En Sıcak Konular

Emre Aköz


Emre Aköz
0 0 0000

Demirel ve Kıraç: 'Operatörler' neyin peşinde?



Bugün siyasi kapışma, basit bir "partiler arası çekişme" değil. Temel mesele şu: Devlet düzeni olduğu gibi kalacak mı, yoksa çağın gereklerine uygun olarak değişecek mi?
Statükoyu oluşturan güçler (ki bunların merkezinde İstanbul'un laikçi büyük sermayesi ve askeriye var) şöyle düşünüyor:
1) "Bize yakın partilerin, değişimin temsilcisi AK Parti'yi yenmeleri mümkün değil... Hükümeti yine o kuracak."
2) "Ancak bir 'cephe' oluşturabilirsek, Meclis'te güçlenerek, çıkarlarımızı zedeleyecek bir Yeni Anayasa'nın yapılmasını engelleyebiliriz."
3) "Hatta bu cephe sayesinde, kendi adayımızı Cumhurbaşkanı seçtirebiliriz."
4) "Gün gelip AKP fırtınası dindiğinde, biz yine borumuzu öttürürüz."

***

Bu stratejiyi kim oluşturdu? Mesela Encümen- i Daniş ya da benzeri bir "statükonun akil adamları" kadrosu mu? Bilmiyoruz.
Ama şu kadarı belli: Stratejinin operatörleri arasında, Süleyman Demirel ve Vehbi Koç'un damadı İnan Kıraç var.
1970'lerde, Ecevitli CHP'ye karşı, iki kere, AP liderliğinde, "milliyetçi cephe" kurmuş olan Demirel, "müşterek hasma karşı asgari müştereklerde birleştirme" konusunda deneyimli bir siyasetçi.
Benim "Anti-Parti" adını da verdiğim bu cephenin en safında büyük ortak CHP yer alıyor...
CHP'ye "açık büfe" rolü verilmiş durumda. Büfede her seçmen kendine uygun bir şeyler buluyor: Kebap ile suşi yan yana!

***

Açık büfenin halka takdiminde, Kemal Kılıçdaroğlu'nun çekirdek çıtlatırcasına yalan söyleyebilme yeteneği kullanılıyor.
Kemal Bey herkese mavi boncuk dağıtıyor seçim meydanlarında. Adeta Nasreddin Hoca:
"O haklı... Bu da haklı..." diyor. Yahu ikisi birden nasıl haklı olur, diye itiraz ederseniz, cevabı hazır: "Sen de haklısın!"
Kemal Bey bu seçim taktiğini kolayca uyguluyor. Çünkü verdiği sözleri tutması gerekmiyor.
Nasılsa, "Başbakan olup vaatlerini yerine getirme zorunda kalmak" gibi bir risk yok.
Onun "cephe misyonu" bol üfürükle oylarını artırmak.
(Hatırlar mısınız? Bir keresinde dili sürçmüş ve "Biz öyle Sayın Başbakan gibi, söz verip de, sözümüzün arkasında duran bir insan değiliz" deyivermişti mitingde.)

***

Cephenin bütün partileri aralarında paslaşıyor:
CHP'nin seçim otobüsü, üstünde Kılıçdaroğlu ile MHP il başkanlığının önünden geçerken, ülkücüler büyük alkış tutuyor kendisine.
CHP'liler, MHP'ye de oy istiyor seçmenden... Daha geçen gün "Bize oy vermeyen sağ seçmen, lütfen MHP'ye versin" dediler...
Statüko cephesinin en küçük ortağı ise solcular... Doğu Perinçek takımı zaten askerci olduğu için çoktandır işin içinde...
Dev-Yol ve Dev-Sol çizgisi ise gazeteci Ahmet Şık'ın tutuklanmasını bahane ederek cepheye katıldı.

***

Bunlar olağan ittifaklar: MHP zaten statükocu. Solcular ise devletçi ve laikçi olduklarından, pratikte hep CHP'yi ve nihayetinde askeri tercih ettiler; Müslümanları sevmediler. Para kazanan Müslümanları ise hiç sevmediler.
Cephenin en ilginç ortağı hiç kuşkusuz PKK-BDP çizgisi. Skandal kasetler ortaya döküldüğünde, Fırat Haber Ajansı aracılığıyla MHP'ye arka çıktı.
Başbakan Erdoğan, konuşurken kepenkleri indirttiler... Hakkâri'de hiçbir potansiyeli olmayan Kılıçdaroğlu geldiğinde ise kepenkleri açtırıp, meydanları kendi adamlarıyla doldurdular.
PKK militanları bugünlerde sadece "Kürt ulusalcılığı" için değil, "Türk statükosu" için de çalışıyor.
Tabii bu sevgi karşılıklı: Hürriyet, Milliyet, Radikal, Vatan gibi laikçi büyük sermayenin sesi olan gazetelere bakın. MHP'ye kol kanat germekle kalmıyor, BDP'nin bağımsız adaylarında boncuk arıyor ve buluyorlar!

sabah



Bu yazı 1,845 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 23 Ağustos 2012 Yeni Anteplere dikkat!
    • 28 Haziran 2012 Suriye aynı zamanda Rusya'dır!
    • 21 Haziran 2012 Bunlar bizi kandırıyor
    • 23 Mayıs 2012 Tek emperyalist ABD mi?
    • 15 Mayıs 2012 Silivri izlenimleri (1)
    • 10 Mayıs 2012 Başkanlık sistemi: Valiyi halk mı seçecek?
    • 6 Mayıs 2012 Aşk olmadan meşk olur mu?
    • 3 Mayıs 2012 Çelişik mesajlar kafa karıştırıyor
    • 27 Nisan 2012 27 Nisan'ın da hesabı sorulacak mı?
    • 24 Nisan 2012 Stalinci olmak suç mu, değil mi?
    • 3 Nisan 2012 PKK'nın vesayet aracı KCK
    • 16 Mart 2012 Aleviler neden Sivas'ı 'yaptıranları' görmek istemez?
    • 9 Mart 2012 Hani kadınları eve kapatacaklardı?
    • 22 Şubat 2012 Seçilmişler, atanmışların kulu değil... Ya seçenler?
    • 16 Şubat 2012 Krizler bitmeyecek
    • 14 Şubat 2012 O ajanlara bir de böyle bakın
    • 10 Şubat 2012 2014 kavgası
    • 8 Şubat 2012 Kemalistler ve İsrail lobisi
    • 5 Şubat 2012 Müsamere kardeşliği
    • 25 Ocak 2012 Kemalistlerin baba kompleksi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,201 µs