En Sıcak Konular

Ahmet Kekeç


Ahmet Kekeç
0 0 0000

Kaosçunun istediği oldu



Ne güzel başlamıştı her şey...

Liderler “uzlaşma mesajları” vermişti... Yeni bir sayfa açılacaktı... Yeni bir anayasa yapılacaktı...

Daha da önemlisi, BDP’nin desteklediği adaylar “mücadelelerini” meşru platformda sürdüreceklerdi ve bu “durum” Kürt siyasal hareketinin şiddetle irtibatını koparma konusunda “umutlu bir başlangıç” olacaktı...

Her şey iyiydi...

Her şey tozpembeydi...

Fakat, YSK diye bir karar organı çıktı ortaya.

Sözünün üstüne söz tanımayan bu “nihai karar organı”, önce kimi adayların adaylıklarını iptal etti, sonra kendi iptalini “iptal” ederek adaylara yeşil ışık yaktı.

Ve Türkiye, çok korkunç üç gün geçirdi.

Molotoflu gösteriler, yağmalanan dükkânlar, yakılan otobüsler, soğukkanlılıktan ve sağduyudan uzak mesajlar, aba altından terör sopası göstermeler...

Kötü başladı, iyi sonuçlandı...

Yaşadığımız gerginlik de yanımıza kâr kaldı.

Derken, aynı YSK, önceki gün, ilk iptal kararından sonra adaylığına yeşil ışık yaktığı Diyarbakır bağımsız milletvekili Hatip Dicle’nin milletvekilliğini elinden aldı.

Kararında haklıydı.

Ama aynı zamanda haksızdı.

Haklıydı, çünkü siyasal bir suçtan hüküm giymiş adayların milletvekilliği tescil edilemezdi, bu durum yasaya aykırıydı.

Haksızdı, çünkü Hatip Dicle’nin durumu küçük bir araştırmayla ortaya çıkarılabilirdi. Yani iş “adaylık” aşamasında bir neticeye bağlanabilirdi.

Hatip Dicle’nin de haksız olduğu bir nokta var.

Mahkûmiyet kararı (ilk derece mahkemesinin ihmali sonucu) Adli Sicil Kayıtları’na geçmediği için, durumunun yemin töreninden sonra ortaya çıkacağını yahut çıkarılacağını düşündü ve bir anlamda “uyutma” yolunu seçti.

Bu konuda YSK’yı bilgilendirebilirdi.

Bilgilendirmedi.

Ve sonuç, “kaosçuya” yaradı.

Üç taraflı ihmalin ceremesini şimdi biz çekeceğiz... Türkiye çekecek...

Bir de, mahut “adli ihmali” gerekçe göstererek parlamentoyu boykot edeceğini söyleyen BDP var.

Ki, hiç sorumlu ve sağduyulu davranmıyor.

Meclis’i boykot etmek, “biz onların parlamentosuna mecbur değiliz” diyerek toplumda ayrılıkçı duyguları körüklemek, yasama faaliyetini işlevsizleştirmeye çalışmak, şiddet çağrısı yapmak, aba altından terör sopası göstermek, “yakarız, yıkarız, dağa çıkarız” demek, evet, küçük bir seçmen grubunun taşkın hissiyatına tercüman olabilir ama daha çok “kaosçu”nun elini güçlendirir.

BDP, 53. dönemde zaten yoktu.

Hiçbir yasama faaliyetine katılmadı.

Hiçbir “iyileştirici” karara imza atmadı.

Hiçbir uzlaşma çağrısına olumlu cevap vermedi.

Vardı ama yoktu...

Parlamentoyu kendi yokluğuyla tehdit etmek, ancak ve sadece oynamaya niyeti olmadığını gösterir... Ve zaten oynamaya niyeti yok.

Haberal ve Balbay’a gelince...

Tahliyelerinin önündeki engel nedir, bilmiyorum... Gönlüm, parlamentoda olmalarını istiyor.

Parlamenter sisteme yönelik bir “kalkışma” içinde oldukları gerekçesiyle içeride tutuluyorlar.

Parlamentoyu “kurtuluş” görmeleri ise, apayrı bir durum...

Hatta, apayrı bir ironi.

Fakat, vekillikleri devam ediyor.

En azından milletvekili muamelesi görecekler, milletvekili maaşı alacaklar.

Dileğim, bir an önce tahliye edilip, “yasama faaliyetine” katılmaları.

star



Bu yazı 1,427 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 26 Eylül 2012 Balyoz ve empati
    • 5 Temmuz 2012 Hükümeti ve cemaati çökertecek tek isim
    • 26 Haziran 2012 Ben olsam bu gazetecileri sürerdim cepheye
    • 20 Haziran 2012 Bu yazıyı Kürt kardeşlerim okusun
    • 4 Haziran 2012 Nerede bu inek?
    • 28 Mayıs 2012 Kana kan istermiş!
    • 14 Mayıs 2012 ‘Kes zırvalamayı’
    • 1 Mayıs 2012 Menderes de cami yıktırmış... Ne utanmaz adamlarsınız siz!
    • 20 Nisan 2012 Erol Özkasnak
    • 12 Nisan 2012 Suriye’yle savaşa mı giriyoruz?
    • 10 Mart 2012 ‘Zavallı Başbakan’
    • 29 Şubat 2012 Paşa niçin kendini öptürmedi?
    • 27 Şubat 2012 Bizi yormayın kardeşim
    • 17 Şubat 2012 Siz kimi kandırıyorsunuz?
    • 3 Şubat 2012 Rezil olmaya doymadınız mı?
    • 1 Şubat 2012 İyi ki sivil vesayet varmış, şerrinizden korunuyoruz
    • 19 Ocak 2012 Denktaş’ı diriltmek mi?
    • 14 Ocak 2012 Hangi gazeteciler valiz hazırlıyor?
    • 12 Ocak 2012 Kozinoğlu hakkında korkunç karartma
    • 2 Ocak 2012 İlan ediyorum: Hiç yüzleri kızarmayacak!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,420 µs