En Sıcak Konular

Nuh Gönültaş


Nuh Gönültaş
0 0 0000

Askeri savcı: Sivil savcılar işi bilmiyor



Hem Balyoz davası hakkında hem de askeri mahkemelerdeki yargı sürecinin nasıl işlediğine dair yeni bir ses kaydı düştü internete.
İsimleri lazım değil. Beş askeri hukukçu kendi aralarında konuşuyorlar.
Çok ilginç şeyler söylüyorlar.
Dinleyince dedim ki, bu konuşmalardan herkesin haberi olmalı. Önemli yerleri yeniden yazılmalı. Sivil savcılar belki de tekrar tekrar dinlemeli bu konuşmaları.
İşte o müthiş konuşmalardan altını çizebildiklerim:
1.Ordu Askeri Başsavcısı: Astsubaylar ne diyorlar biliyor musun konuşmalarında. Bu iş keşke askeri savcılığa intikal etseydi diyorlar. Genellikle askeri mahkemeler araştırıyorlar bir tane günah keçisi bulunuyor, onun üzerine yıkılıyor, olay bitiyor. Adamlar o kadar güzel tahlil etmişler askeri mahkemelerin yapılarını. Bir tane günah keçisi, komutanların da desteği ile bir adam üzerine yoğunlaşıp, onun üzerine mahkûmiyet kararı çıkarırdı diyorlar. Ama şimdi olaylar sakat diyorlar. Sivil savcısının gelip bunları bulması kötü oldu diyorlar. (Gölcük belgelerini kastediyor.)
Asker hukukçu 4: O zaman bu belgeler ellerinde varsa gerçek bu belgeler, gerçek.
Asker hukukçu 2: Cami bombalama planlarını, bizim cahil bir astsubay veya teğmenin hazırladığı bir şey gibi duruyor. Kendi gemisini batıran adam Deniz Kuvvetleri Komutanı oldu. Onu batıran adam da Hava Kuvvetleri Komutanı olmuştu. Orgeneraller Türkiye'yi toparlamak için camide öleceklere fire verilebilir gibi bir mantıkla bakıyorlardır. Onların ruh hali normal değil, böyle plan yapabilirler.
Yani diyor ki Türkiye'yi toparlamak için, düzeltmek için birazcık fire verilebilir diyor tamam mı? Mantık olarak bunu düşünebilir... Çünkü ben Hurşit Tolon'la birkaç defa karşılaştım. Konuşmalar falan yapıyordu. Adamların ruh hali normal değil. Ben olmuştur olmamıştır demiyorum ama yani yapabilir. Öyle planlarda yapabilir. Çünkü plan seminerindeki 160 kişi daha var. Planlara karşı çıkarlardı deniyor ama askerlikte herkes bilmesi gereken kadar bilir. Jandarmanın planlarını diğerleri bilmezdi ki.
1.Ordu Başsavcısı: 1.Ordu ve kolordular arası yazışmalar ve emirler darbe planlandığının delili. Sivil savcılar literatürü bilmediği için daha anlayamadılar. Her şey ellerinin altında ama yazışma usullerini biledikleri için anormalliği fark edemiyorlar.
Ya şimdi şöyle. Bütün o emirler var ya, mesaj emirleri, komutanlık emirleri taralı vaziyette. Savcılar tarafsız askeri bilirkişilerle çalışabilse, ellerindeki mesaj emirlerinden darbe hazırlığını hemen ispatlarlar.
Asker hukukçu 4: Yani aslında 12 Eylül darbe planının üzerinden çalışmışlar.
1.Ordu Başsavcısı: Tabii tabii aynen. Hepsi uyuşuyor!

Benim adıma risk almayın Sayın Başbakan!
Belli ki, başbakan risk almayı seviyor.
Japonya'da meydana gelen depremden sonra ortaya çıkan nükleer felaket üzerine "Türkiye bu yaşananlardan sonra nükleer santral kurmaktan vazgeçecek mi" şeklindeki bir soruya şöyle cevap verdi:
"Riski olmayan yatırım yoktur. O zaman eve de doğalgaz çekmeyin, tüpgaz koymayın!"
Doğrusunu isterseniz iyi cevap!
Buna taşı gediğine koymak ya da cuk oturtmak da diyebilirsiniz.
Ama, fakat, lakin...
Evet riski olmayan yatırım yoktur!
Ama riski insan hayatı olan yatırımlardan mümkün olduğu kadar uzak durmak ve alternatiflere yönelmek daha akıllıca olmaz mı?
Evet evimize tüpgaz alıyoruz.
Tüpgazın patlama ihtimali var.
Ama tüpgaz patladığında meydana getirebileceği hasarın çerçevesi bellidir.
Doğalgaz kaçağı olduğunda meydana getirebileceği hasarın çerçevesi bellidir.
Başbakan belli ki "Demirden korkan trene binmez" demek istiyor.
Ya da "Uçağa biniyoruz, düşme ihtimali var, o halde niye risk alıp biniyorsunuz" demek istiyor.
Uçak düşer, en fazla uçakta bulunan yolcuların hepsi ölür. Bu da birkaç yüz kişiye tekabül eder.
Ama bir nükleer santral sızdırmaya başladığında etkileyeceği çerçeveyi hesap etmek mümkün olmayabilir.
Radyasyon yayılmaya başladığında bulunduğu bölgenin yüzlerce kilometre çevresini etkiler, orada yaşayan insanları ve tabiatı etkiler. Çernobil faciası ülkemizi dahi etkilemişti.
Sonuç, kesin ölümdür yani.
Ayrıca gelecek yüzyıllarımız da etkilenir.
Japonya'daki nükleer felaketin ardından mesafe çok fazla olmasına rağmen Amerika'nın Kaliforniya kıyıları bile etkilenebilir.
Dolayısıyla...
Sayın Başbakan...
Türkiye'nin hemen hemen her tarafı deprem kuşağında yer alıyor.
Türkiye'nin herhangi bir tarafında mutlaka birkaç yılda bir büyük deprem oluyor.
Gelin bu nükleer santral işinden vazgeçin.
Ölüm riski son derece yüksek olan bu yatırımdan vazgeçin.
Benim adıma, vatandaşın adına, milletimiz adına böyle bir riske girmeyin.
Bu konuda da risk almasanız ne olur ki!

bugün



Bu yazı 1,423 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 8 Temmuz 2012 Delikli demir ile mertlik arasındaki ilişki...
    • 5 Temmuz 2012 İki arada bir derede ölüm!
    • 28 Haziran 2012 Dessas-ı ehli dünyanın hafiyeleri veya satılık kalemler...
    • 26 Haziran 2012 Kılavuzu NATO olanın...
    • 17 Haziran 2012 Davet ile davete icabet...
    • 5 Haziran 2012 AK Parti celladına gülümserken...
    • 31 Mayıs 2012 Kürtaj emanete ihanettir!
    • 13 Mayıs 2012 28 Şubat dalgaları ve hükümetin kıyıları...
    • 26 Nisan 2012 CHP'nin tarihi en yumuşak yeri...
    • 24 Nisan 2012 Vatana ihanetin yasal dayanağı olur mu?
    • 19 Nisan 2012 Peki, AK Parti iktidarı bin yıl sürecek mi?
    • 17 Nisan 2012 Çevik Bir nefreti, Tayyip Erdoğan sevgisi...
    • 14 Nisan 2012 Adaletin rövanşı...
    • 8 Nisan 2012 İçimizdeki darbeciler yüzünden...
    • 29 Mart 2012 Gazete kapatmak çağ dışı bir çözümdür...
    • 22 Mart 2012 Talimatla akreditasyon olur fakat demokrasi olmaz...
    • 13 Mart 2012 Liderlik cesareti...
    • 8 Mart 2012 Stratfor ve WikiLeaks gazeteciliği!
    • 1 Mart 2012 Bu ülkede 28 Şubatlar bitmez!
    • 26 Şubat 2012 15 yıl sonra yeniden ''şubat soğuğu!''

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,405 µs