahi moralini bozmaktan başka bir işe yaramadı.

Diğer önemli aktörün BDP olması beklenirdi. Bugünlerde BDP'yi ve bu çizgide siyaset yapan siyasi aktörleri çözmek hayli maharet gerektirir. 12 Eylül referandumuna giderken, "kısmi anayasa değişikliği" sürecinde "siyasi partileri kapatmayı zorlaştıran değişikliğe hayır demesi" zaten herkesi şoka uğratmıştı, yaptığı başlı başına bir garabetti. Bir siyasi çizgi düşünün, kurduğu partiler kapatılıyor, bu çizginin legal siyaset yapmasını sağlayacak ve sürekli kılacak temel değişiklik teklifine bu çizginin Meclis'teki temsilcileri karşı çıkıyor. Burada değil samimiyet, asgari siyasi tutarlılık bile yok.

Şöyle veya böyle, sorun can yakıcı. Ve bu sorunun görünür-görünmez, bilinir-bilinmez aktörleri söz konusu. BDP bunlardan biri. BDP, tıpkı CHP gibi genel kamuoyunun ve kendi seçmeninin de büyük bir bölümünün tasvibini almayan, ne anlama geldiği bir türlü çözülemeyen tuhaf bir tutumun altına imza attı. Hatip Dicle olayı mağduriyettir, bunda herkes müttefik. Ama bu mağduriyetin muhatabı AK Parti değildir. Çözümün adresi Meclis ve bu çatı altında yapılacak yasal düzenlemeler iken, BDP Meclis'i boykot ediyor.

BDP aktörlerden biri. KCK, Kandil ve hepsinin üstünde Abdullah Öcalan diğer aktörler. Bu öylesine ilginç bir denklem ki, dört aktör arasındaki ilişkinin zemini hiç de sanıldığı gibi düz değil, hayli inişli-çıkışlı, hatta çatışmalı sürüyor.

Kürt sorununu yıllardır dikkatle takip etmeye çalışanlar, son dönemlerde Öcalan ile diğer üç aktör arasında makasın giderek açılmakta olduğunu görebiliyorlar. Öcalan, devletin resmi yetkilileriyle görüşüyor, görüştüğü kimselerle "nihai çözüm çerçevesi"ni şekillendirip bir yol haritası çıkarıyor. Birtakım çözüm takvimleri işaret ettiği sırada, terör eylemlerinde ve operasyonlarda grafik bir anda yükseliyor. Sanki birileri sürece müdahale ediyor; "barış konseyi"ni "savaş konseyi" berhava ediyor. Sanki Kandil ve BDP başka modda, Öcalan başka modda. Kandil ve BDP, Öcalan'ı dinler gibi görünüyor, bazen dinliyor, ama tam da onun yol haritasını takip etmiyorlar. Öcalan'ı dinleyen geniş taban var. BDP ve Kandil Öcalan'ı dinlemek veya dinler gibi görünmek durumundadırlar, çünkü makasın somut olarak açıldığı anlaşıldığında ne kimse dağa çıkar ne sandığa gidip oy atar.

Kürt sorunu tahmin edilenden de karmaşıktır. İşi salt terör veya dış mihrakların oyununa indirgeyip kendinizi rahatlatabilirsiniz. Vesayet rejiminin devamını isteyenler de bunu istiyor. Sorunun terör-güvenlik ve dış boyutu elbette var; ama iç boyutu, tabii trajedisi ve Türkiye'de asıl köklerine hâlâ inilememiş "derin yapılanmalar"la ilgili boyutu diğerleri kadar önemlidir.



Bu yazı 1,348 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 6 Nisan 2013 Neyin özgürlüğü?
    • 7 Nisan 2012 NATO'nun alan dışı stratejisi
    • 12 Kasım 2011 İdrak tutulması
    • 16 Temmuz 2011 Dört aktör
    • 25 Haziran 2011 Tiyatro bu
    • 19 Mart 2011 Afetler, felaketler!
    • 12 Mart 2011 Darbenin medya ayağı
    • 10 Mart 2011 Modelin altı parametresi
    • 7 Mart 2011 'Türkiye modeli'
    • 12 Şubat 2011 İhvan ve İslam korkusu!
    • 22 Ocak 2011 Kısır döngü
    • 13 Ocak 2011 Azınlık veya zımmi!
    • 10 Ocak 2011 Çatışmalar ve potansiyeller
    • 18 Aralık 2010 Başka bir dünya, başka bir iktisad!
    • 15 Kasım 2010 Diyanet'te 'yeni dönem'
    • 2 Ekim 2010 Millî Görüş'ten son kopuş!
    • 18 Eylül 2010 Ayrışmanın fotoğrafı
    • 2 Ağustos 2010 Askerler ve rolleri
    • 26 Temmuz 2010 Neden akletmiyoruz?
    • 24 Temmuz 2010 35. madde

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,765 µs