En Sıcak Konular

Deniz Ülke Arıboğan


Deniz Ülke Arıboğan
0 0 0000

Usame'nin kişiliği ve kimliği



Sonunda oldu. Usame Bin Ladin 10 yıl süren bir sürek avının ardından bir baskınla öldürüldü ve cesedi okyanusa bırakıldı. Üstelik İslami ritüellere uygun olarak! Tarihin gelmiş geçmiş en pahalı 'Wanted' figürü olan Ladin'in ardından yapılan spekülasyonlar ise diz boyu. Öldü; eskiden ölmüştü zaten; onun yerine başka biri öldü; ölmedi; ölebilemez vs...
Hiçbir şeyden emin olamayız, hiçbir teoriyi yanlışlayamayız ya da doğrulayamayız. Bu bakımdan genel değerlendirmeler yapmak daha anlamlı gibi duruyor.

1 Otorite, meşruiyetini düşmanların varlığından sağladığı ölçüde, düşman üretme kabiliyeti ve arzusu artıyor. Düşman figürü sürekli değişse de, düşmandan beslenen psikolojik ortam kesintisiz bir biçimde sürüyor. Bugün Usame, yarın Zevahiri ya da başka biri. Düşmanların biri gidip, biri geliyor. Tüm bu sirkülasyon içerisinde bize düşen ise önce düşmanı tanımak; sonra toplu lanetleme ayinine katılmak; ardından yeni şeytana karşı verilen mücadeleyi kutsamak; sonra da cenaze merasimini coşkuyla alkışlamak. Sonra mı?  Sıradaki gelsin...

2 Usame, dünya çapında geliştirilmiş korku/güvenlik eksenli bir siyasal modelin yapı taşlarından birisiydi. Birey olarak kendisi bir şey olmanın ötesinde, oldurulmuş bir şahsiyet, üretilmiş bir politik figürdü. Kimliği, kişi olarak varlığının dışında şekillenmişti. Bu bakımdan Usame'nin öldürülmüş olmasını, onun bedenen cansızlaşması değil, kimlik olarak işlevsiz kılınması biçiminde değerlendirmek gerekiyor. Bedenin yok edilmesi, işlev devam ettiği müddetçe bir anlam taşımıyor. Çoğunlukla da bedenin yok ediliş zamanlaması, işlevin bitiş zamanıyla örtüşüyor. Yani üretiliyor, kullanılıyor ve işe yaramaz hale gelince de buruşturulup çöpe atılıyor.

3 Bu tip üretilmiş figürlerin yaratıcılarının, aynı zamanda onun celladı olması da kaçınılmaz bir son.  Usame, vaktiyle ABD tarafından sisteme salınan bir kimlik. Onu sisteme gömme görevi de doğal olarak ABD'ye aitti. 11 Eylül'den bu yana defalarca yakalandığı, öldürüldüğü ya da asla öldürülemeyeceği söylenen bir figürün tarihe gömüldüğünün Obama tarafından anons edilmesi, bu manada ABD'nin politik namusunun da kurtulması anlamını taşıyor. İnsanlar coşkuyla sokaklara dökülmüş durumda. Kendi toprağında bu denli kuvvetli bir biçimde vurulan bir toplumun intikam ve aşağılanma gibi hislerinin yerini ulusal duygulara, gurur ve zafer hissiyatına bırakması normal. Bu duygu seli Obama'ya muhtemelen ikinci seçimleri de kazandıracak. Bush'un vurularak kazandığı sempatiyi, Obama'nın vurarak kazanmış olmasını da ayrıca değerlendirmek gerekiyor.

4 ABD Başkanı, başından beri Bush'tan farklı olarak 11 Eylül'ün ve sonrasında gelişen politik paradigmanın yükünü İslam dünyasına yüklemekten yana değil. Müslümanlarla iyi ilişkiler kurmak ve bu coğrafyaları Rusya'nın ya da İran'ın etki alanına bırakmamaktan yana. Buna karşın Obama, gerek güvenlik konusundaki toleranslı tavrı gerekse ön adının Hüseyin olması (Müslüman olduğu söylentileri) dolayısıyla ABD'de ciddi şekilde eleştiriye maruz kalan bir lider. Bugün ise kendi toplumuna büyük bir zafer armağan ederek, elini rahatlatmış durumda. Travmanın kökünü kazımayı başardı ve yeni bir şeyler inşa etme avansını, bir anlamda sökerek aldı. 

5 Usame başından beri psikolojik bir savaşın nesnesiydi. Ölümü de aynı biçimde psikolojik bir savaşın aracı olarak kullanılmaya devam edecek. Photoshop'lu sahte görüntüleri piyasaya salan yer ile bu görüntünün photoshop olduğunu iddia eden merkez aynı. Ölümden de, kalımdan da yeni bir realite üretme gayretleri açıkça görülüyor. Bunlardan hangisinin daha ikna edici olacağı ise şimdilik muamma. Görecek daha çok şeyimiz var...
 
akşam



Bu yazı 1,768 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 21 Eylül 2012 Düşünce ve ifade özgürlüğünden nefret söylemine
    • 17 Eylül 2012 Ciddi bir temizlik harekatı yapılıyor
    • 31 Ağustos 2012 Terörle mücadele meselesi!
    • 29 Ağustos 2012 Neymiş bu sıfır sorun?
    • 27 Ağustos 2012 Suriyeli mülteciler ve tampon bölge
    • 17 Ağustos 2012 Hüseyin Aygün'ün kaçırılması konusu
    • 13 Ağustos 2012 Türkiye'de iç siyasetin dönüşümü
    • 3 Ağustos 2012 Dünya nereye gidiyor?
    • 4 Temmuz 2012 Kürt sorunu mu?
    • 8 Haziran 2012 Kılıçdaroğlu-Erdoğan görüşmesi
    • 6 Haziran 2012 Suriye'de son tango!
    • 2 Mayıs 2012 Yeni Ortadoğu'nun İsrail'i
    • 20 Nisan 2012 Dış politikada ilkeler
    • 28 Mart 2012 Nükleer Güvenlik Zirvesi ve Suriye
    • 23 Mart 2012 Ekonomik kriz milliyetçiliği besleyecek mi?
    • 21 Mart 2012 Afganistan ne için?
    • 7 Mart 2012 Putin'in üçüncü dönemi
    • 22 Şubat 2012 Xi Jinping Türkiye'de!
    • 10 Şubat 2012 Devlet devletin kurdu mu?
    • 8 Şubat 2012 Suriye sadece iç meselemiz mi?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,841 µs