En Sıcak Konular

Mehmet Altan


Mehmet Altan
0 0 0000

‘Akbabanın Üç Günü’



Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın mitingi için Kastamonu’ya giden polis ekibine Ankara’ya dönüş yolunda silahlı ve bombalı saldırı düzenlenmesi, bana birçok açıdan, anında “Akbabanın Üç Günü” adlı filmi anımsattı…

Film, CIA’nın dünyada yayınlanmış bütün kitap ve dergileri okuyup tarama görevi verilmiş bir yan kuruluşunda görevli “Akbaba” kod adlı memurunun bir yemek molası dönüşünde bürodaki tüm iş arkadaşlarının katledilmiş olduğunu görüp, bir yandan kendi hayatını kurtarmak için kaçarken, bir yandan da olayları çözmek için yaptığı araştırmada örgütün sanıldığından da karmaşık ve yozlaşmış yapısını, ayrıca örgüt içinde başka bir örgütün de faaliyette olduğunu keşfetmesini anlatır.

***

İsterseniz önce “bütün kitap ve dergileri okuyup tarama görevi”nden başlayalım…

27 Nisan tarihinde, Taraf Gazetesi yazarı Emre Uslu, “Kontrolsüz PKK grupları Karadeniz’de eylem yapabilir” başlıklı yazısında şunları yazıyordu:

“Senaryo şu: PKK içinde özellikle bir kanat -ki bunların Türkiye’deki derin yapılarla ilişkisi olduğu iddia ediliyor- seçimler öncesinde Öcalan’a rağmen eylem yapabilir. Hatta bu eylemlerin Karadeniz Bölgesi’nde olabileceği ve amacının da Karadeniz’deki milliyetçi kesimleri harekete geçirmek olduğu ifade ediliyor. Bu noktada ikinci bir Reşadiye vakası yaşanabileceğini de belirtenler var. Bir başka yoruma göre PKK saldırısı eğer olursa Karadeniz’de polis birimlerine karşı olabilir”…

Yazıyı yeniden okur okumaz, devletin, Akbaba filmini hatırlatan “açık istihbarat” yapan birimlerini bir yana koyun, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nın 2 Mayıs’ta polis birimlerini olası bir PKK saldırısı konusunda uyardığı da ortaya çıktı.

Bilindiği halde bu saldırı neden önlenemedi?

***

Acaba bu soruyu cevaplamak için gene, “Akbabanın Üç Günü”ne geri dönmek, Akbabanın, “bir yandan da olayları çözmek için yaptığı araştırmada örgütün sanıldığından da karmaşık ve yozlaşmış yapısını, ayrıca örgüt içinde başka bir örgütün de faaliyette olduğunu keşfetmesi”ni mi düşünmek gerekir…

Çünkü Emre Uslu, Türkiye’deki derin yapılarla ilişki içinde olduğu iddia edilen PKK içindeki bir kanattan söz ediyordu…

***

Dün sabah, Başbakan’ın konvoyuna yapılan saldırının ardını kovalarken, kanallardan birinde, İstanbul Moda Hazır Giyim Konferansı’nın açılış konuşmasını yapan Başbakan Erdoğan’a rastladım.

Başbakan, son zamanlarda bir yandan bizi kendisini alkışlama isteğiyle dolduran, diğer yandan da hayretten ağzımızı açık bırakan konuşmaları aynı anda yapabiliyor…

Şansım yaver gitti, Başbakan’ın konuşmasının alkışlatan kısmına denk geldim:

“İşverenlerimizden de kayıt dışı konusunda daha fazla hassasiyet bekliyoruz. Sektörde yüzde 40-45 kayıtdışı var. Bu ülkenin petrol kuyuları yok. Biz sizlere gelen alt yapı hizmetlerini neyle yapacağız. Bu olursa yol olacak, bu olursa limanlar olacak bunlar olmadığı zaman siz ne nakliyenizi doğru dürüst yapabilirsiniz; ne de kalkıp dışarıdan gelen ihracatçılara ‘benim güzel ülkem bu’ diyebilirsiniz. Artık iftihar edebileceğiniz bir ülke var. Şunu açık söylüyorum kayıt dışı azaldıkça üzerinizdeki yükler çok daha hızlı azalacaktır. 2 milyon civarında çalışan var sektörde 350-400 bini kayıt içi. Biz bunun farkındayız ama katlanıyoruz. Kayıt dışı çalışanları ne kadar kayıt içi altına alırsak sorunları o kadar hızlı çözeriz” diyordu…

***

Önceki günkü konvoya saldırıyla dün Güneydoğu’dan gelen ve ülkeyi “kan gölüne” döndürebilecek ürkütücü haberler ışığında, Türkiye “beladan” nasıl kaçabilir diye düşündüm…

Cevap, Başbakan’ın dünkü konuşmasındaki “kayıt dışı” vurgusundaydı…

Türkiye, siyasal sistemi ile de kayıt dışı… Onun için saldırının yapılacağı bilinse de önlenemiyor…

***

Başbakan, demokratikleştirmeyi kurumsallaştırmak amacıyla siyasal sistemdeki “kayıt dışının” üzerine gitmek yerine, bireysel ve partisel denge hesapları gözetirse bizi hayırlı bir yakın gelecek beklemiyor… Çünkü ünlü Latin atasözü, “aslanı ya öldür ya da yaralama” der…

Dilerim Başbakan bu vahameti çabuk görür…

Bu arada ölen gencecik polis memurumuza Tanrıdan rahmet, ailesine metanet ve yaralı polis memurumuza da acil şifalar diliyorum…

Tayyip Bey’e de geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum…

star



Bu yazı 1,389 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 11 Ocak 2012 ‘Tanırım, iyi çocuklar’
    • 9 Ocak 2012 Genelkurmay’a o istihbaratı kim verdi?
    • 6 Ocak 2012 Demokrasi ile ‘biat sistemi’ arasındaki fark
    • 30 Aralık 2011 Bombalama emrini kim verdi?
    • 24 Aralık 2011 Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın adresi
    • 16 Aralık 2011 Susurluk’ta faili meçhul reytingi...
    • 14 Aralık 2011 Ergenekon büyürken uyuyamam...
    • 4 Aralık 2011 Şikeci siyasetin kirli çamaşırları
    • 2 Aralık 2011 Var mı bu yasayı çıkaracak babayiğit?
    • 30 Kasım 2011 Yüzde 3 Türkiye’yi keser mi?
    • 29 Kasım 2011 Devlet-ulustan ulus-devlete geçemeyince
    • 23 Kasım 2011 Ergenekon’un farkında mısınız?
    • 21 Kasım 2011 Birinci Cumhuriyet Dersim’dir...
    • 14 Kasım 2011 Kozinoğlu kalp krizinden mi öldü?
    • 9 Kasım 2011 Kararı alkışlıyor, Bakan’ı kutluyorum
    • 3 Kasım 2011 Almanya’daki Türkler, Türkiye’deki Kürtler
    • 31 Ekim 2011 Cinayet işlemeye özgürlük savaşı mı diyorsunuz?
    • 26 Ekim 2011 Hırsızlar da kardeşiniz mi?
    • 20 Ekim 2011 Keşke gerçek bir ordumuz olsaydı...
    • 19 Ekim 2011 Bir İsrailli kaç Filistinliye bedel?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,206 µs