En Sıcak Konular

Mahmut Övür


Mahmut Övür
0 0 0000

Tatlıses'in koruması beni vuran tetikçiydi



İbrahim Tatlıses'in vurulduğunu o gece yarısı öğrenince bir an geçmişe gittim. Tatlıses'i Türkiye'nin tanıdığı ünlü sanatçı olarak değil, insan olarak yine böyle kurşun seslerinin duyulduğu bir olaydan sonra tanıdım. Sonra da o kurşun sesleri çevresinden hiç eksik olmadı... Yaşam biçimi mi, kişisel ilgisi mi ya da yaptığı işin gereği mi, ne derseniz deyin hep silahla ve silahla iç içe çevrelerle birlikteydi.
"Ayağında Kundura"yla geldiği İstanbul'da, sadece varoşların değil, beyaz Türklerin de sosyetenin de ilgisiz kalmadığı, izlediği bir sanatçı oldu.
80'li yılların sonunda o mesleğinin zirvesindeyken, biz daha yeni merdivenleri tırmanıyorduk.
Gazetecilik yaşamımın bazı dönemlerinde ilginç rastlantılarla Tatlıses'i tanıdım.
İlki, 80'lerin sonuna doğruydu.
Nokta dergisi adına sevgili arkadaşım Ayda Özlü Çevik'le birlikte İbrahim Tatlıses ile söyleşi yapacaktık.
O sıralarda kimseye röportaj vermeyen İbrahim Tatlıses'le konuşmak ikna etmek kolay değildi. Devreye Tatlıses'in kapsama alanında olan yeraltı dünyasını sokmuştum...
Ankara'da yaptığımız söyleşiyi yazı işleri müdürüne verdikten sonra yayın kurulunda tartışılmış ve o günlerde meşhur olan "Allah Allah bu nasıl sevmek" şarkısından yola çıkılarak kapakta "Allah Allah Bu Nasıl Kıro?" manşetinin kullanılmasına karar verilmişti.
Duyunca inanılmaz rahatsız oldum. Kürtleri aşağılayan "Kıro" kapağa taşınacaktı... Altında imzası olan biri olarak itiraz ettim ve derginin sahibi rahmetli Ercan Arıklı o sözün kapak olmasından vazgeçti.

Zaafları da çok artıları da
Tatlıses'le ikinci karşılaşmamız 90'lı yıllarda ve Susurluk sürecinde oldu. Urfalı Tatlıses'i bu kez o günlerde kırmızı bültenle aranan ülkücü Abdullah Çatlı, milletvekili Sedat Bucak ve o dönemin yeraltı dünyasından Drej Ali lakaplı Ali Yasak'ın çevresinde görüyordum.
Sohbetlerdeki tavrını da hiç unutmam. Kürt meselesinin öne çıktığı, PKK ile çatışmaların arttığı, faili meçhul cinayetlerin yoğunlaştığı o günlerde, ne zaman Kürt sorunu tartışılsa veya rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal'dan söz edilse Tatlıses, hem Kürt kimliğine hem de Özal'a hep sahip çıktı.
Sonra bir kez daha 2000'de Taksim Maksim Gazinosu'nda karşılaştık. Aradan yıllar geçmişti. O yıllar içinde Susurluk skandalı patlamış, ben de Çatlı'nın Türkiye'de bir düğündeki video görüntülerini yayınladıktan sonra silahlı saldırıya uğramıştım.
Maksim gazinosunda karşılaşıp ayaküstü konuştuğumuzda hemen arkasında duran, siyah takım elbiseli genç adamın ceketini ilikleyerek "Hürmetler Mahmut Abi" dediğini hiç unutmam. Beni vuran tetikçi, Tatlıses'in korumasıydı...
Türkiye'de hayatta kalmakla ölüm arasında ince bir çizgi var.
İşte en son bir buçuk ay önce Günay'da sahnedeydi... Türkçe-Kürtçe harika türküler söyledi. Müthişti...
Ama ertesi gün (30 Ocak tarihli) köşemde Mahsun Kırmızıgül'ün "Halepçe" projesinde Saddam Hüseyin rolünü Tatlıses'e önerdiğini yazınca telefon açıp sitem etti.
Hep zirvelerde dolaşan ama kendi gibi yaşayan iyi bir adam Tatlıses.
Zaafları da artıları da çok. Ayağında kunduruyla geldi, zirvelere çıktı, özel uçaklara bindi ama çevresinden kurşun seslerini uzaklaştıramadı. İstemedi de... Şimdi hastanede yaşam mücadelesi veriyor.
Allah'tan şifalar diliyorum...

sabah



Bu yazı 1,715 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Eylül 2012 AK Parti kongresi ve Barzani
    • 28 Eylül 2012 AK Partili Babuşçu iddialı: Yüzde 55
    • 23 Eylül 2012 CHP'nin 'Balyoz' ikilemi
    • 20 Eylül 2012 Otobüste 200 er
    • 18 Eylül 2012 CHP günahlarından arınıyor
    • 11 Eylül 2012 CHP hâlâ derdini anlatamıyorsa
    • 1 Eylül 2012 Ya silah ya siyaset
    • 30 Ağustos 2012 CHP neden Kürt raporu yazamıyor?
    • 19 Ağustos 2012 Barışı kirletmemek lazım
    • 14 Ağustos 2012 Aygün'ün kaçırılmasında garip sorular
    • 10 Ağustos 2012 Diyarbakır'dan Şemdinli'ye bakmak
    • 24 Temmuz 2012 Üç CHP'li anlaşamıyorsa...
    • 19 Temmuz 2012 CHP'de 'maymuncuk liste' savaşı
    • 18 Temmuz 2012 CHP, zamanın ruhunu yakalar mı?
    • 17 Temmuz 2012 CHP kurultayı gölgede mi kaldı?
    • 8 Temmuz 2012 Siyasetin yeni aktörleri
    • 6 Temmuz 2012 CHP'de kurultay pazarlamacıları
    • 3 Temmuz 2012 Zana'nın demokratik yolu
    • 24 Haziran 2012 Uçak düşürme bir tuzak mı?
    • 19 Haziran 2012 Gülen'in kararı neyin sinyali?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,451 µs