En Sıcak Konular

Nazlı Ilıcak


Nazlı Ilıcak
0 0 0000

Kâğıttan kaplan!



CHP Genel Başkan yardımcısı Süheyl Batum, önce Silivri'deki "aydınlara" selâm çaktı; bazılarının milletvekili adayı yapılabileceğini söyledi... Şimdi de, Türk Silâhlı Kuvvetlerini, "yetersiz kaldığı" için eleştiriyor: "Meğer kâğıttan kaplanmış, biz bunu asker zannedermişiz; meğer ABD içini oymuş. O koca ağacı hop diye yıktılar."
TSK, topuyla, tüfeğiyle, yurt çapında teşkilâtlanmasıyla dimdik ayakta. Belli ki, Batum, TSK'nın, darbe iddiasıyla tutuklanan askerleri yargıya teslim etmesinden hoşnut değil. Bu yüzden "kâğıttan kaplan" diyor.
İki hafta önce (24 Ocak 2011) Genelkurmay Başkanlığı'nın yaptığı açıklamayı hatırlayınız: "Türk Silâhlı Kuvvetleri, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve anayasal değerlere bağlı bir kurum olarak, 'aksi yönde yapılan telkinlere rağmen', yargı sürecini sabır, sükûnet ve itidalle izlemektedir."
İşte Süheyl Batum, "aksi yönde telkinleri" temsil ediyor. Türkiye'de hep böyle olmadı mı? Hep bazı siviller, askerin eteğinden çekti durdu. "İktidar gayrimeşru yollara sapıyor, hakem rolünü oyna" dedi. Bir zamanlar ülkemizde, sivillerin bu tavırları normal karşılanırdı. Ama, artık işbirlikçiler de, askerlerin yanı sıra yargılanıyor. Bir zamanlar, "Ordu+CHP=İktidar" formülü geçerliydi. CHP, Ecevit'le birlikte boynundaki bu yaftayı söküp atmıştı. Deniz Baykal, partisini, gene katı laikçi ve işbirlikçi noktaya geri döndürdü.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun işi zor. CHP'yi bir o yöne bir bu yöne çekiştiriyorlar. Bakalım, doğru yolu bulacak mı?

Mısır'a Türkiye model
Mısır için "Türkiye modelinden" söz ediliyor. Bundan kasıt, AK Parti'yi model olarak almak mı? Yoksa, ülkenin modernleşmesinin, "askeri vesayet" altında gerçekleşmesi ve ordunun zaman zaman ince ayar vermesi mi?
Tabii Türkiye'nin şartları Mısır'dan farklı. Milli Görüş çizgisi, demokratik bir ortamda siyasete katılarak, yerel yönetimlerde iktidarı ele alarak, hatta merkezde koalisyon ortağı olarak, zaman içinde değişti ve dönüştü. Acaba Müslüman Kardeşler'e fırsat verilirse, Türkiye'deki gibi bir süreç yaşanır mı? Bugün için, Müslüman Kardeşler kapalı bir kutu. Konunun uzmanları, bu örgütün içinde farklı düşüncelerin egemen olduğunu söylüyor. Nitekim, Müslüman Kardeşler'in kurucusu Hasan El Benna'nın torunu, Oxford Üniversitesi profesörlerinden Tarık Ramazan, Milli Görüş örneğindeki gibi "kırılmalar" yaşandığını, "bir çok kişinin, kökünü inkâr etmeden, laiklik ve demokrasiyi kabul etmekten yana olduğunu" belirtiyor. Anlaşılıyor ki, eninde sonunda Müslüman Kardeşler'in bünyesinde de bir iç hesaplaşma yaşanacak. Tabii bunun için, onların yönetime katılmasının yolu açılmalıdır. Müslüman Kardeşler, meşrulaştırılmalıdır.
Batı dünyasının, sadece AK Parti örneğini gözetmediği, vesayetçi bir ordu modelini de çıkar yol olarak gördüğü New York Times'ın makalesinden anlaşılıyor. (Landon Thomas Jr-5 Şubat 2011)
Landon Thomas Jr., 12 Eylül 1980 örneğini veriyor. Müdahaleden sonra ordunun yeni bir anayasa hazırladığını, yeni siyasi partilerin kurulmasına izin vererek, demokrasiye işlerlik kazandırdığını hatırlatıyor.
Aman ha! Askerin denetlediği bir rejimi savunmak çözüm değil. Çünkü, cumhuriyeti koruma ve kollama psikolojisi içine giren silâhlı güçler, el altından, ülkeyi, korunup kollanacak bir kaos ortamına bile itebiliyor. Korkular üzerinden kutuplaşmalar yaratılıyor. Sonra da, "Demokrasiye sahip çıkıyoruz" diye, rejimi ezip geçiyorlar. Askeri vesayet, zirveden kopan bir kartopu gibi sonunda çığ oluyor; herkes altında kalıyor. Derlenip toparlanmak, tortuları temizlemek o kadar vakit alıyor ki!

Laiklik ve özgürlük
Türkiye'de laiklik, daima tartışma konusu olmuş, "irtica geliyor" endişesi, zaman zaman doruk noktasına çıkmıştır. Kemalist modernleşme projesinde, dindarlığın görünür olması istenmemiştir. Batı müziği dinleyeceksin, Batılı gibi giyineceksin, geleneksel değerlerinden arınacaksın... Mısır'da ise, laiklik tartışmaları toplum hayatında önemli bir yer işgal etmiyor. Orada "laikler" ve "yobazlar" şeklinde bir bölünme yok. Medeni hukukları şeriata dayanıyor. Buna mukabil, İran'daki gibi kitleler ibadete zorlanmıyor. Başı açık da var, başı örtülü de; içki içen de, içmeyen de; camiye namaza giden de, gitmeyen de var. Bu ülkede laiklik, daha ziyade din ve vicdan özgürlüğü şeklinde bir uygulama alanı bulabilir. Sözgelimi İngiltere'de, Anglikan Kilisesi'nin, ya da Yunanistan'da Ortodoks Kilisesi'nin ayrıcalıklı bir durumu var. Ama "devlet dinine" dayanılarak, başkalarının inançlarına müdahale edilmiyor. Laiklik, "özgürlük şemsiyesi" biçiminde yorumlanıyor.
Şöyle bir yanılgıya kapılmayalım... Batı, Müslüman Kardeşler'e, "Laikliği ortadan kaldıracak" diye karşı çıkmıyor. Bu gruba muhalefetin temelinde, Camp David'de varılan mutabakatı devam ettirme arzusu yatıyor. Zaten ABD, "ılımlı İslâm" diye Türkiye modelini överken, kastettiği, "Batı'ya düşman olmayan ve teröre bulaşmayan" İslâm'dı. Bu modele, Mısır'da, Müslüman Kardeşler'i yönetime katarak ulaşılabilir. Onları dışlarsanız, grupların radikalleşmesine yol açarsınız.

sabah



Bu yazı 1,343 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 31 Ağustos 2012 AK Parti geriliyor mu?
    • 24 Ağustos 2011 Hasdal toplantısı... Balyoz Çalıştayı
    • 10 Ağustos 2011 Bilgi Destek Dairesi'ndeki bilgisayarlar niçin silindi?
    • 5 Ağustos 2011 YAŞ'ta uyum sağlandı
    • 30 Temmuz 2011 Asker-sivil ilişkileri ve toplu istifa
    • 26 Temmuz 2011 BDP'ye empati tavsiyesi
    • 11 Haziran 2011 Kılıçdaroğlu ve yolsuzluk
    • 21 Mayıs 2011 Kasetler, tahminler ve siyaset mühendisliği
    • 9 Mayıs 2011 Şiddet mi, barış mı?
    • 2 Mayıs 2011 Subay eşlerine siyaset dersi
    • 1 Mayıs 2011 1 Mayıs Bayramı
    • 21 Nisan 2011 Maddelerdeki çelişki ve kafa karışıklığı
    • 20 Nisan 2011 YSK'nın, ''memnu haklar'' gerekçesi
    • 18 Nisan 2011 Şener, tek başına
    • 19 Mart 2011 Medya 2010 ve mantık
    • 9 Mart 2011 Ulusal Medya 2010/Amaç ve Strateji
    • 5 Mart 2011 Zekeriya Öz'e soruşturma açılamaz mı?
    • 24 Şubat 2011 Oda TV, Nedim Şener ve Ahmet Şık
    • 8 Şubat 2011 Kâğıttan kaplan!
    • 17 Ocak 2011 Türkiye'de sivil vesayet mi var?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,897 µs