En Sıcak Konular

Nasuhi Güngör


Nasuhi Güngör
0 0 0000

Şam’ın şekeri ağzımızın tadı



Türkiye’de Libya tezkeresi görüşülürken, Suriye’de tansiyon daha da yükseldi. Siz bu satırları okurken, muhtemelen Cuma namazı sonrası daha büyük gerginliklerin yaşanmasından endişe ediliyor.
Kuşkusuz, Tunus, Mısır ve Libya ile devam eden, Bahreyn’de bambaşka bir çehreye bürünen olaylar zinciri, Türkiye tarafından son derece aktif biçimde takip edildi. Türkiye’de hükümet ve Başbakan Tayyip Erdoğan, bu ülkelerde halkın taleplerine kulak verilmesi konusunda önemli mesajlar verdiler. Nitekim son günlerde ortaya çıkan açıklamalar, Türkiye’nin uluslararası müdahale olmadan önce Libya yönetimine ciddi mesajlar verdiğini gösteriyor.

Şimdi Ankara, uluslararası müdahalenin daha kanlı sonuçlar üretmesini engellemek  için, tezkere çıkarıyor.

Suriye’de olup bitenin Türkiye açısından çok daha fazla önem taşıdığını görmek için haritaya bakmak ya da son 10 yılın tarihine göz atmak yeterli. Kısa bir zaman önce terör nedeniyle savaş ilanının eşiğine geldiğiniz bir ülkeyle, şimdi vizeleri kaldırıyorsunuz. Neredeyse sınırlarınız bütünleşiyor.

Böyle bir durumda Ankara’nın Şam’a fazlasıyla kulak kabartacağını öngörmek için kahin olmaya gerek yok. Nitekim hızlı bir görüşme süreci de devam ediyor.

Fay hattı: Mezhep ayrılığı

Suriye’deki olaylar henüz merkezi bir özellik taşımıyor. Ancak Dera şehrindeki gelişmeler, hızla ortaya çıkan çatışmalar ve bir anda 100’ü bulan ölü sayısı çok da iyiye işaret değil. Elbette Beşer Esad yönetimi, ‘domino etkisi’ diye ortalığı yakıp kavuran ateşin, bir şekilde kendilerini de etkileyeceğini başından itibaren görüyorlar. Ancak olup biteni doğru okumak, her zaman çözüm bulmak ya da gidişatı kontrol etmek anlamına asla gelmiyor.

Baas yönetiminin ülkedeki mezhep farklılığını belli bir düzeyde kontrol altında tuttuğunu söylemek mümkün. Ancak çok da uzak olmayan bir  geçmişte, Hama katliamı örneğinde olduğu üzere çok kanlı yöntemleri tercih edebildiğini de biliyoruz. Mezhep farklılığı, şu günlerde ortaya çıkan ayaklanmalar ve rejim değişiklikleri zincirinde herhalde en dikkat çekici fay hatlarından birisi. Hatta Bahreyn gibi örneklerde temel belirleyici haline bile gelebiliyor. Suriye Kürtlerini de bu hesapları yaparken unutmamak gerekiyor.

Suriye’de nüfusun büyük bir çoğunluğunu oluşturan Sünnilerin, muhtemelen bir iktidar değişiminde çok daha etkin bir rol oynamaları elbette mümkün. Ancak bölgesel dengeler, özellikle de Suriye’nin İran’la oluşturduğu stratejik ittifak, bu ülke üzerinde hesap yapanların elini sanıldığı kadar güçlü kılmıyor.

İktidar değişimine dair her türlü çıkış ya da ayaklanma çok kanlı bir süreci başlatabilir. Dahası Esad yönetimi, ülkesinde böyle bir hesaba kalkışanları, daha fazla İran kartı oynamakla da tehdit edebilir.

Kilit ülke Türkiye

Neresinden bakarsanız bakın, Suriye’de yaşanabilecek her türlü hareketlilik bizi yakından ilgilendirdiği gibi, bu ülkede olup bitenin nereye gidebileceği konusunda en önemli adres yine Türkiye.

Libya krizinde uluslararası sistemin sorgusuz sualsiz çullanma girişimine en net eleştirileri getiren Ankara oldu. Ne kadar haklı olduğunu zaman geçtikçe daha iyi anlayacağız.

Ancak mesele Şam olunca, işler çok daha karmaşık ve bir o kadar da sıcak bir süreci işaret ediyor. ‘Ne Şam’ın şekeri, ne Arab’ın yüzü’ denilen günler çoktan geride kaldı. Şam’ın şekeri, ağzımızın tadı aynı zamanda

star



Bu yazı 1,390 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 6 Nisan 2013 Kraliyet patron, biz taşeron muyuz?
    • 27 Eylül 2012 Ordu neden değişmek zorunda
    • 21 Eylül 2012 Eylül ayının kara listesi
    • 14 Eylül 2012 Yeni Türkiye ve yeni ekonomik model
    • 13 Eylül 2012 Libya saldırısı ve Türkiye’nin kodları
    • 3 Eylül 2012 Türkiye’nin yalnızlığı ve Mısır
    • 30 Ağustos 2012 Ankara-Paris rekabeti
    • 24 Ağustos 2012 İstihbarat zaafı var mı?
    • 23 Ağustos 2012 BDP niçin çıldırdı?
    • 17 Ağustos 2012 Fırsat treni telaşı
    • 16 Ağustos 2012 Yola nasıl devam edeceğiz?
    • 10 Ağustos 2012 ‘Gergin Barış’ın sonu mu?
    • 6 Ağustos 2012 PKK’nın intiharı
    • 27 Temmuz 2012 Henüz vakit varken
    • 20 Temmuz 2012 Suriye sorunu ve Türkiye’nin özgüveni
    • 19 Temmuz 2012 Şam’daki patlama ve Moskova’daki Türkiye
    • 28 Haziran 2012 Türkiye itibar mı kaybediyor?
    • 22 Haziran 2012 Mısır, Suriye ve derin iktidarlar
    • 21 Haziran 2012 Müzakere akıldır, güçtür
    • 14 Haziran 2012 Beka endişesinin dayanılmaz cazibesi

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,326 µs