En Sıcak Konular

Deniz Ülke Arıboğan


Deniz Ülke Arıboğan
0 0 0000

ABD, Ortadoğu'yu neden anlamıyor?



Pew araştırmasının ABD Başkanı Hüseyin Barack Obama'nın geniş Ortadoğu coğrafyasında sevilen bir adam olmadığını ortaya koyması, kimilerinde hayal kırıklığı yarattı. 'Obama'yı seviyor musunuz?' sorusuna olumlu yanıt verenlerin oranı birçok ülkede geçen yılın altında kaldı.
11 Eylül saldırısı ve ardından gelişen anti terörist politikalarla yıpranan ABD imajı bugünlerde ülke içinde de tartışılıyor. Bush sonrası Obama'nın seçilmesiyle İslam coğrafyası ile aralarındaki her şeyin güllük gülistanlık olacağını zanneden Amerikalı stratejistler, başarısızlığın nedenini anlamakta zorlanıyor. Afrikalı Hüseyin'i bile sevdiremedikten sonra(!) neyi nasıl sevdirebiliriz ki?' sorusuna cevap arayan stratejistlerin bazı açmazları var. Bunlardan bahsedelim.
1 - ABD, eski mahallenin yeni sosyetik çocuğu olarak her şeyi kendi usullerince dilediği gibi yönlendirebileceğini zannederken şöyle hatalı bir varsayımla hareket ediyor: 'Mal buradaysa parasını verir alırım; parayla alamazsam askerimi yollar alırım; onunla da alamazsam benim yerime alacak birini ayarlarım'. ABD'nin özellikle Ortadoğu ile kurduğu bu ilişki biçimi daha ilk başından itibaren sorunlu. Zira bu tutum taze gençliğini yaşayan bir ergenin, ulaşmak istediği hedefe yönelik şımarık, aceleci tavrına benziyor. Her şey hemen olsun bitsin isteniyor. Oysa bu toprakların kadim geleneğinde zaman hep yavaş ilerliyor. Hiçbir mücadele kaybedilmiş sayılmıyor, bazen yüzyıllık uykulara yatıyor, sonra yeniden kaldığı yerden devam ediyor. 200 yılın birikimiyle bunları anlamak kolay değil kuşkusuz. Sanayi toplumu ile başlayan bir uygarlık, avcı toplayıcılıktan bu yana var olan bir başka uygarlığın genlerine nüfuz edemiyor. ABD dünya tarihine öylesine ortalarda bir yerlerde dahil oluyor ki, başlangıcı bilmiyor. Bir ormanın içine doğanlar, bir ağacın nasıl filizlendiğini, nasıl dallandığını fark edemiyor. Her şeyi hep orman zannediyor.
2 - ABD'deki think thank kuruluşları Ortadoğu konusunda 1950'lerde geliştirilen paradigmalar üzerinden araştırma yapıyor ve stratejiler kuruyorlar. Nitekim 'Ortadoğu Çalışmaları' başlıklı araştırma alanı da genellikle uluslararası ilişkiler disiplininin içerisinde yer alıyor ve o disiplinin moda kavramları etrafında tartışılıyor. Avrupalıların Oriyantalizm çalışmalarından farklı olarak, Ortadoğu araştırmalarını kültürlere, dinlere, geleneklere atıfla değil, güvenlik, enerji, demokrasi çalışmaları çerçevesinde yapıyorlar. Aslında temelde Avrupa merkezli bakış açısının Doğu'yu aşağılayan, geri olarak tanımlayan aydınlanmacı yaklaşımına sahip değiller. Lakin çok somut kavramları, yani petrol, hammadde, ordu, para gibi olguları ön plana çıkarıyorlar. İnsanın ontolojisine yönelik değil, işlevlerine yönelik bir değerlendirmeleri var. Bu bağlamda 'Ne düşünür? Ne hisseder? Ne olmak ister?' gibi sorulardan çok 'Düşmana karşı iyi savaşıyor mu? Mal satın alıyor mu? Üretim yapıyor mu?' gibi sorular önem kazanıyor.
3 - ABD kendi değerlerine, herkesin aynı ölçüde değer verdiğini zannedecek kadar egosantrik ve aşırı özgüven sahibi. Karşı taraf onun sunduğunu reddettiğinde sinirlenmesi kötülüğünden değil, anlayamamasından kaynaklanıyor. İlişki kurduğu ülkelerde kendisine yakın insanlarla irtibata geçip, onların üzerinden bölgeyi tanımaya çalışması, kendisi gibi olandan ya da kendisine benzeyenden medet umması da bu yüzden. Kendi diliyle konuşmak istiyor. Oysa anlatmak ve anlamak istiyorsa ötekinin dilini konuşmayı öğrenmesi gerekiyor.
Ergenlikten olgunluğa geçmenin zaman aldığı kesin, lakin dünya eskisinden daha hızlı dönüyor. Obama'nın seçilmesi ABD açısından tarihi bir manevra idi ama yetmedi. ABD için büyük adımlar, insanlık için küçük kalıyorlar maalesef...
 
akşam
 

 



Bu yazı 1,451 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 21 Eylül 2012 Düşünce ve ifade özgürlüğünden nefret söylemine
    • 17 Eylül 2012 Ciddi bir temizlik harekatı yapılıyor
    • 31 Ağustos 2012 Terörle mücadele meselesi!
    • 29 Ağustos 2012 Neymiş bu sıfır sorun?
    • 27 Ağustos 2012 Suriyeli mülteciler ve tampon bölge
    • 17 Ağustos 2012 Hüseyin Aygün'ün kaçırılması konusu
    • 13 Ağustos 2012 Türkiye'de iç siyasetin dönüşümü
    • 3 Ağustos 2012 Dünya nereye gidiyor?
    • 4 Temmuz 2012 Kürt sorunu mu?
    • 8 Haziran 2012 Kılıçdaroğlu-Erdoğan görüşmesi
    • 6 Haziran 2012 Suriye'de son tango!
    • 2 Mayıs 2012 Yeni Ortadoğu'nun İsrail'i
    • 20 Nisan 2012 Dış politikada ilkeler
    • 28 Mart 2012 Nükleer Güvenlik Zirvesi ve Suriye
    • 23 Mart 2012 Ekonomik kriz milliyetçiliği besleyecek mi?
    • 21 Mart 2012 Afganistan ne için?
    • 7 Mart 2012 Putin'in üçüncü dönemi
    • 22 Şubat 2012 Xi Jinping Türkiye'de!
    • 10 Şubat 2012 Devlet devletin kurdu mu?
    • 8 Şubat 2012 Suriye sadece iç meselemiz mi?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,406 µs