En Sıcak Konular

Hasan Cemal


Hasan Cemal
0 0 0000

Kılıçdaroğlu’nun Diyarbakır mitingi...



CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu dün Diyarbakır’ın İstasyon Meydanı’ndaydı.
Miting kalabalık mıydı?
Hayır.
Zayıf katılım, 12 Haziran’da CHP’nin Diyarbakır’da alabileceği oyun bir göstergesi sayılabilirdi.
Peki, bu konu Kılıçdaroğlu ve kurmayları açısından bir hayal kırıklığı mıydı?
Sanmıyorum.
CHP, Baykal dönemine göre bu seçimde yeni, hatta radikal bir söylemle Kürt seçmenlerin karşısına çıkıyor olsa da, bu kadar kısa zamanda etkili, inandırıcı olması ya da örneğin Diyarbakır’dan milletvekili çıkarması uzak ihtimal.
Gerçekçi bir beklenti değil.
Kılıçdaroğlu’nun da bu durumun farkında olmadığı söylenemez.
Bir başka soru:
Diyarbakır mitinginde Kılıçdaroğlu yepyeni bir mesaj verdi mi?
Bunun yanıtı da hayır.
CHP Genel Başkanı, Kürt sorunu konusunda yeni bir şey söylemedi. Hatta bugüne kadar söylediklerinin tümünü de tekrarlamadı. Belki daha iyi hazırlanabilirdi Diyarbakır konuşmasına...
Ama unutmayın.
CHP, dokuz yıllık uzun bir aradan sonra ilk kez Diyarbakır’da bir seçim mitingi yapmış oldu. Abartmamak kaydıyla önemli olan bu...
Dile kolay, tam dokuz yıl!
Programında sosyal demokrat yazan bir parti, Baykal’ın CHP’si, Türkiye’nin en yakıcı sorununun bir numaralı merkezi olan Diyarbakır’a bunca yıl adım atmamış...
Hem demokratlıktan, hem sosyal demokratlıktan dem vuracaksın, hem de Kürt sorununa bu kadar uzak kalacaksın, Kürt sorununa bu kadar yabancılaşacaksın!
Baykal CHP’si buydu.
Dokuz yıllık bir aradan sonra seçim için Diyarbakır’a gelen Kılıçdaroğlu’nun CHP’si ile değişmeye başlayan ya da tasfiye edilmesi ihtimal dahiline giren bu ‘eski Baykal zihniyeti’dir.
Baykal hep soruna taraftı. Yıllar yılı hiç değişmedi bu.
Kürt sorunuyla ilgili olarak bunun belki en kötü örneğini 2009’daki Kürt açılımı ya da demokratik açılım konusunda verdi.
Erdoğan’ın 2009 yazında düğmeye basarak gerçekten yürekli bir biçimde başlattığı barış sürecinin torpillenmesinde baş rolü Baykal’ın oynadığı rahatça söylenebilir.
Bu konuda Erdoğan’ın da, hükümetin de yanlışları elbette vardı.
Ancak, ilk PKK’lı kafilesinin bir barış jesti olarak 2009 Ekim ayında Kandil’den sınıra gelmesiyle yaşanan Habur olayı sonrasında MHP lideri Bahçeli’yle birlikte ortalığı ayağa kaldıran Baykal, bir barış sürecine en büyük darbeyi indirmişti.
Baykal’ın sosyal demokratlıkla herhangi bir ilgisinin kalmadığını gösteren çarpıcı bir örnektir bu...
Kemal Kılıçdaroğlu ise şimdilerde Baykal’dan farklı olarak, soruna değil çözüme taraf olmaya başladığının sinyallerini veriyor.
Bir başka deyişle:
Kürt sorununa angaje oluyor.
Kılıçdaroğlu’nun gelmiş olduğu bu noktanın altı, barış ve demokrasi açısından kalın olarak çizilmesi gerekir.
Dokuz yıllık bir aradan sonra CHP’nin Diyarbakır’da seçim mitingi yapması, topladığı kalabalıktan çok bu bakımdan önemsenmelidir.
Kılıçdaroğlu, Kürt sorununun çözümüne ilişkin pazartesi gecesi NTV’de soruları yanıtlarken de, üstünde durulması gereken bir mesaj verdi.
Özeti şu:
12 Haziran sonrası TBMM’de yer alan partilerden ikişer milletvekilinin katılımıyla bir heyet kurulsun ve bu partiler arası akil adamlar komisyonu Kürt sorununda çözüm için bir yol haritası hazırlasın!
Keşke...
Bütün partiler ama özellikle Ak Parti, CHP ve BDP ellerini hep birlikte taşın altına sokmadan ve aralarında verimli bir diyalog zemini oluşturmadan, bu ülke barış ve demokrasi özlemi çekmeye devam eder.

milliyet




Bu yazı 1,498 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 16 Eylül 2012 Türkiye AB’nin, AB Türkiye’nin neresinde?
    • 13 Eylül 2012 Ve soruyorum Ak Parti iktidarına...
    • 7 Ağustos 2012 Özkök Paşa demokrasi adına bir şanstı!
    • 12 Mayıs 2012 Ak Parti’yle kadınlar, başörtüsü sorunu ve Kürt sorunu...
    • 18 Nisan 2012 Demokraside asker sorunu, sivil sorunu!
    • 15 Nisan 2012 Suriye’de akan kan ve evimizin içi!
    • 3 Nisan 2012 Suriye’de ben de tarafım!
    • 27 Mart 2012 Zamanın ruhu ve dış konjonktür PKK’ya karşı!
    • 21 Ocak 2012 İnsanlık ölmedi, karanlık sorgulanacak!
    • 18 Ocak 2012 Sanık Kenan Evren, ayağa kalk!
    • 20 Kasım 2011 ''Dersimli okşanmakla kazanılmaz!''
    • 18 Ekim 2011 Herkes ‘Atatürk milliyetçisi’ olmak zorunda mı?..
    • 5 Ekim 2011 Ak Parti, CHP, BDP uzlaşması...
    • 29 Eylül 2011 Ciğeri yanan Erdoğan’a, Öcalan’a...
    • 27 Eylül 2011 PKK, BDP, Güneydoğu’dan haberler öyle ki...
    • 22 Eylül 2011 Avrupa Birliği Türkiye'ye dürüst davranmıyor mu?
    • 21 Eylül 2011 Düşen helikopterin beynini kim söküp aldı ?
    • 7 Eylül 2011 Başbuğ Paşa da hesap vermek zorunda!
    • 2 Eylül 2011 Erdoğan’ın askeri vesayetle mücadelesi...
    • 6 Ağustos 2011 Kürt sorunu: Bardağın dolu ve boş tarafı!

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,471 µs