En Sıcak Konular

Sami Kohen


Sami Kohen
0 0 0000

Türkiye Barış Gücü'ne katılır mı?



ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice dün Ortadoğu gezisine başlarken, Lübnan'da ateşkesin sağlanmasının "acil" olduğunu söyledi. Onunla seyahat eden gazeteciler, bu lafı ABD'nin İsrail'in Lübnan'a saldırısı konusundaki tavrında "anlamlı bir değişiklik" olarak nitelediler. Çünkü Başkan Bush gibi, Rice da şimdiye kadar -diğer pek çok ülke liderinin aksine- ateşkesin derhal sağlanması yönünde bir beyanda bulunmamıştı.

Peki, şimdi Rice "acil" derken neyi kastediyor? Görünüşe göre bakan İsrail'in Lübnan'a karşı giriştiği bombardımanları bu hafta sonuna kadar "tamamlamasını" istiyor. Aslında İsrail askeri sözcüleri de Hizbullah'ın Güney Lübnan'daki silahlarını ve altyapısını imha etmek için "7-10 gün gibi bir süre"ye ihtiyaç duyduklarını söylüyorlar. Dolayısıyla Rice bu "acil" lafına rağmen, İsrail'e "işi bitirmesi" için biraz daha zaman kazandırmayı amaçlıyor.

Sürekli ateşkes

Ancak silahların susacağı beklentisi içinde, uluslararası diplomasi -şimdi ABD'nin de aktif katılımı ile- devreye girmiş bulunuyor. Rice'ın bu gezisinin ardından yarın Türkiye'nin de içinde bulunduğu bellibaşlı Avrupa ve Arap ülkelerinin dışişleri bakanları, Roma'da toplanıyorlar. Amaç, ateşkesin kesilmesinden sonra, bunun "sürekli" olmasını sağlayacak tedbirleri tartışmak. Bu, savaşın durdurulmasından daha da zor olacak. Ateşkesi kim kontrol edecek? Düşünülen uluslararası Barış Gücü kimlerden oluşacak, kimin otoritesi altında görev yapacak, misyonu ve yetkileri ne olacak?.. Hizbullah ne yapacak? BM kararı uyarınca silahsızlandırılabilecek mi? Bu sorular önümüzdeki haftalarda bölge ülkelerini ve uluslararası camiayı sürekli meşgul edecek.

Şimdiden tartışılmaya başlayan konu, İsrail-Lübnan sınırının nasıl kontrol altına alınabileceğidir. Sınır boyunca çokuluslu Barış Gücü'nün görevlendirilmesi konusunda bir prensip mutabakatı var. Ancak bunun BM çerçevesinde mi veya NATO şemsiyesi altında mı kurulacağı, yoksa bunlardan da bağımsız bir Avrupa-Arap gücü mü olacağı konusu tartışılıyor.

Bekle-gör

Bu aşamada genel çizgileriyle tasarlanan Barış Gücü'ne dahil edilmek istenen ülkelerden biri de Türkiye'dir. Bu bağlamda Türkiye'nin akla gelmesi doğal. Çeşitli şekillerde savaş durumunu yaşamış ülkelere gönderilen -Somali'den Bosna'ya, Afganistan'dan Kosova'ya kadar- uluslararası askeri güçlerin çoğunda Türkiye yer almış ve başarılı performansıyla itibar kazanmıştır.

Şimdi Türkiye Lübnan için düşünülen Barış Gücü'ne katılması yönünde "resmi" bir öneriyle karşılaşırsa ne diyecek? Yetkililerin de belirttiği gibi, her şeyden önce "saldırıların son bulması, silahların susması" şart. Türkiye ilke olarak elbet bundan önce olduğu gibi, bu olayda da barış kurma veya barışı koruma misyonuna katılmak ister. Ancak Türkiye böyle bir misyonun bir macera olmaması, fiyaskoyla sonuçlanması ve kendi çıkarları açısından da geri tepmemesi için çok dikkatli olmak zorundadır.

Bu fikrin Roma'daki görüşmelerde olgunlaşması bekleniyor. Ankara herhalde herhangi bir karar vermeden önce ilk etapta ateşkesin kesilmesini ve Roma'da bir mutabakatın sağlanmasını bekleyecektir.

Bu yazı 996 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 3 Ocak 2012 Rusya ile ''kazan-kazan''
    • 20 Aralık 2011 Irak’taki boşluğu kim dolduracak?
    • 23 Eylül 2011 BM’nin Filistin sınavı
    • 18 Ağustos 2010 Tabular yıkılırken...
    • 6 Ekim 2009 Yorgo’nun dönüşü
    • 6 Mayıs 2009 Şimdiki öncelik Kafkasya
    • 7 Nisan 2009 Obama’dan çarpıcı mesajlar
    • 24 Şubat 2009 Araplar neden birleşmez?
    • 20 Ocak 2009 Obama neyi ne kadar değiştirecek?
    • 23 Aralık 2008 Ortadoğu’da domino oyunu
    • 19 Aralık 2008 Stratejik önem yetmez!
    • 4 Kasım 2008 Sürpriz olur mu?
    • 10 Ekim 2008 Kriz neleri ne kadar değiştirir?
    • 3 Ekim 2008 ABD’de “part-time” sosyalizm!
    • 19 Eylül 2008 Livni ile barış olur mu?
    • 16 Ağustos 2008 İran’la ilişkilerde ince ayar
    • 1 Ağustos 2008 Türkiye şimdi nasıl görünüyor?
    • 10 Temmuz 2008 Neden İstanbul?
    • 22 Şubat 2008 Sarkisyan'dan beklenen...
    • 20 Şubat 2008 Castro gitti ama Castroizm sürüyor

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,545 µs