En Sıcak Konular

Taha Kıvanç


Taha Kıvanç
0 0 0000

Amerikan büyükelçisinin yanlışları



Aslı Aydıntaşbaş görüştüğü ABD Ankara Büyükelçisi Frank Ricciardone'nin genç bir diplomat olarak tanıklık ettiği 12 Eylül (1980) darbesiyle ilgili söylediklerine şaşırmış olmalı. 'Hür dünya lideri' diye kendisini konuşlandıran bir ülkenin diplomatının darbeyi anlayışla karşılaması şaşırtıcı çünkü...


"Tıpkı pop sosyologun 12 Eylül'e sahip çıkması gibi" diyeyim de anlayasınız...

'Pop sosyolog', biliyorsunuz, ne zaman "Darbeler kötüdür" dense hemen ortaya atılıp "12 Eylül öncesinde sokağa çıkamıyorduk, darbe oldu da nefes alabildik" der... ABD Büyükelçisi Ricciardone de aynı görüşte...

Halkoylaması sonucu açılan davalarda darbeci kadroların ifadesinin alınacağı öğrenildiğinde, ülkemizdeki bütün demokratlar, "Oh, nihayet darbelerle hesaplaşıyoruz" diye seviniyor; artık deneyimli bir diplomat olan Ricciardone ise "Her gün sokaklarda kan dökülüyordu, ceset saymaktan bıkılmıştı, her şey kontrolden çıkmıştı, Cumhuriyet çöküyordu" diye anlatıyor aynı dönemi...

Bir "Bize dua edin de darbe yaptırdık, yoksa haliniz haraptı" dememiş...

O konuşmada beni şaşırtan tek olay Büyükelçi Ricciardone'nin 12 Eylül darbesine koyduğu teşhis değil; darbede Amerikan teşviğini bilmezden gelmesi veya saklamaya çalışmasına şaşırdım esas... "Darbe sizin desteğinizle mi oldu?" sorusuna şu cevabı vermiş: "Sizler buna inanıyorsunuz, ama gerçek öyle değil... O günlerde insanlar darbenin gelmesini bekliyor ve istiyordu; biz de Elçilik'te tahminde bulunuyorduk, bilmiyorduk..."

"Ama Paul Henze'nin darbeyi 'Bizim çocuklar iktidara el koydu' diye tanımladığı yazılır" itirazına verdiği cevap daha da garip: "O yaz Ron Spiers büyükelçiydi. Kendisinin anılarında görmedim bu sözü, ama böyle bir resmi yazışma olduğunu sanmıyorum."?

Ricciardone'nin hafıza sorunu var. Çünkü "O yaz Ankara'da büyükelçiydi" dediği Ron Spiers yazın gelmesine aylar varken, 1980 yılının ocak ayında (tam tarihi 11 Ocak), ülkesine dönmüş, yerine atanan James W. Spain 1,5 ay sonra (28 Şubat 1980 tarihinde) Ankara'ya gelip göreve başlamıştı.

Bu bilgiler ABD'nin Ankara Büyükelçiliği internet sitesinde bulunuyor.

Hafızasında iki büyükelçiyi karıştırmış olmalı Ricciardone; anılarını okuduğunu söylediği kişi Spiers olamaz, onun anı kitabı yok çünkü; buna karşılık Spain'in 'In Those Days: A Diplomat Remembers' adıyla çıkan anılarında 12 Eylül öncesi Ankara hemen hemen aynı cümlelerle anlatılıyor:

"Demirel durumu kontrol edemiyordu" diyor, "Ankara'ya tepeden bakan oturma odamızdan her gece silâhlı çatışmaların sesini dinliyorduk; hafta geçmiyordu ki, önemli biri bir siyasi cinayete kurban gitmesin" diyor...

Korumalarının "Siz de silâh taşıyın" tavsiyesi üzerine hem kendisi hem de eşi tabanca kuşanmışlar. .357 magnum. Eşi korumalardan biri hariç herkesten daha iyi nişancıymış, tabii kendisinden de (s. 136)...

12 Eylül ardından başgösteren demokratik hak ve özgürlük ihlâlleriyle ilgili olarak ise, "Bunların çoğu vahşice yapıldığı halde Türklerin büyük bölümü tedbirlere destek veriyordu" diyor Büyükelçi Spain... Ricciardone o zamanki selefinin görüşlerini bugün tekrarlıyor.

Carter yönetimindeki liberaller, Avrupa hükümetleri, insan hakları örgütleri askeri rejime karşı tavır almaya zorlayınca Kenan Evren'e gitmek zorunda kalmış James Spain...

Karşılaşmayı kitabında (s. 138) şöyle anlatıyor: "General Evren'i görmeye gittim. Pek de diplomatik olmayan bir dille 'Ülkeyi demokrasiye götürecek misiniz?' diye sordum. Kenan Paşa bana soğuk bir yüz ifadesiyle baktı ve şunları söyledi: 'Evet, ortalığı temizler temizlemez... Atatürk'ün bizden istediğini yapıyoruz. Demokrasiyi daha önce de iki kez geri getirmiştik. ABD'nin böyle bir soru sorması doğrusu beni yaralıyor.' Washington'a bu cevabı ilettim ve işlerine karışmama politikamızı sürdürdük."

James Spain'in anılarında gerçekten Paul Henze'ye atıf yok. Yok, çünkü CIA'de uzun yıllar Türkiye'yle ilgili görevler üstlenmiş olan Henze o sırada Ankara'da değil Washington'da görevliydi.

Mehmet Ali Birand '12 Eylül: Saat: 04.00' kitabında (s. 286), o sırada Türkiye Masası sorumlusu olduğu Ulusal Güvenlik Konseyi'ndeki görevliyi evinden aradığında 12 Eylül darbesinin yapıldığı haberinin Henze'ye şöyle iletildiğini anlatır: "Paul, your boys have done it." (Paul, seninkiler nihayet yaptı.)

Ricciardone'nin Aslı Aydıntaşbaş'a anlattıklarını Milliyet'te okurken, "Acaba seleflerinin anılarına mı göz gezdiriyor şu sıralarda?" sorusu aklımdan geçti; iki görüş arasında bu kadar benzemek olur yani...

Belki sizler de okumuşsunuzdur iki gün süren mülâkatı, Büyükelçi Ricciardone'nin yanlışlarını doğru sanmayasınız diye yazdım bu yazıyı...
 
zaman



Bu yazı 1,624 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 17 Eylül 2012 Hem okudum, hem de yazdım
    • 4 Eylül 2012 CIA başkanı neden geldi?
    • 16 Temmuz 2012 Vicdanım buna da elvermiyor
    • 2 Temmuz 2012 Suriye nasıl bir ülke, Suriyeliler nasıl insanlar...
    • 21 Mayıs 2012 Bir geziden ilk notlar
    • 15 Mayıs 2012 ‘Yeni CHP’ nihayet sözcüsünü buldu
    • 16 Nisan 2012 Hangi patron, hangi yönetici, hangi yazar içeri alınır?
    • 23 Mart 2012 Ben demedim, o dedi
    • 13 Mart 2012 Köşemi bugün Cumhurbaşkanı Gül’e bırakıyorum
    • 9 Mart 2012 TR325 kodadlı becerikli uzman...
    • 20 Şubat 2012 ‘Operasyon’ diye ben buna derim
    • 30 Ocak 2012 Davos’ta Türkiye dersi
    • 27 Aralık 2011 Bu yılın Cumhurbaşkanlığı büyük ödülü...
    • 12 Aralık 2011 Ak Parti üzerine hesaplar
    • 9 Aralık 2011 Gül vetoya ne zaman karar verdi?
    • 14 Kasım 2011 Kriz çıkaranlar gidiyor, ama yerlerine gelenler de yabancımız değil
    • 24 Ekim 2011 Kaddafi’nin son demleri...
    • 3 Ekim 2011 Dr. Sallaso’nun kunduzunun izinde
    • 29 Ağustos 2011 Ben meraklı bir insanım, özür dilerim
    • 26 Ağustos 2011 Bütün kepazeliklerin anasını açıklıyorum

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,308 µs